İnsanların büyük bir kısmı yaratıcı olan bir güce inanmaktadır. Her ne kadar sıfatlarında hata etmiş olsalar da Allah inancı dünyanın her yerinde vardır. İnsanlığın gereği olarak bu inanca saygı duymak; medeniyetin asgari şartlarından bir tanesidir.
Hiçbir kimse insanların bu din ve vicdan özgürlüğüne karışmamalıdır. Zira Allah ile kul arasındaki bu ilişki başkalarının dayatmasına müsaade etmeyen bireysel bir özgürlüktür. İster Müslüman isterse bir başka dine mensup olsun kişi dininin gerektirdiği ibadetleri özgürce ve hiçbir baskı altına girmeden yapabilmelidir.
İnsan haklarına dayalı modern bir devlet; bütün inanç sahiplerine saygı duyan devlettir. Hiçbir kimse diğerinin dinini değiştirmeye zorlayamaz. Bu anlayış İslam dinindeki " Lekum dînukum ve liye dîn - Sizin dininiz sizin ve benim dinim benim (Kafirun Suresi 6)" emrine de uymaktadır.
Lâ ikrahe fîd dîni kad tebeyyener ruşdu minel gayyi, fe men yekfur bit tâgûti ve yu’min billâhi fe kadistemseke bil urvetil vuskâ, lânfisâme lehâ, vallâhu semîun alîm- Dinde zorlama yoktur; artık doğru ile eğri birbirinden ayrılmıştır. Artık kim tâğutu reddedip Allah'a iman ederse, kopmaz ve kırılmaz, sapasağlam bir kulpa yapışmış olur. Allah ise her şeyi işiten, her şeyi bilendir ( Bakara Suresi 256). İşte Rabbimiz Kuran’da, büyük bir imtihana tabi tutulduğumuzu ve isteyen her insanın inancında serbest olduğunu buyurmaktadır.
Dini esasların veya dinsizlikle alakalı kuralların, siyaset ve politika aracı olarak kullanılması ise son derece sakıncalıdır. Zira hangi siyasi düşünce sahibi olursa olsun insanların kendine göre inancı olabilir ve o kişiyi ötekileştirerek din dışı görmek insanı vebal altına sokar. Bu sorumluluğu siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları da göstermeli, dini değerlere saygı göstererek istismar aracı olarak kullanmamalıdır. Zira din umumun malı olup hiçbir zümre ve gruba münhasır kılınmamıştır.
Laiklik denilince birçok insanın aklına çeşitli dayatma ve yasaklar gelmektedir. Hâlbuki bu bakış açısı yanlıştır. Örneğin 28 Şubat 1997’de Deniz Kuvvetlerinden zorla emekli edilirken beni suçladıkları şey eşimin başörtüsü idi. Kısaca laiklik özgürlüğün bir teminatı olarak değil baskı ve yasaklama aracı olarak sunulmuş ve öyle olduğu ispatlanmaya çalışılmıştır. Artık yeni bir anayasa yapılarak laiklik tarif edilmeli ve bu aldatmacaya bir son vermek gereklidir.
Kamu otoritesinin başörtüsü ve benzeri şekillerde fütursuzca işlediği yasaklar, milyonlarca kişiyi etkilemiş başta kadın ve kızlarımız en temel haklardan biri olan eğitim hakkından mahrum bırakılmıştır. Bu icraat laiklik değil düpedüz dinsizliktir. Komünist ülkelerde yapılan uygulamaların Türkiye versiyonu ve çirkin bir modelidir. Vicdan sahibi hiçbir insan bu yasak ve dayatmalara taraftar olamaz.
Dini mukaddeslerle ilgili olarak yasaklamalar kenarda dursun dini esaslarda saygısızca konuşmak, inanç sahiplerini küçümseyip alaya almak da büyük bir suçtur. Bu suçu işleyenler kanun önüne çıkarılıp yargılanmalıdır. Aksi takdirde evrensel ahlak ve vicdan özgürlüğü devamlı surette örselenir ve ayaklar altında kalır.
Gayrimüslimler, dini mukaddeslerine dokunulmadan özgürce bu vatanda yaşamışlardır. Buna mukabil Müslümanların ibadethaneleri yıkılmış bazen ahırlara çevrilmiş hatta Ezan-ı Muhammedi (asm) bile yasaklanmıştır. Kuran okumak, “Latin alfabesine muhalefet etmek suçudur” diye baskı uygulanmış birçok yerde Kuran okumak dahi engellenmiştir.
