İnancımız bize din ehlini kin ehlinden ayırt etmemizi, Hakla oturanı aramamızı, onlarla beraber olmamızı saf tutmamızı emreder.! Herkes, kendi kavmine yani meşrebine uygun kimselere cömertlik gösterip oturur, mal, mülk verir. Saf tutar yol yürür yüzden kiminle dostluk yaptığımız paylaştığımız çok önemli. Bugün çarşı pazar sana güzel görünür ama sen birde pazarın haline akşam bak.
İnsanlar nihayet eş sandığı dost sandıklarından gün gelir fikir ve inançları sebebiyle ayrılırlar. Hak ile batılın yol ayrımının başlamasını bunun gibi bil. Hâlbuki o güne değin her yer güllük gülistanlık gibidir. Bu ayrılığa fikir ve tercihlerimiz neden olur. Aradaki korkunç uçurumun farkına o an varır insan. Kim gerçek dost kim değil bu o zaman ortaya çıkar. Ancak fikirlerimize saygı duydukça sorun yoktur.
İnsan bir tercih noktası ve yol kavşağına geldiğinde yani gerçekle yüzleştiğinde cevheri yani kimliği hüviyeti değerleri meydana çıkar. Kimi kör cahil bakar, kimi bilgisine kanar bu suretle bir iş yaptım sanır. Kimi de inancının yetisine göre bir yön ve saf tutar. Nice kötülükler var ki kendini güzel göstermiştir. Nice güzelliklerde var ki çirkin gösterilmiştir. Onlara bu hassa yani bu özelliği Hak mahsus vermiştir.
Kimin duruşu daha ziyade ise, ayrılıklar ve aykırılıklar başlar. Kimi kiniyle kimi öfkesiyle. Kimi sevgisi yani inancıyla baş başadır. İşte insanın içinde saklı tohum başak vermeye yani cevher o an görünmeye başlar.! Eğer Allah insana bir anlayış ve görüş vermişse o zaman dostun cinsi nurdan mı yoksa ateşten mi anlarsın. Anlamak ne kelime.. görürsün bile...!
Bundan ötesi çok uzun bir bahis. Öğütler ve nasihatlerle çokça sana zikredilmiş. Tekrara gerek yok. Burada dur. Sen konuya dön... Meseleyi kısa ve öz anlat. Anlayış ve kavrayış hızlı olunmaksa uzak olmasın yani akıllar karışmasın diye yazının başına bir başlık korlar. Yani manaya bir ad takarlar ad, mana, kısa ve öz verilsin, dinleyen okuyan meseleyi tez anlasın kavrasın diye yazarlar. O başlığın altındaki yapılan açıklama ve remizler, cevher yani asl bilinsin, görüş ve anlayış perdeleri açılsın diye sana bir teferruattır. Yoksa laf olsun torba dolsun diye boş yazılıp söylenmemiş bir şey değil..!
İnsanın hakikatte bu görünen adından başka bir adı daha vardır ki onu ancak Allah bilir Hak bilir. O ad, burada ki ada benzemez. Ama o ada bu dünyada şahid gerektir. İşte İnsan dünya da, o ada göre hareket eder herkesin eseri kendi şahidi olur görünür. Üstadın buyurduğu gibi asıl neyse eserde odur. Âmâ asıl bu esere benzemez. Aslın neyse seni çeken odur. Şeytan ateşdendir ama ateşe benzemez. Adem topraktandır ama toprağa benzemez. Rabbim bizi o kötü ad ve asılla anılmak tan tanınmaktan cinsinden uzakta olmaktan korusun.
Taki insanlığın tarihinde bu sebeple cephe ve fırkalar, saflar taraflar düşmanlıklar meydana gelir. Herkeste gelir tabi sende o meydana gelirsin. İstesen de istemesen de getirirler adamı.. Tarafın nerede kurbanım.. hani. Bak herkesin bir tarafı safı varmış... senin tarafın safın nerde...! Onu çabuk bul... yetiş ona yapış.. ! Bırakma..
İnsanları eş dost komşu yapan tanış yapan unsurlar dünyada çoktur ama gel gör ki fikirler ve inançlar ortaya çıkınca, tüm sebepler aniden yok olur kaybolur. Meğer sınanmak için hepsi geçici bir vasıtaymış. Biz de o vasıtalara kanmış kayığına binmişiz. Allah’tan biz gafletle giderken Hak gözümüzü açmış da uyanmışız. Meğer o dostluk arkadaşlık bir yalan bir rüya imiş, geçim için bir yere kadarmış.! Eşten arkadaştan, komşudan ayrılık vaktidir gelmiş çatmıştır.. Artık burada dur.. Başını iki elinin arasına al iyice bir düşün..
Bu ayrılış ve anlayış insanın yol ayrımını fark etmesine neden olur. Kıyamet alametleri göründü mü Ahiret yani ayrılık günü geldi demektir. Yani dünyadan ayrılma vakti geldiğine dair bir uyarıdır anlayıştır. Kafana vurur. Anla der...Anla..
Şimdi dünyada Mahşer zamanı yani uyanma zamanı. Bu yaşa gelmişsin uyanmamışsın ama uyanmazsan böyle uyandırırlar adamı işte. Emir aleminden sana şükret ki bir takdir anlayış şekliyle gönderilmiş gelmiştir. Artık bunu gör talih kuşunu kaçırma kör olma kör bakma. Bu senin öz malın yitiğin. Ona sımsıkı sarıl. Çokça şükret rabbine. ''Rabbena'' de..''Zalemna en füsena, vağfu anna inni küntü minezzalimin'' de..!
İşte bu fikr ve fark ediş nasıl farkında olmana ve uyanmana sebeb olmuş seni nasıl uyandırmışsa, Hak da insanları dünya da uyurken gaflet içinde iken elçilerle böyle uyandırmıştır. Hoş geldin.. Şimdi hoşça git. Eğer insanın dadısı din anası olursa din anası onu kendine çeker. Yok eğer İnsanın dadısı dünya tabiatı ve onun içindekiler olursa bu tabiat seni kendi tarafına yani kin ehli tarafına çeker. Her cins kendi cinsine çeker... Din ehlini din ehline çekerler. Kin ehlini kin ehline. Her tabiat kendi tabiatına çeker..Eğer sen kin ehlinin tarafında yani kargaların içinde kalan bülbülsen, öldüğünde, kin ehlinin mezarlığına gömerler. Ne tuhaf kendi cinsinden olmayan cinsin içinde yaşayan kuşun hali. Allah kurtarsın. Anladın sen onu....
Nasib bugüne imiş. İyi ki bu gün varmış. Yoksa karanlığın bizi ne kadar içine çektiğini bilmeyecektik. Şimdi şükür tarafımızı gördük. Bu din bize ta Adem babamızdan günümüze kadar mukaddes bir mirastır gelmiş getirilmiştir. Ne kadar hamd etsek yine de azdır. Sonsuz Hamd'ler olsun.
Bugün ki tercihlerin sebebiyle işin ne derece ehemmiyetli olduğunu azıcık fark ettin gördün. İnsanların yol ayrımı inançları ile başladığını anladın uyandın. Bu günkü ayrılıklar bize ta ezelden takdir edilmiş bilgisi verilmiş hatırlatılmış.
İşte inananlara o yüzden tevhid sancağı altında yek vücut olmaları emredilmiş ve bilgisi verilmiştir. Şimdi birlik günü ve zamanıdır. Yolun açık olsun. Ey yolcu. Bundan böyle yol yürüdüğün arkadaşını tarafını ve davanı iyi seç..
Ahmet DÜZGÜN