Cumhurbaşkanı Erdoğan, İbn Haldun Üniversitesi Külliyesi açılış töreninde “Batı taklitçiliğine dönüşen” bir eğitim sisteminden bahsederek bir itirafta bulundu. “Eğitim, öğretim ve kültürde arzu ettiğimiz ilerlemeyi sağlayamadık” dedi.
Bir eğitimci olarak elbette konuya katkı sunmak görevimdir. İşin ilginç tarafı önceki yazımda Kıbrıs’ta yaşadığımız acı tecrübeleri dile getirip Batılılaşma, Rumlaşma ve milli benlikten uzaklaşma konusunda benzer sorunların anavatan Türkiye’de de olduğunu dile getirmiştik. Çarelerinden bir kısmını da bu makalemizde ele alacağız. Bir kısmını değerli arkadaşım Ayhan Küflüoğlu’ndan derlediğim bu yazının herkese faydası olduğunu düşünüyorum.
Makalenin uzunluğuna bakıp okumak istemeyenlere minnet etmem. Konu ile ilgilenenler okusun istifade etsin yeter. Zira bu kadar önemli konuları kısaca yazıp açıklamak her babayiğidin harcı değildir. İstemeyen okumaz. Kimseyi de üzmeyiz. Siz sağ ben selamette kalırız, İnşallah…
Günümüz eğitim sistemi “Bilimsellik” adı altında insanları adeta hipnotize edip, büyülemektedir. Dünyaya gözümüzü açtığımız andan itibaren; evde, okulda, anaokulunda, televizyon ve internette; milyarlarca kez tekrar ve telkin edilen “bilinçaltı” mesajlarla; zihnimiz karıştırılmaktadır. Adeta formatlanıp, kodlanmış ve programlanmış robotlar haline getirilmeye çalışılıyoruz.
Bilinçaltımıza şırınga edilmiş, virüslü mesajlar neticesinde; dünyayı, varlık ve eşya çok yanlış anlaşılmaktadır. Bilimsellik adına zihnimize kurgulanıp sokulan sahte ve sanal, hatalı bir illüzyon; gerçeğin kendisi zannedilmektedir.
“Bilimsellik” bakış açısı ile bize gösterilen bu hatalı evren imajını; eğitim sistemimizde düzeltecek bir dini karşılık vermek gereklidir. Bu çaba ve gayret yapmacık ve dostlar alışverişte görsün misali göstermelik olmamalıdır.
Tabiri caizse; inancımızı askıya alarak, aklımızı güya “nesnel ve objektif bilimsellik” diyerek “inanmayan bir ateist” gibi evreni gösteren bir eğitim sistemi ile mücadele etmek gerekiyor.
Kuran ve vicdanımızın merkezi olan kalbimiz ise, bizi İslâm’a çağırarak Kâinata, bir Müslümanın bakış açısıyla bakmamızı, tavsiye etmektedir. Bu tavsiyeye uyan insanlar;
Aralarında mantıksal boşluklar bulunan bu kavramlar arasında, “gerekli köprü ve merdivenler” kurmadan; aralarındaki bu boşluğu kapatmadan; yapılacak çabalar “bilimsel bilgi” ile “inancımız” arasındaki mesafeyi kapatmayacaktır.
Kısaca insanların nesnellik ve objektiflik adına, aklı başka yöne; subjektiflik ve Müslümanlık adına, kalbi bir başka yöne çekmektedir. İnsanlık günümüzde adeta sahte ve yapay gerçeklikler üreten bir şizofren veya kişilik bölünmesi yaşayan, çaresiz bir hastaya benzemektedir.
Evet, bir yerlerde yanlış giden, arızalı bir durum olduğu açıktır. Kalp ve akıl, parçalanmış, ayrılmış hatta aralarındaki bağlantı ve köprüler yıkılmıştır. Bunun neticesi olarak yaşadığımız yüzyılın insanı farklı kıbleleri gösteren, bir pusulaya benzemektedir. Evreni, fen derslerinde anlatıp; dini, sadece din derslerine hapsettiğimiz günden beri, bu durum hep böyle devam edecektir.
