CHP Kongresi yaklaşırken Kamâl Atatürk hakkındaki sözler ve özellikle Atatürk’ü kimseye kaptırmamak için gösterilen çaba; çok ilginçtir.
“Ben senden daha Atatürkçüyüm” diyerek kafa göz kırma ve her türden kavgalar olağan hale gelmiş durumdadır. Öyle ki vakti zamanında hızlı komünist olanlar dahi Atatürkçülük konusunda koltuğu ve sözü kimseye kaptırmamaya çalışıyorlar.
CHP İstanbul İl başkanlığına seçilen Canan Kaftancıoğlu, bu konuda en hızlı dönüş yapanlardan bir tanesi. Viraja öylesine hızlı girdi ki kendisi ile birlikte bütün CHP teşkilatını şarampole yuvarlayacak sözler sarf etmektedir.
Canan Hanım’ın "siyasi" görüşlerini daha yakından tanımak ve özellikle de Atatürkçülük konusundaki sözlerini anlamak maksadı ile verdiği cevaplar dikkate değer niteliktedir. Kaftancıoğlu, CHP Genel Başkanlığına aday olan Ümit Kocasakal'ın üstü kapalı olarak, "Mustafa Kemal’in askerleriyiz sözünden rahatsız olanlar, üniter yapıyla sorunu olanları Atatürk’ün partisinde siyaset yapamaz” şeklindeki eleştirilerini şöyle cevaplıyor:
"Mustafa Kemal'in değerlerini, yaşamış, özümsemiş ve yaşamı boyunca o yoldan gitmiş biri olarak hiç bir zaman 'gardolap Atatürkçüleri' gibi 'ben solcuyum' gibi kendimi hiç tanımlamamışımdır. Mustafa Kemal'in askerleriyiz sözünü militer bulduğumu ifade ederek ama bir adım daha ileri giderek Mustafa Kemal'in yoldaşlarıyız, demişimdir. Mustafa Kemal'in yoldaşı olmak, askeri olmayı reddetmek; anlamına gelmez. Kenan Evren Atatürkçülüğü gibi gardolap Atatürkçülerinin de sırf Mustafa Kemal'e zarar vermek için, içini boşaltarak saldırıyor olmalarını örgütümün takdirine bırakıyorum"
Kamâl Atatürk hakkında işte görüldüğü gibi hızlı bir değişim hemen göze çarpıyor. Bu konuda öyle çok mübalağa yapılıyor ki bu sürate alışmak biraz zordur. Hâlbuki bu koltuk kavgası esnasında ışık süratine yakın bir hız kazanarak dönüş yapanlar Atatürk’ün gerçek ismini dahi bilmezler. Gardırop devrimcisi diyerek suçladıkları eski muhaliflerini şimdi beğenmeyecek kadar değişim gösterebilmektedirler.
Peygamber Efendimiz (asm) için yazılan mevlide benzer yazılar yazacak kadar hayran duydukları Atatürk’ün, gerçek ismini hiç merak etmezler mi acaba? Bir şeyden korkuyor olsalar gerektir ki, böyle bir soru ile karşılaştıklarında derhal en galiz küfür ve hakaretlerle konuyu kapatıp aklı sıra gerçekçi olduklarını gösterirler. Fakat kendilerini kandırmaktan öte bir şey elde edemezler. Bunlara acımamak elde değildir. Ne diyebilirim ki; Allah ıslah etsin…
Bazı TV kanallarına sahip olan bir çakma profesör “Atatürk, sabahlara kadar zikir çekmekten kan ter içinde kalırdı” diyecek kadar işi ileri götürebilmektedir. Gülmemek elde değildir.
Fakat acı olan şudur ki; akademik unvanlara sahip olan fakat işi gücü resmi tarih yalanlarını allayıp pullamaktan öte gidemeyen bazı şahıslar ise Kamâl Atatürk’ün dindar bir insan olduğunu hiç çekinmeden söyleyebilmektedir.
Yalancılıkta o kadar ileri gidilmiştir ki artık geri dönüp yalanları düzeltme imkânı da kalmamıştır. Zira Grinko’nun dediği gibi “Yalanlarla istediğin yere gidebilirsin fakat geri dönemezsin”.
