Ak Partili belediye başkanlarının çalışmalarında ki nihai hedef, halkının refah düzeyini arttırmak ve halkın rızasını kazanmak olmalıdır.
Hakkın rızası, halkın rızasında gizlidir. İnancımız budur. Gelişen zenginleşen ve bu paydan herkese eşit imkân sunan, halkını memnun eden bir belediye tabi ki ideal bir belediyedir. Halkını memnun eden bir belediye Hakkı memnun etmiştir. Aksi de böyledir.
Açık konuşalım ;eğer bir belediye zenginleşiyor bununla beraber halk fakirleşiyorsa yani belediye kendi ile beraber halkını zenginleştirmiyorsa, halkın imkanlarını daha da azaltıyorsa burada ters giden bir şeyler var demektir!.. Tek taraflı memnuniyet adaletsizliktir.
Kentsel dönüşüm projeleri ve yeni imar uygulamaları adı altında yapılan uygulamalar eğer halkın elindeki arsasından elde edeceği payı düne nazaran arttıracağı yerde bugün daha da eksiltiyorsa ,burada gizli bir zulüm var demektir!..
Kim ne derse desin, ne sunarsa sunsun. Belediye meclisi niçin var görevi nedir. Göz boyamanın, halkı kandırmanın bir anlamı yok. Aynı arsasından dün 6 kat alabilecekken yahut 6 daire alabilecekken bugünkü uygulamalar gereği, halkın imkanları 4 de veya 3 e düşüyor eksiliyorsa bu tamamıyla halka yapılan bir zulümdür. Bu gibi sorunlar meclis tarafından niçin çözülmüyor. Bu adaletsizlikten hemen geri dönülmelidir Belediyelerin, vatandaşlar arasında adaletsizliğe ve eşitsizliğe sebep olan uygulamaları vatandaş mahkemeler de çözecekse belediye meclisi niçin var!..
Dün 6 kat vermişsin, bugün aynı yerine yanındaki vatandaşa şimdi 4 kat!.. Burada belediyenin çıkarı ne vatandaşın kârı ne. Bu tür adaletsizliğe sebep olan uygulamalar belediye meclislerinde tabi ki ivedi olarak çözülmelidir.
Söylediklerimin emsalini yaşayan yüzlerce hatta binlerce vatandaş bu tabloya şahit. Eğer iki sene önce anayol kenarındaki bir yere 6 kat imar vermişken, aynı yerdeki arsaya iki sene sonra inşaat yapan vatandaşa 4 kat verirseniz bu hem çarpık kentleşmeye sebebiyet verir hem de vatandaşın haklarını korumadığınız gün gibi ortaya çıkar görünür... Ve nitekim görünüyor da. Hani eşitlik. Nerede refah payından vatandaşa verilen hak.
Aynı ada, içeresinde diğerine 9 kat verirken, aynı ada içinde arsa payı ayrı ve küçük kalan inşaat yapamayan vatandaşın haklarını aynı oranda korumasanız bunun adı ikiyüzlülük değil de nedir.
Ama aksine bu durumu önceden bilen ve ona göre tedbir alan imtiyazlı bir sınıf insan zenginliğine zenginlik katarken, buna nazaran bu durumu bilmeyen çoğu halk bu haklarından mahrum kalıyor…
İşte ideal belediye halkın refah payı için önceden bu tedbirleri halkı adına alan veya aldıran belediyedir. Halkını uyutan ve sonradan biz söylemiştik ilan vermiştik söylemleriyle hiç bir belediye, bu sorumluluktan kurtulamaz.
Bu işin içinden masum gibi çıkamaz. Mesuldür.
Oylarımızla, yaşadığımız yerlerdeki haklarımızı koruması, geleceğimizi düşünmesi için emanet ettiğimiz ve yetki verdiğimiz bir belediye halkını fakirleştireceği yerde vatandaşın refah düzeyini nasıl arttırırım diye düşünmelidir. Halkın gafletinden bilgisizliğinden faydalanıp, sadece kendini ve bir sınıf insanı zenginleştiren belediye ciddi vebal altındadır!..
Ahmet Düzgün