İnsanlık, bilimin yaptığı evren tasvirlerine ve teknolojik buluşların büyüsüne öyle bir kapılmıştır ki; sanki bir illüzyonistin, varı yok ve yoğu da var gösterdiği bir gösteride; aldatılmaya devam edilmektedir. İşin kötüsü buna istekli ve zaten bu amaçla gösteriye gelmiş seyircilere fazlası ile rastlanmaktadır.
Bütün gösterilerde olduğu gibi illüzyonistin dikkati çektiği yere bakan insanların; çekmediği yere bakmak, aklının ucundan bile geçmemektedir. Kamera ve kadrajın gösterdiğini görüp, kadraj dışında bırakılan şeylerin farkına bile varamayan bir asırda yaşıyoruz.
Meselâ; yağmurun, neden, nasıl meydana geldiğini anlatan bir ders kitabında; “Bu yağmuru kim yağdırıyor?” sorusu, kimsenin aklına bile gelmemektedir. Çünkü çağımız bilimsellik adı altında dizayn edilip; neden – sonuç ilişkisi ve kurgu şablonuyla anlatılmaktadır. Evrenin bilimsel tasvirlerinde; “kim” sorusuna, zaruret ve ihtiyaç yokmuş gibi tuhaf bir anlayış ile karşı çıkılmaktadır.
Şu ahmakça tutum devam etmektedir: Nedenlerin, sonuçları yaptığına inanılan bir evrende; “kim” sorusuna, neden ihtiyaç olsun ki! Bir bilgisayar veya makine gibi; “otomatik olarak işleyen neden – sonuç mekanizma ve programlarının yani doğa kanunlarının olduğu bir evrende; Yaratıcıyı aramaya ne gerek vardır?
Bilimsellik anlayışının zihnimize çizdiği, “determinist ve natüralist” bir evrende; (Haşa) “Allah’a yapacak bir iş kalmamıştır” Olsa olsa; sistemi kurup, kuralları belirleyip, programı yükleyip; artık evrenin varlık ve işleyişine karışmayan; bir “İlk neden tanrısı” olabilir, denilmektedir.
İşte Deizmin tanrısı budur. Zaten bu kabul; şartlı ve kayıtlıdır. Çünkü sonsuz evren veya evrenler olduğu tespit edilirse; evreni, yoktan yaratmak için zorunlu olduğunu düşündüğümüz, bu ilk neden tanrısına da gerek kalmayabilecektir. Yani tanrıya inanmak için de, mantıksal bir gerekçe kalmayacaktır.
Kısaca bu dönemde eğitimde çok moda olan “deist” inancındaki ifadelerinin bağlamından, mantık ve mefhumundan çıkan anlam ve sonuç budur. Bilimsellik felsefesi, evrendeki fizikî bir olaya “o işi yapan ve yöneten” bir Yaratıcı yokmuş gibi bakmaktadır.
Bilimsellikle yüklü ve kodlu mesajlar; bir “ateist” veya “deist” için problem teşkil etmez. Hatta onlar: “Biz de böyle diyoruz zaten! İşte tezimizi; bilim de, bilimsel olarak ispatladı!” diyerek; memnun bile olurlar!
Fakat, bir Müslüman’ın bunu kabul etmesi mümkün değildir. Çünkü Allah’ın izni olmadan yaprak bile kımıldamaz. Kayyum olan yani ayakta tutan sadece Allah’tır.
Maalesef bilimsellik diyerek resmen dinsizliği insanlara yutturmaktadırlar. Farkında olmadan her şeyin otomatik olarak veya kendi kendine çalışan bir evreni benimsetmekte çok başarılı olmuşlardır.
İşte eğitim kurumlarında çocukluğumuzdan beri empoze edilen; zihnimize, tekrar tekrar işlenen bu telkin ve tekrarlar; ateist veya deist bir neslin yetişmesi sonucunu vermiştir. Sonra da kalkıp “yahu bu ilahiyat fakültelerinde yetişen hocalardan amma çok deist var” veya “Kıbrıs dinsizler yüzünden elden gidiyor” denilmektedir.
Temel sorun ise bu uydurma evren hikâyesinin, gerçeğin ta kendisi olduğuna inandırılmış olan insanlardan kaynaklanmaktadır. Zaten basit bir yalan bile, yüz kere tekrarlandığı zaman “gerçek olmasın sakın” diye soru sormaya neden olacaktır. İşte yıllardan beri Yaratıcıdan bahsetmeyen bir eğitim sistemi böyle bir dehşetli sonuca götürmektedir.
