Dünya hayatı bir dalgınlık alemidir. Ahiret alemi ise daim dirilik alemidir. Allah bu iki alemi zıd yaratmış akabinde sonsuz ilahi vahyi ve aklı göndermiş insanı hakem kılmıştır.
Allah cc ahiret alemine verdiği ebedi dirilik özelliğini dünyaya vermemiştir. Dalgınlık alemi, uyutan bilgi ile ayakta dururken mamur olurken, dirilik alemi de uyandıran bilgi ile ayakta durur ve mamur olur. Akıllı olana bir işaret yeter. Allah bu dünyaya fena yani aldanış yurdu demiş ahiret alemine beka yurdu adını vermiştir.
Dünya süreli olan yurd iken zıddı olan ahiret hayatı ise süresiz ebedi bir yurt kılmıştır. Sekiz cennete ve cehenneme bu özelliği veren Haktır. Her birinin bulundukları unsurlara ve melekelerine göre bir yaşayışı vardır.
Her sanat ve bilgi ustasından alınır öğrenilir. Ustaların ustası ise Adem babamızdır. Kendinden alınan bilgi bir yere kadardır. Oda benlik yani dalgınlık bilgisini arttırır. İnsandan dalgınlık ile dirilik bilgisi ile alemini iyice ayırması ve anlaması için Adem babamızla başlayan vahye ve akla kulak kesilmesi gerekir. Bu ayrım insanın gerçeği görmesi demektir. İnsandan baş gözün zıddı olan gizli gözünü açılması, çocuk aklının ardındaki şuur aklını ortaya çıkarması istenir. Allah elçilerini insanın gönül gözlerinin açılması için din yani dirilik makamından pak elçiler göndermiştir.
Ölümlü ömür dalgınlık alemin yani fani alemin bir sonucudur.
Ölümsüz ömür ise dirilik aleminin yani beka aleminin bir huyudur. Biri gölge yani alcaltılmış zem edilmiş duygular ve varlık iken diğeri övülmüş daimi akıl güneşi ve nurunun yaşayış hali gibidir. Mahiyetini ancak hak bilir.
Dalgınlık aleminde yaşayış, ilim süreti beden dairesinde iken ,Dirilik aleminin yaşayışı kudret suretinde kalıbsız bir yaşayıştır. Zira Allahın verdiği her kudrete istediği her kalıbda verilir. Bu yaşayışa alimler ayanı sabitemizin karşılığı demiştir. Allah'ın kudret dairesinde verdiği bir yaşayış hali ve alemidir. Gersini siz düşünün. Ancak Allah cc alemlerin hepsinin ötesindedir. O lutuf sahibidir. Dilediğine dilediği kadar verir.Herşeye gücü yeter.
Dalgınlık aleminde yaşayan biri, canlı gibi görünse bile ölüdür. Yaşıyor hareket ediyor konuşuyor, dinliyor, gülüyor olmasının biile ölüden bir farkı yoktur çünkü bir kıymeti harbiyesi yoktur. Ancak yaratılışında bir hikmeti vardır. Yani bu insanın kendine faydası yoktur. Ancak bir hikmete ve ibrete mebni, aleme faydası vardır. Eşeğin insan faydası olması gibi.
Dünyada dirilik yani uyanıklık Adem babamızla başlar. Bu dalgınlık aleminden ancak iman ile çıkılır. İman, dalgınlık aleminin çocuk anlayış ve yaşayış aklını bırakıp Adem babamızın aklına anlayışına görüşüne gelmek adam olmak demektir. Bu yaşayan ölüden diri çıkarmak fena yurdundan beka yurduna dönmek dinimizin emridir.
Allah cc insanı bu hayatta yanlız bırakmaz insanı sürekli elçileri uyarır ve dirilik alemine çağırır. Ölümlü ömrü ölümsüzleştirmek dirilik alemi anlayışını ahlak edinmeyi fark etmekle olur..Yoksa dalgınlık alemi yaşayışını fark etmekle değil.
Bu fark yatakdan uyanmakla bilgiyle uyanmak arasındaki fark gibidir. Yatakdan kalkan çoğu insan ten ihtiyaçları için yaşar. Bu yüzdende bedeni dünyayı mamur eder durur. Diğeri ise tam aksi ahiretini mamur eder o yurdun ihtiyaçlarını burdan oraya gönderir.. Dirilik alemini anlamak, dalgınlık alemini anlamakla başlar. Ölümsüz ömür dirilik aleminden bu dünyaya sürekli hayat ve can verir.Ölümlü ömre görünmez bağla bağlanmıştır. Biz o bağa iman bağı diyoruz. Bu bağı ve alemi bilgiyle uyananlar anlar. Yatakdan kalkan, dünyalık kazançlar için koşan yanıklar anlamaz.Gerçek bilgiyle uyananlar iman edenlerdir.