O halde tek yaptıkları veya yapacakları şudur: İşi çirkefliğe vurup bağırıp çağırmaktan başka çare yoktur. Bu sayede fikir ve düşünce seviyesini göstermektedirler. Konuyu gürültüye getirip 5816 sayılı yasa kapsamına çekerek “Atatürk’e hakaret” suçlaması ile kendilerini temize çıkarmaya çalışırlar.
Hükümetimiz de eksik olmasın “ben sizden daha Atatürkçüyüm” demekten hiç çekinmez. Aklı sıra bunlar da “Atatürk’ü hep siz mi kullanacaksınız? Ben de işime geldiği gibi kullanabilirim” diye siyaset sahnesine çıkabiliyorlar. Aslında bunlara daha fazla acımak gerekir. İzzetli ve onurlu hiçbir insan “amaca ulaşmak için her yol mubahtır” anlayışına girmez. İlkeli ve omurgalı olmak, haysiyetli insanlara yakışan bir davranıştır…
“Yavuz hırsız ev sahibini bastırırmış” derler. Aynen bu şekilde putperestlere yakışır şekilde insanüstü bir varlık olarak sunulan Kamâl Atatürk aleyhinde tek kelime konuşturmamayı marifet sayan insanlar çoğalmıştır. Bunlar sahip olduğu özel TV kanalları yetmiyormuş gibi kamu kurumu olan devlet kanallarında da mangalda kül bırakmıyorlar. Kamâl Atatürk’ü bazen dindar bazen devrimci bir insan gibi yutturmaya çalışıp halkımızın aklını karıştırmayı marifet sayıyorlar.
Aziz Nesin, “Gerçek Müslüman Atatürk’ü sevemez. Seviyorsa ya ahmaktır ya sahtekâr” diyerek bu gerçeği anlatmaya çalışmıştır. Ayrıca “Atatürk, Müslümanlar açısından sevilecek bir şey yapmadı. Türkiye’de yaşayan ve Atatürk’ü sevdiğini söyleyen Müslümanlar, yalancıdır” diyerek böylesine bir davranışın hiç güzel olmadığını anlatmaya çalışmıştır.
Hayır, ben eski tas eski hamam diyerek “bu sahtekârlığa devam edeceğim” diyen siyasetçilere zamanı gelince çok mahcup düşeceğini, hatırlatmak isterim. Düşünün bir kere; bir ilkokul öğrencisi geliyor ve soruyor olsun:
“Amca Atatürk’ün ismi ne?” Şimdi cevap olarak “Atatürk” deseniz ikna olmayacak, diyecek ki “o soy ismi, adı nedir?” Hadi buyurun cenaze namazına…
Eğer “Kemal” desen, diyecek ki “ama bize müzede gösterilen nüfus kâğıdında Kamâl yazıyor”. Ne diyeceksin bakalım? Başlayacak yeniden yalanlar. Yavrum büyük sesli uyumuna göre “Kemal” olmaz o yüzden.
“Kamâl” da olmaz ama çünkü â’nın üzerinde inceltme işareti var. Hımm! Tabi haklısın. Bir de Kamal, eski dilde “kale” demekmiş ondandır.
İyi ama “kamal” eski dilde şaman rahiplere deniliyor kaleye başka isimler verilmiş.
Şöyle sormaya devam ettiğini düşünün:
Bir yazar amca “Kamâl” demek İbranice “tanrının gücü” demektir, diye yazmış. Çok kullanılan İbranice sözlükte “Kamael- כמאל, “The strength of God” şeklinde yazılıyormuş.
Cevap “irtica, gericilik vs.” Bu olmazsa “asacaksın bunları Taksim’e bak bakalım konuşabiliyorlar mı?”
Zaten gençlerin ve çocukların da aklını başına getiren bu davranışlardır. İşte o zaman güvenirliği tamamen kaybederler. Bu durum hiç işlerine gelmediği için derhal konuyu kapatmaya çalışırlar. Yahu neredeyse tapınacak kadar yücelttiğiniz Atatürk’ün gerçek ismini bilmemek kadar büyük bir ayıp olabilir mi?