İşte bu eğitim sistemi ve anlayışı sonucunda insanların dinden uzaklaştığı deist ve hatta ateist olduğu; vermiş olduğumuz örneklerden de rahatlıkla anlaşılabilmektedir. Demek ki eğitime yaklaşımı değiştirmek gerekiyor. Okula gönderdiğimiz ciğerparelerimizin ateist-deist olarak karşımıza çıkmaması için aileler başta olmak üzere devletin alması gereken tedbirler bulunmaktadır.
1600 – 1700’lü yıllarda “Rönesans – Reform – Aydınlanma” üçgeninde sistemleşen ve bunun üçüncü sacayağını oluşturup, günümüzde de devam eden, mevcut bilimsellik anlayışının aslında “ inançsızlık” tarafına geçtiğini ve dine düşman olduğunu artık iyice anlamamız gereklidir. Sorunun çözümü de oldukça basittir. Yaratıcıyı daima akla getirecek icraatları ve delilleri ortaya koymaktır.
Hazreti Muhammed (asm) “Dinin direği namazdır” buyurmuştur. İnsan, günde beş defa Allah’ın huzuruna çıkıp ibadet ettikçe “Yaratıcı olan Allah” inancı o kişide kökleşecektir. Öğretmenler, bilim adamları, internet yayıncıları istediği kadar dinsizlikten bahsetsin. Hiçbir sonuç vermeyecektir, veremez de…
Elbette namazdan başka çok önemli bir konu daha vardır. Dini kitaplar okumak ve bu alışkanlığı sağlamak. Her gün hiç olmaz ise 10 dakika imanını kuvvetleştirecek bir kitap okuyan kişiye bütün dinsiz orduları birleşip taarruz etse de Allah’ın izni ile hiçbir zarar veremez.
O halde kitap düşmanlığı yerine kitap sevgisini canımız ciğerimiz çocuklarımıza aşılamaya çalışmalıyız. Nasıl ki dinsizler, ateistler ve deistler yukarıda izah etmeye çalıştığımız gibi tekrar tekrar Allah’ı inkar eden yaklaşımlar ile saldırıyor. Biz de aynı şekilde savunma tedbirlerini almak zorundayız.
Eğitim, öğretim ve kültürde arzu ettiğimiz ilerlemeyi sağlayabilmek için çocuklarımıza daha küçük yaşlardan itibaren ibadet etme şuurunu aşılamamız gerekiyor. Örneğin aile içinde namaz vakitlerinde ciddiyetle diğer işleri bırakıp kıbleye yönelmemiz çocuklarımızın ateist ve deist tuzaklara düşmemesindeki en önemli işlerden bir tanesidir.
Keza okullarda ibadetini düzenli olarak yapan öğrencilere ödüller verilmesi ve rol model olarak öğretmenlerin ibadetlerini öğrencilerle beraber yapması inançsızlık hastalığının önündeki en büyük engel olacaktır.
Son kısımda yazdığım hususların bir özeti olarak mühim bir çalışmadan bahsetmek istiyorum. Yıllardan beri Deniz Harp Okuluna cami yapılması için yazıp dururum. Heybeliada’da yıktırılan okulun tarihi camisini o kadar gayret ve emeğe rağmen hala ihya edemedik. Tuzla’da ki ana yerleşkede ise çizimi, modeli, planı, programı kısaca her şeyi hazırlanan fakat camiye düşman bazı şahısların engellemesi sonucu ortaya konulamayan bir cami projemiz var.
Fakat ölmez kalırsam bunları ihya etmek için yine uğraşacağım. Çünkü vatanımı ve milletimi seviyorum. Şehit kanları ile sulanmış bu aziz vatanın ve Kıbrıs’ın ateist ve deist kişilere kalmaması kahraman ecdadımızın emanetlerini korumak mühim bir görevdir, vesselam…
Songül KARAMAN
Ümmet Bilincini Canlandırmak
Hüseyin KURT
Telekonferansın Ardındaki Gerçek: Büyük Kürdistan’ın Güncel Senaryosu
Hasan KARADEMİR
Giriş: Foucault'nun Eleştirel Soykütüğünün Temelleri
Bedriye Arık ÇAMBEL
Kurban Edilen Işık
Seyfettin BUDAK
Neden Doymuyoruz?
