Yine Bahriye mektebinde iken neler yaşadık bunlara devam edelim.
Kandil akşamlarında namaz kılan arkadaşlarım olurdu. Spor odası dediğimiz boş olan bir yerde namaz kılar, ibadet ederdik. Fakat bu mübarek gün ve gecelerde namaz kılan arkadaşlarımın sayısı zaman geçtikçe bir bir azalıyordu. Nitekim öyle bir zaman geldi ki kandil gecelerinde dahi namaz kılan Türk öğrenci kalmamıştı. Feto’cular faşist generallerin baskılarından ve yasaklamalardan yararlanıp bir çok öğrenciyi namaz kılmaktan ve oruç tutmaktan alı koyuyorlardı. Bir taraftan baskı ve zorlama diğer taraftan fitne ve münafıklık öyle bir sonuç doğurmuştu ki sanında açıktan namaz kılan öğrenci kalmamıştı. Bu durum çok rahatsız ediciydi.
Namazını terk eden öğrenciler arasında çok başarılı olanlar da vardı. Bir gün bunlardan birisine “bak namaz dinin direğidir, namaz kılanın bütün dünya işleri ibadet gibi olur, Kuran’da yüzden fazla ayet namazı emrediyor” diye laf anlatmaya kalktıysam da bir türlü dinletemedim. Bana “ima ile namaz” kılmak gerektiğini söyledi. Bunun “dinen caiz olmadığını” söyleyince bana “hiç kılmamaktan daha iyidir” dedi. Ben de “hayır, bu doğru değil. Çünkü namaz kılmamış olsan dahi eve gidince kaza edip dua edersin, Allah’tan af dilersin lakin bu şekilde namazı keyfine göre kıldığın zaman büyük bir günaha girersin” diyerek caydırmaya çalıştım.
Namazın bu şekilde tağyir edildiğini (Allah’ın emrettiğini kaldırmak) buna kimsenin hakkının olmadığını söyledim. Maalesef beni dinlemedi üstelik kaç kişiyi de bana karşı namaz yüzünden hatalı davrandığım için arkadaşım iken düşman etti. Şöyle dediğini işittim. "Aman Vehbi’den uzak durun. Bu ahmak namaz kıldığı için okuldan atılacak, size de zararı dokunur”.
Nitekim dindar görünen kaç arkadaşım cin çarpmış gibi benden kaçıyor konuşmaktan dahi çekiniyordu.
Okulda bir hayli sayıda komünist öğrenci vardı. Bunlar aynı Feto’cular gibi abileri tarafından beyinleri yıkanır, kendilerince örgütlenmeye çalışırlardı. Feto’cularla beraber bir de bunlarla uğraşıyordum. Önceden her türden olan bu komünistlerle zaten kavgalı idik. Öylesine çoktular ki; Lenincisinden-Maocusuna, Enver Hocacısından en anarşist Marksistine kadar hepsi ile çatışıyorduk. Okul yöneticileri ve öğretmenler komünistleri destekler bunlara toz kondurmazlardı. 1970’li yıllarda niçin anarşi ve terör eylemleri olduğunu benim nesil gayet iyi bilir. O yıllarda Filistin kamplarında yetişmiş teröristler dahi bulunurdu.
Bazen kavgalarımız söz boyutlarını aşar yumruk yumruğa dövüşürdük. Rahmetli annem hafta sonu eve geldiğimde dudağımın şiştiğini görünce çok üzülmüştü. Her ne kadar bunun sebebinin başka olduğunu söylemiş inkar etmiş isem de pek inandıramamıştım. Şimdi bunlara bir de Fetocular ilave olmuş üstelik bu komünistlerle can ciğer kuzu sarmaşı olmuşlardı. Ne de olsa sinsilik ve takıyyecilik bunların karakteri idi. Şiiler Feto’cuları görünce takıyye konusunda çok utanmışlardır, vesselam…