Bu durum laiklik değil düpedüz din ve vicdan özgürlüğünü ayaklar altına almaktır. Elbette bunu inkılap softalarına ve gerçek yobazlara anlatmak zordur. Bunun için çaba göstermeye gerek yoktur. Çünkü anlamaya çalışmak istemezler.
Fakat şu hususun bilinmesinde yarar vardır. Dinsizliği laiklik diye yutturmaya çalışmak tam bir aldatmacadır. Bu yüzden halkımızda laiklik kelimesine karşı büyük bir tepki vardır. Dindar insanlara sıkıntı vermek maksadıyla kullanılan "laiklik" borazanının aslında faşizmin bir göstergesi olduğu pek açıktır. Uyanık olmalı onların bu tuzaklarına düşülmemelidir.
Kanun-u Esasi’nin devamı olan Anayasamızın ikinci maddesi "Türk Devletinin dini İslam'dır" hükmünü taşıdığı halde bu madde din düşmanları tarafından değiştirilmiştir. 1924 Anayasası önemli değişiklere uğramış öncelikle vicdan özgürlüğü ile alakalı hükümler Müslümanların aleyhine olarak değişikliğe uğratılmıştır. Bazı maddeler yerlerini ilkel, devletçi ve CHP ideolojisi olan maddelere bırakmıştır.
İlk önce 1928 yılında "Devletin dini İslam’dır." ibaresi çıkarılmıştır. Bu değişiklik devlet yöneticilerinin dine olan bakışını açık bir şekilde göstermekte olup ibretlidir.
Bu kadar değişiklik tek parti yöneticilerini hızını kesmemiş 5 Şubat 1937’de aslında Cumhuriyet Halk Partisi’nin ilkeleri olan “Cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, laiklik ve inkılâpçılık” maddeleri, Anayasanın 2. maddesine dâhil edilerek Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin temel nitelikleri olarak belirtilmiştir.
İşte bu kadarına pes! Bu faşistlik değil de nedir? Yahu bir partinin ilkeleri anayasaya konulur mu? Bu kendini bilmez insanlar; baskı ve dayatmayı bu derece kolay uygulamayı nereden öğrenmişler?
Jakoben ve dayatmacı Fransız devrimcileri dahi bunu kabul etmez. Kırmızıçizgiler ve değiştirilmesi talep dahi edilemeyen maddeler olarak karşımıza sunulan bu ilkeleri sorgulamak zamanı gelmemiş midir?
Bu faşist mantığı; demokrasi diye yutturanların ne yazık ki yüzleri dahi kızarmamaktadır. Fakat kendilerini kandırmaktan başka bir şeye yaramayan bu hususları bizlerin yani hürriyete önem verenlerin iyi bilmesi de şarttır. Yoksa ısıtıp ısıtıp karşımıza getirmekten çekinmeyen bu insanları makul bir seviyeye getirmek ve asgari müştereklerde birleştirmeye imkân kalmayacaktır.
1961 Anayasası, hukuk fakültelerinde ileri sürüldüğünün aksine olarak 1924 anayasasından çok daha kötüdür. Zira halkın kendi kendini yönetmesini önlemek için meydana getirdiği vesayet kurumları ile Şeytanın dahi aklına gelmeyen baskıcı yöntemler ortaya koymuştur. Eli kolu bağlanan hükümetler gerekli kanunları çıkarmada ve terör olayları gibi basit kanunlarda dahi yetkisiz kılındığından veya bahse konu vesayet kurumlarının engellemesi ile karşılaşmış ülkemiz yönetilemez duruma getirilmiştir. Cuntacıların da yaptığı anayasaların temel niteliği işte budur. 1982 Anayasasında da vesayetçi kurumlar halkın kendi kendisini yönetmesine engel olmak için akla gelen her türlü maddeyi anayasaya koyarak kendisini göstermiştir. Hatta anayasadaki geçici maddelerin bulunduğu “Konsey maddeleri” Türkiye Cumhuriyetinin hukuk konusundaki utanç maddeleri olarak tarihte yerini almıştır.