Dünyaya müddetli hayatı veren Allah, ahirete de ebediyeti dilediği kadar verir. Hakkın varlığa her verişi onu yaratması demektir. Zıdlıkların adil karşılığı ahirettedir. Ahirette nasıl ebedi cennet hayatı varsa cehennem hayatıda öyledir..Ziyasında ise zerreden kürreye tüm yaratılmışları büyük cism olan arş kapsar ve kuşatır. Arş'da ruh gibi Allahın emrinde ve kabzındadır .Mahiyetini sadece Hak bilir. İnsan ise onun bildirdikleri kadar bilir.
Bu kuşatma Allahın dilediği zamana kadardır. Dünya nasıl belirli zamana kadar var ise ahiret hayatıda yine hakkın emrinde dilediği mühlet kadardır.
Allah herşeyin en iyisini bilendir. Dünyadaki ölçü algımız ile diğer alemin ölçü ve algısı farklıdır. Buradaki zaman ile ahiretteki zamanda öyle. Ayetlerde ahiret yanında dünya kıyası yapılmış ''az bir geçim yahut az benzer ölçüsü'' ile tarif edilmiştir. Ama orası çoğunun olduğu yerdir. Bu çoğun sırrını yine hak bilir.
Yaratılmış İkilik ve zıdlıklar varlık içindir insanı sınamak için alemi izhar için yaratılmıştır. Yaratılan bu varlık ve yokluğa izafi varlık ve yokluk denir. İzafilik yani geçicilik Hakka nispetledir. Hakkın takdir ettiği dilediği mühlet ve mikdar kadardır. Çünkü ondan başka ve onun dışında hiç bir şey yoktur. O herşeyin üzerindedir. O, Aliyy-ül A'ladır.
Sedace ve sadece mutlak varlık ve mutlak gayb Allah cc dır. Tevhidin anlamı budur.Mutlak varlık herşeyin ana kaynağıdır. Oda ancak Allah cc dır.
Arabiye göre Mutlak yokluk diye birşey yoktur. Mutlak varlık zaten yokluğun yokluğudur. Yokluğun yokluğu diye birşey ve mana yoktur. Vardır demek insanı küfre götürür. Yaratılan herşey izafi yokluktan ve varlıkdan ibarettir. Biz insanın yokluk dan anladığı şey ise ulaşamadığımız gelecek (Gayb) manasındadır. Hakikate göre bu yokluk ve varlık yoktur. Bu izafi yokluk ve varlık, ademi ve alemi nizam için yartılmıştır.İzafi zıtlıklar bilgi içindir. Birliğin (vahdetin) anlaşılması bulunması için soru ve cevab gibidir yahut halinde sır gibi gizlidir.
Mutlak gaybe nispetle bu yokluğa izafi gayb denir. Mutlak varlığa nispetle bu varlığada izafi varlık denir. İzafilik kavramı bir müddet yaratılmış tüm zıtlıkları ve içindeki varlıkları kapsar. İzafi yokluğun daha iyi anlaşılması için bir misal verilecek olursa izafi varlık dediğimiz bu dünyaya göre ahiret hayatı şimdi bize nasıl ''Yok'' gibi görünüyorsa izafi yokluk da buna benzer. Yani şimdi yok gibi görünen ahiret hayatı ölümden sonra tüm ihtişamıyla var olacak demektir.
Anne karnındaki çocuğun dışarıdaki hayattan haberi olmayışı doğdukdan sonra görüşü gibidir. Doğunca tüm zinetleriyle beraber dünya ona görünür. Ahirete insan dünyadaki ölüm vesilesi ile doğar..Allah tüm gayblerin gaybındadır.
Allah kendi kendine yetendir. Zıdlar dan çok uzak gizli bir hüviyettir. Yani izafi varlık ve yoklukdan müstağnidir. Her şey ''O'' mutlak varlık dan mütevellittir. Sonsuz güzel isimlerin hepsi onundur. Bir şeye yahut herşeye hayat ve mana veren odur. Yaratılmış ve ''Zem edilmiş bu kötülükler ve huylardan'' insanın biran önce kurtularak ve onun sevdiği güzel huylara sünnete nura yani güzel isimlerine dönmesini ister. Biz mutlak varlığı isim ve sıfatların manalarından tanıyabiliriz.