Bunun yerine gerçekleri söyleseler çok şey kaybedeceklerini zannederler. Öncelikle çok sevdikleri koltuklarının bir gün dahi altlarında kalmayacağı düşüncesindedirler. Fakat vicdanın sesi daha güçlüdür. Yalanlarla kendini kandırmaktan başka hiçbir şey elde edilmeyeceği gibi insanlık onuru ve şerefi de ayaklar altına alınmış olur…
İşte bir parça araştırma yapan; Kamâl Atatürk’ün gerçek ismini anlayabilir. Zira İnternette her türlü bilgiye erişim imkânı vardır. Bir iki tuşa basarak resmi tarih yalanlarını kolayca boşa çıkarmak mümkündür. İş bu kadar basit olup gerçeklerle yüzleşmek bu kadar kolaydır.
O halde yalanı dolanı sahtekârlığı bir tarafa bırakarak tarihimizle ve gerçeklerle yüzleşelim. Bundan korkmayalım. Zaten gerçeklerin bir gün mutlaka ortaya çıkma huyu vardır. Nereye kadar kendimizi ve insanları kandırabiliriz ki?
Bir de şu soruyu sormamız icap eder. Yahu Kamal Atatürk gerçekten yaşasa idi kendisi hakkında söylenen sözleri ve özellikle de dindar olduğu yakıştırmasını kabul eder miydi?
Edeceğini hiç zannetmiyorum. Hatta 1935’ten öldüğü 1938 yılına kadar kullandığı “Kamâl” ismi yerine hala “Gazi” ve “Kemal” denilmesini hatta kanunla yasaklatmış olduğu “paşa” unvanını hiç hazmedemezdi. Yaşadığı yıllarda ideoloji olarak “Kamalizm” adını kullanan ve kitaplar yazdıran bir insana yapılabilecek en büyük kötülüklerden bir tanesi işte bu olsa gerektir.
Kendi istediği isimle çağrılmak yerine kullanılmasını istemediği önceki ismi kullanmak ve onunla çağırmak, onu gerçekten sevenlere de hatırasına da aykırı bir durumdur. Eğer Kamâl Atatürk’ü seviyor ve hatırasına hürmet etmek istiyorlar ise benim yaptığım gibi yapsınlar. Onu kendi çağrılmak istediği gibi yani “Kamâl Atatürk” diye çağırsınlar, vesselam…
Vehbi Kara
Halil MERT
Düşen uçağımız ve şehitlerimiz...
Özlem Gürbüz
Toplumsal Kimliğin Günlük Yüzü
Eyüphan KAYA
Kemalist sisteme hayır, hayır, hayır!
Recep YAZGAN
Dr. Mehmet Muş’un Geleceği Samsun
Vehbi KARA
Tevekkül Etmek Üzerine
Nihat Güç
Ana Eksenimiz Ne?
Mehmet Nuri BİNGÖL
Tartışmanın Görünmez Tazyiki
Erol AYDIN
Kralın adamı...
Bülent ERTEKİN
Selâm olsun o yalakalara!
Aydın BENLİ
Şehit cenazelerinde edep ve haya dersi şart!
Ahmet SAĞLAM
Hoca – Talebe İlişkisi
Songül KARAMAN
Ümmet Bilincini Canlandırmak
Hüseyin KURT
Telekonferansın Ardındaki Gerçek: Büyük Kürdistan’ın Güncel Senaryosu
Hasan KARADEMİR
Giriş: Foucault'nun Eleştirel Soykütüğünün Temelleri
Bedriye Arık ÇAMBEL
Kurban Edilen Işık
Seyfettin BUDAK
Neden Doymuyoruz?
Doç. Dr. Özlem Özçakır Sümen
Eğitimde Teknoloji Kullanımı: Fırsatlar Ve Tehditler
Gülay ÇETKİN
Okullarda Yapılan Projelerde Arada Kalanlar Okul İdareleri
Adnan ÖZ
Lidere selam dur!
Mehmet BOZKURT
Cumhuriyetin değerleri diyorlar!
Suat ALTINBAŞAK
Hayızlı iken oruç tutulamayacağının Kur’an’daki Delilleri (1)
Hamdi TEMEL
Kirlenen Hava, Solan Hayat
Emine İPEK
Suskunluk: Kalbin Zarif Direnişi
Servet ZEYREK
Denge
Ahmet AYDIN
Bilir misin?
Burhan BOZGEYİK
Bir İstanbul Serencamı Daha (1)
Mahir ADIBEŞ
Gaflet mi dalalet mi!
Ahmet Eren KURT
Pensilvanya’da Taht Kavgası
Recep Ali AKSOYLU
Lipton’un Çekilmesiyle Kuru Çay Üretiminde Yabancı Kalmadı!