1961 anayasanın getirdiği kargaşa ortamından istifade eden darbeci generaller 12 Eylül 1980 yılında tekrar bir darbe yapmışlardır. Bu sefer albaylar değil generaller devreye girmiş hiçbir suçları olmadığı halde dindar insanlara dahi işkence yapmaktan çekinmemiştir. İşte 2017 referandumu ile anayasada yapılan değişikliklerin önemi bu açıdan çok değerlidir.
Halen yürürlükte olan Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, 1982 Anayasası olarak da bilinen anayasa olup 18 Ekim 1982 tarihinde kabul edilerek yürürlüğe girmiştir. Anayasanın ilk dört maddesinin değiştirilmesi ve değiştirilmesini önermek kesinlikle yasaktır. Haşa Allah’ın emriymiş gibi zorla dayatılan bu maddelere şimdilerde hürriyetten ve özgürlükten nefret eden kişi ve kuruluşlar sonuna kadar sahip çıkmaktadır. Bunu direten parti ve kuruluşları iyi tanımak için tekrar tekrar bu tarihi gerçekleri gözlerine sokmak lüzumu vardır.
Elbette bu fütursuz ve pervasız düşünce M. Kamal’ın TBMM’de yaptığı konuşmada “ihtimaldir ki bazı kelleler kesilecektir” sözünden güç almaktadır. İttihatçılar ile başlayan ve günümüze kadar gelen baskıcı ve diktacı anlayış artık yerini din ve vicdan özgürlüğüne bırakmalıdır.
İnatçı ve faşistlikten taviz vermeyen bu insanlara zaman ayırıp ikna etmek yerine halka giderek, özgürlükçü, din ve vicdan hürriyetlerine saygılı bir anayasa yapmak çok daha doğru bir yöntem olarak karşımıza çıkmaktadır. Zira bu darbeci, faşist ve baskıcı anlayışa iyi niyetle uzlaşma ile gidildiğinde şımarmaktadır. İşin kötüsü bu insanlar dönüp gelerek dişinin kirasını da istemektedir. Laf anlamayan bu kaba ve çağdışı kalmış insanları çok fazla ciddiye dahi doğru değildir, vesselam…
Vehbi KARA
Songül KARAMAN
Ümmet Bilincini Canlandırmak
Hüseyin KURT
Telekonferansın Ardındaki Gerçek: Büyük Kürdistan’ın Güncel Senaryosu
Hasan KARADEMİR
Giriş: Foucault'nun Eleştirel Soykütüğünün Temelleri
Bedriye Arık ÇAMBEL
Kurban Edilen Işık
Seyfettin BUDAK
Neden Doymuyoruz?
Doç. Dr. Özlem Özçakır Sümen
Eğitimde Teknoloji Kullanımı: Fırsatlar Ve Tehditler
Gülay ÇETKİN
Okullarda Yapılan Projelerde Arada Kalanlar Okul İdareleri
Bülent ERTEKİN
Kim kime racon kesiyor!
Adnan ÖZ
Lidere selam dur!
Recep YAZGAN
Milli Eğitimdeki virüs; Agnostik CHP Ruhu!
Vehbi KARA
İnsanlık tarihinde yaşanan döngüler ve iktisat biliminin doğuşu
Mehmet BOZKURT
Cumhuriyetin değerleri diyorlar!
Erol AYDIN
Cinsliğin Dayanılmaz Ağırlığı
Suat ALTINBAŞAK
Hayızlı iken oruç tutulamayacağının Kur’an’daki Delilleri (1)
Ahmet SAĞLAM
ŞÜPHE VE KORKU
Mehmet Nuri BİNGÖL
KIRMIZI İPEK ya da YEMİN
Hamdi TEMEL
Kirlenen Hava, Solan Hayat
Eyüphan KAYA
Ak Parti 23 yılda kendini ispat etti!
Halil MERT
İngiliz+Abd Oyunları Bozulmalı…
Emine İPEK
Suskunluk: Kalbin Zarif Direnişi
Servet ZEYREK
Denge
Aydın BENLİ
Edebiyata Değer Katanlar Avukat Fatma Saçak Akbulut
Ahmet AYDIN
Bilir misin?
Burhan BOZGEYİK
Bir İstanbul Serencamı Daha (1)
Nihat Güç
Gittikçe Bunalıma Batıyoruz
Mahir ADIBEŞ
Gaflet mi dalalet mi!