Doç. Dr. Özlem Özçakır Sümen
Eğitimde Teknoloji Kullanımı: Fırsatlar Ve Tehditler
Gülay ÇETKİN
Okullarda Yapılan Projelerde Arada Kalanlar Okul İdareleri
Bülent ERTEKİN
Kim kime racon kesiyor!
Adnan ÖZ
Lidere selam dur!
Recep YAZGAN
Milli Eğitimdeki virüs; Agnostik CHP Ruhu!
Vehbi KARA
İnsanlık tarihinde yaşanan döngüler ve iktisat biliminin doğuşu
Mehmet BOZKURT
Cumhuriyetin değerleri diyorlar!
Erol AYDIN
Cinsliğin Dayanılmaz Ağırlığı
Suat ALTINBAŞAK
Hayızlı iken oruç tutulamayacağının Kur’an’daki Delilleri (1)
Ahmet SAĞLAM
ŞÜPHE VE KORKU
Mehmet Nuri BİNGÖL
KIRMIZI İPEK ya da YEMİN
Hamdi TEMEL
Kirlenen Hava, Solan Hayat
Eyüphan KAYA
Ak Parti 23 yılda kendini ispat etti!
Halil MERT
İngiliz+Abd Oyunları Bozulmalı…
Emine İPEK
Suskunluk: Kalbin Zarif Direnişi
Servet ZEYREK
Denge
Aydın BENLİ
Edebiyata Değer Katanlar Avukat Fatma Saçak Akbulut
Ahmet AYDIN
Bilir misin?
Burhan BOZGEYİK
Bir İstanbul Serencamı Daha (1)
Nihat Güç
Gittikçe Bunalıma Batıyoruz
Mahir ADIBEŞ
Gaflet mi dalalet mi!
Özlem Gürbüz
Eğitimle Değişen Dünyamız
Ahmet Eren KURT
Pensilvanya’da Taht Kavgası
Recep Ali AKSOYLU
Lipton’un Çekilmesiyle Kuru Çay Üretiminde Yabancı Kalmadı!
Abdulkadir MENEK
Sumud Kahramanları
Ahmet DÜZGÜN
Putlarımız ve Perestlerimiz
Cevahir AYDIN
Yanlış Anladınız
Mesut CİHAT
Allah'ın Zatı ve Subuti Sıfatları
Durmuş TUNACIK
Hilafet Işığı
Aysun Rabia GÜLER
Ebabiller Akdeniz'de
Uğur UTKAN
Mustafa Kemal Atatürk’ün Şeriatla İlgili Düşünceleri
Fatih ORUÇ
Orta Vadeli Program (2026-2028)
Zuhal GÜNDÜZ
Gündemiz: Küresel Sumud Filosu
Batuhan ŞUORUÇ
Şıracılar
Mesut BALYEMEZ
SOSYAL MEDYA KEVAŞELERİ
Bilal Dursun YILMAZ
Her Şey Dâhil Vicdan
Oktay ZERRİN
Sokak Cümbüşcüsü Hasan Yarar'ın Ardından
Ziya GÜNDÜZ
Atasoy Müftüoğlu Ve Hiçliğin Kıyısında
Ravza ZEYBEK
Bulanlar Arayanlardır
Gündoğdu YILDIRIM
Komşuda pişer!
Aydan KURT
Farkında mısınız?
Asiye Tanrıöver TÜRKAN
Mahremiyet, insanın özgür iradesiyle var oluşu!
Mustafa ÖZEL
1. Sezon 3. Bölüm Yükleniyor
Zehra KINALI
Stratejik Ortaklık mı, Siyasi Çıkmaz mı!
Murat GÜLŞAN
Türk Milliyetçisinin Vicdan Muhasebesi
İsa ÇOLAKER
Aşık Veysel Şiirinin Renkleri
Fatma Nur ÖZCAN
Didar-I İkbal
Özhan KIZILTAN
Duvarların Ardında Filizlenen Hayat
Memiş OKUYUCU
Zübeyir Yetik’in Ardından…
Hasan TÜLÜCEOĞLU
Göbeklitepe'de HZ. İbrahim Silüeti
Denizay BÜYÜKDAĞ
Gazze’den Öğrendiğim İslam
Cahit KURBANOĞLU
Nefis nedir ve ne istiyor?