Abdulkadir MENEK
Sumud Kahramanları
Ahmet DÜZGÜN
Putlarımız ve Perestlerimiz
Cevahir AYDIN
Yanlış Anladınız
Mesut CİHAT
Allah'ın Zatı ve Subuti Sıfatları
Durmuş TUNACIK
Hilafet Işığı
Aysun Rabia GÜLER
Ebabiller Akdeniz'de
Uğur UTKAN
Mustafa Kemal Atatürk’ün Şeriatla İlgili Düşünceleri
Fatih ORUÇ
Orta Vadeli Program (2026-2028)
Zuhal GÜNDÜZ
Gündemiz: Küresel Sumud Filosu
Batuhan ŞUORUÇ
Şıracılar
Mesut BALYEMEZ
SOSYAL MEDYA KEVAŞELERİ
Bilal Dursun YILMAZ
Her Şey Dâhil Vicdan
Oktay ZERRİN
Sokak Cümbüşcüsü Hasan Yarar'ın Ardından
Ziya GÜNDÜZ
Atasoy Müftüoğlu Ve Hiçliğin Kıyısında
Ravza ZEYBEK
Bulanlar Arayanlardır
Gündoğdu YILDIRIM
Komşuda pişer!
Aydan KURT
Farkında mısınız?
Asiye Tanrıöver TÜRKAN
Mahremiyet, insanın özgür iradesiyle var oluşu!
Mustafa ÖZEL
1. Sezon 3. Bölüm Yükleniyor
Zehra KINALI
Stratejik Ortaklık mı, Siyasi Çıkmaz mı!
Murat GÜLŞAN
Türk Milliyetçisinin Vicdan Muhasebesi
İsa ÇOLAKER
Aşık Veysel Şiirinin Renkleri
Fatma Nur ÖZCAN
Didar-I İkbal
Özhan KIZILTAN
Duvarların Ardında Filizlenen Hayat
Memiş OKUYUCU
Zübeyir Yetik’in Ardından…
Hasan TÜLÜCEOĞLU
Göbeklitepe'de HZ. İbrahim Silüeti
Denizay BÜYÜKDAĞ
Gazze’den Öğrendiğim İslam
Cahit KURBANOĞLU
Nefis nedir ve ne istiyor?
Ahsen Meryem SÜVEYDA
Onlar Kendilerini Biliyorlar
Fahri Urhan
Uyanık Olalım
Muhammed Rıdvan SADIKOĞLU
Vicdanın Yükselişi
Nesibe TÜKEL
Anne Hakkı
Denizay KONUK
Gözler Kör, Kulaklar Sağır Olunca; Başlar Öne Eğilirmiş
Mücahit GÜLER
Modern İnsanının Anlam Sorunu 1
Adem ÇEVİK
Türkiye Aile Meclisi'nden Ahlak ve Aile Koruma Çağrısı
Ergün DUR
ÖĞRETMEN
Hüseyin KAÇIN
Dindar neslin tanrı'sı yoksa dijital neslin tanrıları var!
Özlem AKYÜZ
Nereden geldiğini unutma!
Yusuf AKTAŞ
Köftenin kokusu kimleri cezbetti!
Emine AYDEMİR
Ateşle oynayan evliya Ateşbaz veli hazretleri
Tarık Sezai KARATEPE
Sen Yoksun Diye! Müjdecim!
Abdullah BİR
Fitne, Kaos, Suriye ve Suriyeliler’e Daire İki Kelam...
KÜLLİYEN YAZAR
Şşşşt Başkanım Sana Söylüyorum!
Süleyman GÜLEK
Küçük Lee İle Çekirgesi
Adnan ALBAYRAK ŞİMŞEK
MUHAFAZARLIK
Serkan GÜL
Çocukları +18 İçerikten Koruyun
Başyazı
Samsun’un sağlığıyla oynamayın!
Fehmi DEMİRBAĞ
ÇÖKÜŞ
Hacer Hülya KARADAĞ
Ayasofya'dan Sonra Mescid-İ Aksa'ya…
Tevfik DEMİR
28 Şubat Darbesine Dair Postmodern Notlar
Veysel BOZKURT
İnsan Beyni ve Kontrolü Bir Değerlendirme
Zinnur ŞİMŞEK
Bir Doğumun Ardından
Osman Çakmak
Eğitimin kıblesini batıldan batıdan çevirmek mecburiyeti!