Özlem Gürbüz
Eğitimle Değişen Dünyamız
Ahmet Eren KURT
Pensilvanya’da Taht Kavgası
Recep Ali AKSOYLU
Lipton’un Çekilmesiyle Kuru Çay Üretiminde Yabancı Kalmadı!
Abdulkadir MENEK
Sumud Kahramanları
Ahmet DÜZGÜN
Putlarımız ve Perestlerimiz
Cevahir AYDIN
Yanlış Anladınız
Mesut CİHAT
Allah'ın Zatı ve Subuti Sıfatları
Durmuş TUNACIK
Hilafet Işığı
Aysun Rabia GÜLER
Ebabiller Akdeniz'de
Uğur UTKAN
Mustafa Kemal Atatürk’ün Şeriatla İlgili Düşünceleri
Fatih ORUÇ
Orta Vadeli Program (2026-2028)
Zuhal GÜNDÜZ
Gündemiz: Küresel Sumud Filosu
Batuhan ŞUORUÇ
Şıracılar
Mesut BALYEMEZ
SOSYAL MEDYA KEVAŞELERİ
Bilal Dursun YILMAZ
Her Şey Dâhil Vicdan
Oktay ZERRİN
Sokak Cümbüşcüsü Hasan Yarar'ın Ardından
Ziya GÜNDÜZ
Atasoy Müftüoğlu Ve Hiçliğin Kıyısında
Ravza ZEYBEK
Bulanlar Arayanlardır
Gündoğdu YILDIRIM
Komşuda pişer!
Aydan KURT
Farkında mısınız?
Asiye Tanrıöver TÜRKAN
Mahremiyet, insanın özgür iradesiyle var oluşu!
Mustafa ÖZEL
1. Sezon 3. Bölüm Yükleniyor
Zehra KINALI
Stratejik Ortaklık mı, Siyasi Çıkmaz mı!
Murat GÜLŞAN
Türk Milliyetçisinin Vicdan Muhasebesi
İsa ÇOLAKER
Aşık Veysel Şiirinin Renkleri
Fatma Nur ÖZCAN
Didar-I İkbal
Özhan KIZILTAN
Duvarların Ardında Filizlenen Hayat
Memiş OKUYUCU
Zübeyir Yetik’in Ardından…
Hasan TÜLÜCEOĞLU
Göbeklitepe'de HZ. İbrahim Silüeti
Denizay BÜYÜKDAĞ
Gazze’den Öğrendiğim İslam
Cahit KURBANOĞLU
Nefis nedir ve ne istiyor?
Ahsen Meryem SÜVEYDA
Onlar Kendilerini Biliyorlar
Fahri Urhan
Uyanık Olalım
Muhammed Rıdvan SADIKOĞLU
Vicdanın Yükselişi
Nesibe TÜKEL
Anne Hakkı
Denizay KONUK
Gözler Kör, Kulaklar Sağır Olunca; Başlar Öne Eğilirmiş
Mücahit GÜLER
Modern İnsanının Anlam Sorunu 1
Adem ÇEVİK
Türkiye Aile Meclisi'nden Ahlak ve Aile Koruma Çağrısı
Ergün DUR
ÖĞRETMEN
Hüseyin KAÇIN
Dindar neslin tanrı'sı yoksa dijital neslin tanrıları var!
Özlem AKYÜZ
Nereden geldiğini unutma!
Yusuf AKTAŞ
Köftenin kokusu kimleri cezbetti!
Emine AYDEMİR
Ateşle oynayan evliya Ateşbaz veli hazretleri
Tarık Sezai KARATEPE
Sen Yoksun Diye! Müjdecim!
Abdullah BİR
Fitne, Kaos, Suriye ve Suriyeliler’e Daire İki Kelam...
KÜLLİYEN YAZAR
Şşşşt Başkanım Sana Söylüyorum!
Süleyman GÜLEK
Küçük Lee İle Çekirgesi
Adnan ALBAYRAK ŞİMŞEK
MUHAFAZARLIK
Serkan GÜL
Çocukları +18 İçerikten Koruyun
Başyazı
Samsun’un sağlığıyla oynamayın!
Fehmi DEMİRBAĞ
ÇÖKÜŞ
Hacer Hülya KARADAĞ
Ayasofya'dan Sonra Mescid-İ Aksa'ya…
Tevfik DEMİR
28 Şubat Darbesine Dair Postmodern Notlar
Veysel BOZKURT
İnsan Beyni ve Kontrolü Bir Değerlendirme
Zinnur ŞİMŞEK
Bir Doğumun Ardından
Osman Çakmak
Eğitimin kıblesini batıldan batıdan çevirmek mecburiyeti!
