Yüce Allah (cc) 99 esması ile varlık alemine tasarruf eder. Allah’ın bütün güzel isimleri, ilâhî sıfatlardan birine dayanır. İnsanın tefekkürü: önce eser, fiil, isim, sıfat (vasıf), şe’n, zât, zinciri ve sırasıyla olur. Allah’ın, bir mahluku yaratmasında ise bu sıra : zât, şe’n, sıfat, isim, fiil, eser şeklinde tenezzül ve tezahür eder. Allah’ın en mükemmel eseri, insan ruhudur. İnsan ruhun da ilâhî hakikatlerin özellikleri işaretleri mevcuttur. Bu da yine Hakkın takdir ettiği bir miktar ve ölçü iledir.. Bu yüzden insan fıtraten ilahi esmalara muhtac ve müşteridir. Alimler 70 kadar esmanın, insanda fiilen tecelli halinde olduğu ifade eder.
Esmaların insanda noksan oluşu halinde ise aksi tesirleri vardır. Aksi tesirler isimlerin adeti kadardır. İlahi isimlerin insanda noksan oluşu kötü ve çirkin huy ve fiilleri yüzündendir. İlahi isimler kendini çeşitli vesilelerle insana hissettirir. Bu hissettiriş zahiri ve batını yani maddi ve manevi sebebler şeklinde vÜcud bulur. Kimi zaman, hüzün ,daralma ,hastalık, bela, dert, borç ,zulüm ,açlık, fakirlik bunlardan bazılarıdır. Mümin başına gelen bu olaylar sebebiyle ilahi isimlere müşteri ve muhtaç olduğunu anlaması içindir.
İşte Allah cc bu maddi ve manevi vesilelerle isimlerine insanı muhtaç kılar.. İnsanda o güzel isimlere yönelir ve sığınır. Göz odur ki bir sığınak görsün. Kötü ahlakı çirkin işleri bırakır güzel ahlaka ve amellere doğru yönelir. Noksan olan esmanın nuru da böylelikte insanda kendini tamamlar. Allahın inayeti bu güzel isimlerine insanın sığınmasıyla vuku bulur. Bela, musibet yahut felaket anında amellerde ziyade insanlık hakkın güzel isimleriyle, candan dua ve niyaz çok önemlidir.
Bir şeyin yokluğu onun aranmasına nedendir. Susuzlar suyu canla başla nasıl ararsa, suda susuzları öylece canla başla arar. İlahi isimlerde muhtaçlarını öyle arar.. Arif olan kıssadan hisse alır. Burada en önemli konu insanın kendinde eksik olan isim ve sıfatların hangisi olduğunu bilmesi bulması konusudur. Bunu bulmak için insan ilk önce kendinde ki çirkin ve kötü huyları bir bir ortaya döker.
Sonrada kötü ve çirkin huylardan süratle avdet eder kaçınır. İnsanın kötülüğ telafi etmeye çalışması nefsiyle cihad yapmasıdır. Bu cihad insana farzdır. Akıllı insan istidat, kaabiliyetince kendi noksanını bilir, bulur ve görür. İnsan yaradılışı gereği kendinde noksan ve eksik olan neyse ,eksiğini kusurunu tamamlar. Her cüzün yüzü kendi küllüne doğrudur. Evin içinde eksik yahut arızalı olan her şeyi tamir etmesi nasıl bir zaruretse buda öyledir.
Eksik olduğumuz çok husus var. Ama bana göre en önemli eksiklerimizden biride dua konusudur. Hakka sığınma ve dayanma, şevki ve zevkini yani ruhunu çoğu insan hala bulamıyor.Bir çok dua var ki kötü hadisatın gidişatını hayra tebdil eder. Arşı titretir. Böyle dualara insanlık muhtaçtır. İnsan öyle zaman olur ki, artık dayanacak gücü olmadığı veya işin içinden çıkacak bir çare ve güç bulunmadığı zaman rabbine can havliyle DUA eder ve sığınır. O an dua ediş hali kendinden geçiş halidir.
Müminin kendinden geçerek yaptığı ger dua hakikatte arşın nurundan yaratılmış bir duadır. Hakikatte arş dan gelmiş yine aslına yönelmiştir.Buna vasıta olan insan ne mübarek ve kutlu bir kuldur ancak çok az bulunur. Kendinden geçiş ile yapılan her dua halis bir duadır. O duanın içinde sadece din nuru ve cevheri vardır. Tüm insanlık ,varlık ve yokluk alemi o duayı hasretle çölde susamış gibi bekler.
Halis dua nurdur. Tam huzur dur. Tam huzur ise Ruh' dur. Ruh ise rabbimizin huzurunda ve emrindedir. Alimlerin bu görüşüde bu yöndedir. Kuran peygamberlerin övülmüş dualarıyla doludur. Her peygamber kendi duası ile meşhurdur. Ve kendinden öncede o duayı yapan hiç kimse yoktur. O dua sadece kendinde zuhur eden o peygambere mahsustur. Hz Adem a.s babamızın ''rabbena zalemna ''duası ,Hz Yunus a.s, ''la ilahe illa ente subhaneke ''duası, Hz ibrahim a.s ''ben batanları sevmem'' duası ,Hz Nuh un ‘’ Rabbim mağlub oldum,bana yardım eyle ‘’duası diğer salih kulların duaları buna örnektir..
Bu dualar insanın ve peygamberlerin hakka sığınış örnekleridir. Çünkü Allah ancak böyle dua edenleri sever ve edilmesini ister. Bu duaların Kuranda sıkça zikredilmesinin bir sebebi de insanlığa mesel olması içindir. Bir başak meşhur sebebide hakkın sevdiği ve hoşuna giden dua olmasıdır. Allah cc Kuran'ında bu duaları yapan peygamberlerini övgüyle anar.
İşte bunun için her peygamberin kendine has duaları nasıl alemi gaybte meşhur olmuşsa mümin kişinde bu sünnet uygun yalnızca kendine has yani rabbine yöneldiği özel bir duası olmalı diye düşünüyorum.. Ve kendinden öncede bu duayı yapan başka biri olmamalı. İnsanın rabbini çokca bu dua ile yalvarması dikkati celb etmesi umulur. Bu dua, düşünülerek söylenen bir dua değildir. Kendinden geçiş yani istiğrak halinde yapılan dua insanın içinde olmadığı bir duadır. O duayı söyletende o dur icabet edende yine o.
Böyle dualara muhtacız . Rabbim dua edenlerimizi çoğaltsın. Böyle bir dua için insanın haline gelmesi şart. Zati müminden beklenen bir özellikte duayen olmasıdır. O hale gelen mümin, mutlak acz içinde iken bu duayı yapar. Acziyetinin kemalinde olan insan rabbinin huzurunda çıplak bir ruh olmuştur...Allah,tüm müminlere halis ve salih dua yapmayı nasıb etsin. Amin