KERİM YILMAZ
İlkadım'a damga vuracak başkan!
Adnan KARAKUŞ
Faruk Koca ve Batı Değerleri
Süleyman KOCABAŞ
Siyonist İsrail’in Koloniyal Jandarma –Polis Devleti Olarak Doğuşu
Şener Danyıldız
Trafikte Empati ve Sempati
Elif Ekşi ZORER
Güzellik
Orhan SARIKAYA
Direk Tehdit!
Saadettin BAYÇELEBİ
Sessiz Gemi
Yaşar BAŞ
Ormanlar Yanıyor Birileri Saçlarını Tarıyor!
Mahmut KURU
Aşk, Yine Aşk… Yine Aşk!
Ayhan GONCA
Fetö'den kurtulmanın tek yolu...
Hanife OKUTAN
Narsist Sapkının Kurbanı Olmayın
Hülya Bulut
Samsunlu Olmak Mı Samsun’da Yaşamak Mı?
Bukrenur YILMAZ
Keşkenin Halet-i Ruhiyesi
M. Burhan HEDBİ
Emekçinin elini öpen peygamber!
Prof. Dr. Adnan DEMİRCAN
Nasıl Ayağa Kalkarız!
Pınar HOLT
Kendini yeniden keşfet!
Ayhan ENGİN
Hazinemiz Ahlakımızdır…
Ahmet Kubilay
Ayvaz İnsan
Cuma YILDIZ
Cambridge’e Giden Aşk
Ahmet ÖZTÜRK
Hadi Türkiye, Dolar Düşüyor
Dursun Ali Tökel
Cinnet Buğdayları
Savaş UYAR
Varlığından Haberdar Olmadığımız Hastalığımız: Safsata
Ümit Zeynep KAYABAŞ
Güven Zor Bir Duygudur…
Nur DİNÇKAN
Udhiyyeden Kurbiyyete
Suat ZOR
ABD, Adana Mutabakatı Ve Suriye İle Nihai Çözüm
Sonradan Gurme
Beyaz Ev’de Yemesek De Olurdu
Ahmet Fatih AKKAŞ
Ferman!
AKASYAMSPOR
Yıldırımcı mıyız, Uyanıkçı mıyız!
Züleyha TUNA
Mevsimler Ve Sen
Ali KAYIKÇI
“Güldürmeyin” Bizi, “Sayın Hâkimler!..”/9
Gülay ALPAGUT
Cennet berat belgesiyle değil amelle kazanılır!
Hamza ÇAKAR
Çocuk Savaşçılar
Alperen CARUS
İttifaklar ve HDP çıkmazı!
Selma MEDENİ
Ne Hacet Seni Anlatmaya
Ankara KULİSİ
Çiğdem Karaaslan Çevre Ve Şehircilik Bakanı Mı Olacak!
MÜNEKKİT
Seçim Sonuçlarını Nasıl Okumalıyız!
Sıddıka Zeynep BOZKUŞ
Zahideler /Teyzeler
Kevser KARSLIOĞLU
Yeme Problemi Olan Çocuklar İçin Çözüm Önerileri
Selçuk KAYA
Yazık oldu!
Ali Haydar YILMAZ
Eğitimde fırsat eşitliği gelecek bahara mı!
Bedia YILMAZ
Ben de varım!
Levent BİLGİ
Fehmi Koru, Said Nursi Ve Susmak
İhsan ZORLU
Paralel Devletin Eli Postmodern Anarşizm!
Esat BEŞER
Gerger Gençliğinin Bayrak Sevdası
Nurettin VEREN
Japonya’daki G20 Zirvesinde, FETÖ’nün Üniversiteleri Konuşuldu mu!
Mehmet FIRAT
İlim Ve İrfanla Geçen Bir Ömür: Şeyh Esad El Çokreşi
Ahmet BEREKET
ABD temsilciler meclisinin kararına bir Bozkurt nidası ile gecikmeden cevap verelim!
Ali Can AKKAYA
İnanır, Sabreder Ve Gereğini Yaparsanız…
Hüseyin YILMAZ
Diyanet’in Atatürk’le imtihanı!
Oktay GÜLER
Merhaba!