KERİM YILMAZ
İlkadım'a damga vuracak başkan!
Adnan KARAKUŞ
Faruk Koca ve Batı Değerleri
Süleyman KOCABAŞ
Siyonist İsrail’in Koloniyal Jandarma –Polis Devleti Olarak Doğuşu
Şener Danyıldız
Trafikte Empati ve Sempati
Elif Ekşi ZORER
Güzellik
Orhan SARIKAYA
Direk Tehdit!
Saadettin BAYÇELEBİ
Sessiz Gemi
Yaşar BAŞ
Ormanlar Yanıyor Birileri Saçlarını Tarıyor!
Mahmut KURU
Aşk, Yine Aşk… Yine Aşk!
Ayhan GONCA
Fetö'den kurtulmanın tek yolu...
Hanife OKUTAN
Narsist Sapkının Kurbanı Olmayın
Hülya Bulut
Samsunlu Olmak Mı Samsun’da Yaşamak Mı?
Bukrenur YILMAZ
Keşkenin Halet-i Ruhiyesi
M. Burhan HEDBİ
Emekçinin elini öpen peygamber!
Prof. Dr. Adnan DEMİRCAN
Nasıl Ayağa Kalkarız!
Pınar HOLT
Kendini yeniden keşfet!
Ayhan ENGİN
Hazinemiz Ahlakımızdır…
Ahmet Kubilay
Ayvaz İnsan
Cuma YILDIZ
Cambridge’e Giden Aşk
Ahmet ÖZTÜRK
Hadi Türkiye, Dolar Düşüyor
Dursun Ali Tökel
Cinnet Buğdayları
Savaş UYAR
Varlığından Haberdar Olmadığımız Hastalığımız: Safsata
Ümit Zeynep KAYABAŞ
Güven Zor Bir Duygudur…
Nur DİNÇKAN
Udhiyyeden Kurbiyyete
Suat ZOR
ABD, Adana Mutabakatı Ve Suriye İle Nihai Çözüm
Sonradan Gurme
Beyaz Ev’de Yemesek De Olurdu
Ahmet Fatih AKKAŞ
Ferman!
AKASYAMSPOR
Yıldırımcı mıyız, Uyanıkçı mıyız!
Züleyha TUNA
Mevsimler Ve Sen
Ali KAYIKÇI
“Güldürmeyin” Bizi, “Sayın Hâkimler!..”/9
Gülay ALPAGUT
Cennet berat belgesiyle değil amelle kazanılır!
Hamza ÇAKAR
Çocuk Savaşçılar
Alperen CARUS
İttifaklar ve HDP çıkmazı!
Selma MEDENİ
Ne Hacet Seni Anlatmaya
Ankara KULİSİ
Çiğdem Karaaslan Çevre Ve Şehircilik Bakanı Mı Olacak!
MÜNEKKİT
Seçim Sonuçlarını Nasıl Okumalıyız!
Sıddıka Zeynep BOZKUŞ
Zahideler /Teyzeler
Kevser KARSLIOĞLU
Yeme Problemi Olan Çocuklar İçin Çözüm Önerileri
Selçuk KAYA
Yazık oldu!
Ali Haydar YILMAZ
Eğitimde fırsat eşitliği gelecek bahara mı!
Bedia YILMAZ
Ben de varım!
Levent BİLGİ
Fehmi Koru, Said Nursi Ve Susmak
İhsan ZORLU
Paralel Devletin Eli Postmodern Anarşizm!
Esat BEŞER
Gerger Gençliğinin Bayrak Sevdası
Nurettin VEREN
Japonya’daki G20 Zirvesinde, FETÖ’nün Üniversiteleri Konuşuldu mu!
Mehmet FIRAT
İlim Ve İrfanla Geçen Bir Ömür: Şeyh Esad El Çokreşi
Ahmet BEREKET
ABD temsilciler meclisinin kararına bir Bozkurt nidası ile gecikmeden cevap verelim!
Ali Can AKKAYA
İnanır, Sabreder Ve Gereğini Yaparsanız…
Hüseyin YILMAZ
Diyanet’in Atatürk’le imtihanı!
Oktay GÜLER
Merhaba!