Ahsen Meryem SÜVEYDA
Onlar Kendilerini Biliyorlar
Fahri Urhan
Uyanık Olalım
Muhammed Rıdvan SADIKOĞLU
Vicdanın Yükselişi
Nesibe TÜKEL
Anne Hakkı
Denizay KONUK
Gözler Kör, Kulaklar Sağır Olunca; Başlar Öne Eğilirmiş
Mücahit GÜLER
Modern İnsanının Anlam Sorunu 1
Adem ÇEVİK
Türkiye Aile Meclisi'nden Ahlak ve Aile Koruma Çağrısı
Ergün DUR
ÖĞRETMEN
Hüseyin KAÇIN
Dindar neslin tanrı'sı yoksa dijital neslin tanrıları var!
Özlem AKYÜZ
Nereden geldiğini unutma!
Yusuf AKTAŞ
Köftenin kokusu kimleri cezbetti!
Emine AYDEMİR
Ateşle oynayan evliya Ateşbaz veli hazretleri
Tarık Sezai KARATEPE
Sen Yoksun Diye! Müjdecim!
Abdullah BİR
Fitne, Kaos, Suriye ve Suriyeliler’e Daire İki Kelam...
KÜLLİYEN YAZAR
Şşşşt Başkanım Sana Söylüyorum!
Süleyman GÜLEK
Küçük Lee İle Çekirgesi
Adnan ALBAYRAK ŞİMŞEK
MUHAFAZARLIK
Serkan GÜL
Çocukları +18 İçerikten Koruyun
Başyazı
Samsun’un sağlığıyla oynamayın!
Fehmi DEMİRBAĞ
ÇÖKÜŞ
Hacer Hülya KARADAĞ
Ayasofya'dan Sonra Mescid-İ Aksa'ya…
Tevfik DEMİR
28 Şubat Darbesine Dair Postmodern Notlar
Veysel BOZKURT
İnsan Beyni ve Kontrolü Bir Değerlendirme
Zinnur ŞİMŞEK
Bir Doğumun Ardından
Osman Çakmak
Eğitimin kıblesini batıldan batıdan çevirmek mecburiyeti!
KERİM YILMAZ
İlkadım'a damga vuracak başkan!
Adnan KARAKUŞ
Faruk Koca ve Batı Değerleri
Süleyman KOCABAŞ
Siyonist İsrail’in Koloniyal Jandarma –Polis Devleti Olarak Doğuşu
Şener Danyıldız
Trafikte Empati ve Sempati
Elif Ekşi ZORER
Güzellik
Orhan SARIKAYA
Direk Tehdit!
Saadettin BAYÇELEBİ
Sessiz Gemi
Yaşar BAŞ
Ormanlar Yanıyor Birileri Saçlarını Tarıyor!
Mahmut KURU
Aşk, Yine Aşk… Yine Aşk!
Ayhan GONCA
Fetö'den kurtulmanın tek yolu...
Hanife OKUTAN
Narsist Sapkının Kurbanı Olmayın
Hülya Bulut
Samsunlu Olmak Mı Samsun’da Yaşamak Mı?
Bukrenur YILMAZ
Keşkenin Halet-i Ruhiyesi
M. Burhan HEDBİ
Emekçinin elini öpen peygamber!
Prof. Dr. Adnan DEMİRCAN
Nasıl Ayağa Kalkarız!
Pınar HOLT
Kendini yeniden keşfet!
Ayhan ENGİN
Hazinemiz Ahlakımızdır…
Ahmet Kubilay
Ayvaz İnsan
Cuma YILDIZ
Cambridge’e Giden Aşk
Ahmet ÖZTÜRK
Hadi Türkiye, Dolar Düşüyor
Dursun Ali Tökel
Cinnet Buğdayları
Savaş UYAR
Varlığından Haberdar Olmadığımız Hastalığımız: Safsata
Ümit Zeynep KAYABAŞ
Güven Zor Bir Duygudur…
Nur DİNÇKAN
Udhiyyeden Kurbiyyete
Suat ZOR
ABD, Adana Mutabakatı Ve Suriye İle Nihai Çözüm
Sonradan Gurme
Beyaz Ev’de Yemesek De Olurdu
Ahmet Fatih AKKAŞ
Ferman!