Halil KÖPRÜCÜOĞLU
İslamiyet ile Tıb arasında problem var mıdır!
Atilla YARGICI
Kur’an’da Korona Var Mı?
Rukiye AYDIN
2022'de Kendime Bazı Tavsiyeler!
Osman KÖSE
Ahıska Türkleri Sürgün, Özlem Ve Gözyaşı
Ruhugül ZİYADAN
Hayrı harabat edilen Bafra!
Ali KORKMAZ
Eksik Organ Sendromu
Yücel EMRAH
Ben Muhammed...
İbrahim Yusuf ŞAHİN
Parçadan Bütüne, Kolaydan Zora Karşılaştırmalı Bir Dil Öğretim Yöntemi
Ebru AÇIKGÖZ
Taşların Gizemli Dünyasından Hayatınıza Renk Katan Mozaik Sanatı
EnesTANIŞ
Taşın Dediği
Muhyiddin SÜLEYMANOĞLU
14 Şubat Sevgililer Günü Üzerine Kalbî Bir Muhasebe
Mesut KÖSEOĞLU
Daha Ne Denir!
ACZ ZARİFOĞLU
Kırlarda Çiçekler Artık Bensiz Açacak…!!!
Muhammet ÜSTÜNER
Yeni Türkiye Düzeni
Meryem YİĞİT
Gitmek İsteyenler
İsmail OKUTAN
Gerçek Dostluğa Dair
Tolga TURAN
Maskın Ustası Özgür Maskeler
Bozkır KURDU
LÜTFEN BENİ CİDDİYYE ALMAYIN
Gülşen KILINÇER
Yeşilin Ormanına, Yatayına, Dikeyine, Her Türlüsüne Karşı Bunlar!
İlknur ESKİOĞLU
Neydik ne olduk allah'ım!
Adem MUTLU
Engelleri Aşıp Hedefe Ulaşmak!
Zelal ALPASLAN
İnsan Terazisi
Ömer KARAMAN
Sevgili Öğrencim…!
Ümit AYDIN
Partilerin Kaderi Mahalle Başkanındadır!
Ahmet Doğan İLBEY
Kemalist Gençliğin Çanakkale Şehitliğinde “Kadeş” Rezaleti!
Önder GÜZELARSLAN
İsraf Bir İnsanlık Suçudur!
Mehmet ÖZÇELİK
Altılı masa aday belirleye dursun atı alan üsküdar'ı geçti!
Gülhanım CAN
Eti Senin Kemiği Benim
Levent ERTEKİN
Fakir Halkın Bağışladığı 350 Uçak
Okan KARAKUŞ
Osmanlı Devletinde Ramazan Gelenekleri
Gülay YILMAZ
Sus çarpılırsın!
Bahar ARSLAN
Hakikati Algımıza Taşıyan Beden
Feyza Nur DİLEKCAN
SAÇMALAMA (!), SAÇMALIYORSUN (!), SAÇMA (!)
MEHMET ERBİL
Keşke bir mayıs bayram olsa!
Kürşat Şahin YILDIRIMER
Hücum Terapisi :Hayatın Anlamı ve Her İnsanın Kendine Sorduğu Soru
Sema KOCA
Rahmetini Umarak
Celal TÜRK
EKONOMİK KeRİZ
İbrahim Erdem KARABULUT
Her gün durmadan küfrediyorum!
Betül Özer BÖLÜK
Kelimelerin Şaşırtıcı Etkisi
İlknur GENÇOĞLU YILDIRIM
7'den 70'e Herkese İzciliği Sevdiren Işıltan Uşaklıgil Öğretmen
Muhammed Veysel AKKAYA
Allah’ın Seçkin Kulu Olmanın İşareti Kur’ân-I Kerîm’e Gönülden Kulak Vermektir
Edanur İSMAİL
Dünyada Neyi Değiştirmek İstersin
Nazile ŞANAL
Yol Ve Yer Arayanlara Ya Fettah
Prof. Dr. İnanç Özgen
Arazi Parçalılığı
Zehranur Yılmaz KAHYAOĞULLARI
Ulu çınarım, babam...
SAVAŞ YILMAZ
Her Nasip Vaktini Bekler, Vakit İse Yaradanı
MEHMET YILDIZ
Beterin beteri var…..!
Seyfullah YİĞİT
Buhara Bizi Çağırıyor… (-1-)