İşte insan bu dünyada bu ikilikler içinde yaşar. İnsan, varlık ve yokluk ,ölüm ile hayat uyku ile uyanıklık, neşe ve gam, zenginlik ve fakirlik, hastalık ve sağlık, savaş ve barış, iyi huy kötü huy, yalan yol ve doğru yol, çirkin ve güzel, korku ve ümit, içinde iç dış binlerce ikilemler pardokslar içinde yaşar. Bu zıtlıkların hepside insanı sınamak ve olgunlaştırmak içindir..
Dünya dalgınlık alemi yurdudur. Allah elçileri ve dostları ,(selam hepsinin üzerine olsun) insanı bu dalgınlık aleminden geldiği kaynağa yani sürekli olan ebedi dirilik yani uyanıklık alemine ve bilgisine çekerler. İnsanı uyutan bu çamur bataklığı döngüsünden kurtarmak isterler. Olgun yani ehil kişiler, pardokslar içinde yaşayan insanın hallerinin ve anlayışlarının zirvesinde ve ziyasında dır. Hallerini çok iyi bilirler. Bu yüzden insanı daldığı bu çamur bataklığından çıkarmaya çalışırlar. Bilgi uyanıklık bilgisidir. Bu bilgi vahiyle desteklenmş bilgidir. Peygamberlerin ve varislerinin uyarması ile elde edilir..
İnsan, kendine sınama maksatlı dünyada verilen zem edilmiş kötü duygu ve huyları terk edecek yahut ondan geçerek, övülen yüce huylara geri dönecektir. İnsandaki bu ikilemlerin hepsi kendi asli unsurlarına döner birbirinden ayrılır. Geldiği kaynağa yani madeni hangisi ise ona yani aslına kavuşur. Nursa nura, narsa nara gark olur. Bunun adil karşılığı cennet ile cehennemdir. Cehennem ve cennette zıdlıklar giderilir. Karar kılınır.
Hayatın ikamesi için gece ve gündüz yaratılmıştır.
Dünyada bizi ayakta tutan uyanık bedenimizdir. Gündüz vakti yaşanan bu uyanıklık muayyen bir vakittir. Sonra peşinden gece uykuya dalar. Uyku vakti bedenin kendinden habersiz olduğu bir vakittir. Aslında düşünen insana bu hal gaybın varlığından haber ve misal verir. İnsan uyku ile uyanık arasında kayıtlı bir halde ölüme kadar yaşar durur. Bi türlü bu kayıtların dışına yani uyanıklık alemine başını kaldırıpta bakamaz alıştığı dalgınlık aleminde yaşar ve ölür.
Uyku ve uyanıklık halinde devran içinde sürekli döner. Bu gündüz uyanıklık hali aslında düşünen insana başka bir uyanıklık halinden defalarca haber ve misal verir. Mevsimlerin insanların gözünün nönünden defalarca tekrarlanması gibi..Bu fikirde ona sürekli diril olan bir alemden gelir. Uyku ve uyanıklık sana mukayyet bir zaman verilmiş.Bu az örneklerden senden başka bir yaşayışı ve anlayışı anlaman ve bulman istenmiştir. Ayetin bir manasıda işaretle bunu hatırlatmak içindir.
Sen sabah uyanmayı uyanıklık zan ediyorsun..Halbuki bu uyanıklık sana anlayışının ötesinde yani ziyasında başka bir dirilik yani uyanıklık aleminden haber vermektedir. Bu yaşadığın dalgınlık aleminin sürekli tekrarları sana bu manayı aklına getirmez gözüne göstermez perde olur. Dalgınlık alemi sana bir perdedir..Dirilik alemini sana unutturur..Gerçekte dirilik bedensiz yaşanan uyanıklık halidir. Hayat hep oradan gelir.. Ne verilmişse bedenine veyahut gelmişse gönlüne insanın,biki yine ehlinden ehline yani hak edene gelir.O yüzden kiminle canımız bağdaşıyor buna çok dikkat etmek gerek..
Dirilik alemi bilgisi; uyku ile uykusuzluk ,yemek içmek, ağrı şifa, gam neşe, fakir zenginlik gibi ten yani nefs sıfatları kaydından çıkmakla elde edilir. Dlagınlık aleminin ve dadiselerinin tesirinden çıkmak kurtulmakla kazanılır. Dirilik devranın dışına çıkmak bakış elde etmektir. Dirilik alemi haline gelmek ise o bambaşka bir şeydir.Tarifi yoktur ancak o hali mahremi olan ehli bilir.Ustasından yani Ehlinden öğrenmek gerek. Bir aksin içindeki devranda insan ve varlık an içinde bir ölüp an içinde diriliyor bunu anlayan varmı. Ama anlamadığı halde bizim gibi yaşayan eşek yaşayan çok. Sürekli olan dirilik aleminden kısıtlı uyku ve uyanıklık alemine geldin.
hala oradan besleniyorsun ademoğlu;
Diril..