Halil KÖPRÜCÜOĞLU
İslamiyet ile Tıb arasında problem var mıdır!
Atilla YARGICI
Kur’an’da Korona Var Mı?
Rukiye AYDIN
2022'de Kendime Bazı Tavsiyeler!
Osman KÖSE
Ahıska Türkleri Sürgün, Özlem Ve Gözyaşı
Ruhugül ZİYADAN
Hayrı harabat edilen Bafra!
Ali KORKMAZ
Eksik Organ Sendromu
Yücel EMRAH
Ben Muhammed...
İbrahim Yusuf ŞAHİN
Parçadan Bütüne, Kolaydan Zora Karşılaştırmalı Bir Dil Öğretim Yöntemi
Ebru AÇIKGÖZ
Taşların Gizemli Dünyasından Hayatınıza Renk Katan Mozaik Sanatı
EnesTANIŞ
Taşın Dediği
Muhyiddin SÜLEYMANOĞLU
14 Şubat Sevgililer Günü Üzerine Kalbî Bir Muhasebe
Mesut KÖSEOĞLU
Daha Ne Denir!
ACZ ZARİFOĞLU
Kırlarda Çiçekler Artık Bensiz Açacak…!!!
Muhammet ÜSTÜNER
Yeni Türkiye Düzeni
Meryem YİĞİT
Gitmek İsteyenler
İsmail OKUTAN
Gerçek Dostluğa Dair
Tolga TURAN
Maskın Ustası Özgür Maskeler
Bozkır KURDU
LÜTFEN BENİ CİDDİYYE ALMAYIN
Gülşen KILINÇER
Yeşilin Ormanına, Yatayına, Dikeyine, Her Türlüsüne Karşı Bunlar!
İlknur ESKİOĞLU
Neydik ne olduk allah'ım!
Adem MUTLU
Engelleri Aşıp Hedefe Ulaşmak!
Zelal ALPASLAN
İnsan Terazisi
Ömer KARAMAN
Sevgili Öğrencim…!
Ümit AYDIN
Partilerin Kaderi Mahalle Başkanındadır!
Ahmet Doğan İLBEY
Kemalist Gençliğin Çanakkale Şehitliğinde “Kadeş” Rezaleti!
Önder GÜZELARSLAN
İsraf Bir İnsanlık Suçudur!
Mehmet ÖZÇELİK
Altılı masa aday belirleye dursun atı alan üsküdar'ı geçti!
Gülhanım CAN
Eti Senin Kemiği Benim
Levent ERTEKİN
Fakir Halkın Bağışladığı 350 Uçak
Okan KARAKUŞ
Osmanlı Devletinde Ramazan Gelenekleri
Gülay YILMAZ
Sus çarpılırsın!
Bahar ARSLAN
Hakikati Algımıza Taşıyan Beden
Feyza Nur DİLEKCAN
SAÇMALAMA (!), SAÇMALIYORSUN (!), SAÇMA (!)
MEHMET ERBİL
Keşke bir mayıs bayram olsa!
Kürşat Şahin YILDIRIMER
Hücum Terapisi :Hayatın Anlamı ve Her İnsanın Kendine Sorduğu Soru
Sema KOCA
Rahmetini Umarak
Celal TÜRK
EKONOMİK KeRİZ
İbrahim Erdem KARABULUT
Her gün durmadan küfrediyorum!
Betül Özer BÖLÜK
Kelimelerin Şaşırtıcı Etkisi
İlknur GENÇOĞLU YILDIRIM
7'den 70'e Herkese İzciliği Sevdiren Işıltan Uşaklıgil Öğretmen
Muhammed Veysel AKKAYA
Allah’ın Seçkin Kulu Olmanın İşareti Kur’ân-I Kerîm’e Gönülden Kulak Vermektir
Edanur İSMAİL
Dünyada Neyi Değiştirmek İstersin
Nazile ŞANAL
Yol Ve Yer Arayanlara Ya Fettah
Prof. Dr. İnanç Özgen
Arazi Parçalılığı
Zehranur Yılmaz KAHYAOĞULLARI
Ulu çınarım, babam...
SAVAŞ YILMAZ
Her Nasip Vaktini Bekler, Vakit İse Yaradanı
MEHMET YILDIZ
Beterin beteri var…..!
Seyfullah YİĞİT
Buhara Bizi Çağırıyor… (-1-)