AKASYAMSPOR
Yıldırımcı mıyız, Uyanıkçı mıyız!
Züleyha TUNA
Mevsimler Ve Sen
Ali KAYIKÇI
“Güldürmeyin” Bizi, “Sayın Hâkimler!..”/9
Gülay ALPAGUT
Cennet berat belgesiyle değil amelle kazanılır!
Hamza ÇAKAR
Çocuk Savaşçılar
Alperen CARUS
İttifaklar ve HDP çıkmazı!
Selma MEDENİ
Ne Hacet Seni Anlatmaya
Ankara KULİSİ
Çiğdem Karaaslan Çevre Ve Şehircilik Bakanı Mı Olacak!
MÜNEKKİT
Seçim Sonuçlarını Nasıl Okumalıyız!
Sıddıka Zeynep BOZKUŞ
Zahideler /Teyzeler
Kevser KARSLIOĞLU
Yeme Problemi Olan Çocuklar İçin Çözüm Önerileri
Selçuk KAYA
Yazık oldu!
Ali Haydar YILMAZ
Eğitimde fırsat eşitliği gelecek bahara mı!
Bedia YILMAZ
Ben de varım!
Levent BİLGİ
Fehmi Koru, Said Nursi Ve Susmak
İhsan ZORLU
Paralel Devletin Eli Postmodern Anarşizm!
Esat BEŞER
Gerger Gençliğinin Bayrak Sevdası
Nurettin VEREN
Japonya’daki G20 Zirvesinde, FETÖ’nün Üniversiteleri Konuşuldu mu!
Mehmet FIRAT
İlim Ve İrfanla Geçen Bir Ömür: Şeyh Esad El Çokreşi
Ahmet BEREKET
ABD temsilciler meclisinin kararına bir Bozkurt nidası ile gecikmeden cevap verelim!
Ali Can AKKAYA
İnanır, Sabreder Ve Gereğini Yaparsanız…
Hüseyin YILMAZ
Diyanet’in Atatürk’le imtihanı!
Oktay GÜLER
Merhaba!
Halil KÖPRÜCÜOĞLU
İslamiyet ile Tıb arasında problem var mıdır!
Atilla YARGICI
Kur’an’da Korona Var Mı?
Rukiye AYDIN
2022'de Kendime Bazı Tavsiyeler!
Osman KÖSE
Ahıska Türkleri Sürgün, Özlem Ve Gözyaşı
Ruhugül ZİYADAN
Hayrı harabat edilen Bafra!
Ali KORKMAZ
Eksik Organ Sendromu
Yücel EMRAH
Ben Muhammed...
İbrahim Yusuf ŞAHİN
Parçadan Bütüne, Kolaydan Zora Karşılaştırmalı Bir Dil Öğretim Yöntemi
Ebru AÇIKGÖZ
Taşların Gizemli Dünyasından Hayatınıza Renk Katan Mozaik Sanatı
EnesTANIŞ
Taşın Dediği
Muhyiddin SÜLEYMANOĞLU
14 Şubat Sevgililer Günü Üzerine Kalbî Bir Muhasebe
Mesut KÖSEOĞLU
Daha Ne Denir!
ACZ ZARİFOĞLU
Kırlarda Çiçekler Artık Bensiz Açacak…!!!
Muhammet ÜSTÜNER
Yeni Türkiye Düzeni
Meryem YİĞİT
Gitmek İsteyenler
İsmail OKUTAN
Gerçek Dostluğa Dair
Tolga TURAN
Maskın Ustası Özgür Maskeler
Bozkır KURDU
LÜTFEN BENİ CİDDİYYE ALMAYIN
Gülşen KILINÇER
Yeşilin Ormanına, Yatayına, Dikeyine, Her Türlüsüne Karşı Bunlar!
İlknur ESKİOĞLU
Neydik ne olduk allah'ım!
Adem MUTLU
Engelleri Aşıp Hedefe Ulaşmak!
Zelal ALPASLAN
İnsan Terazisi
Ömer KARAMAN
Sevgili Öğrencim…!
Ümit AYDIN
Partilerin Kaderi Mahalle Başkanındadır!
Ahmet Doğan İLBEY
Kemalist Gençliğin Çanakkale Şehitliğinde “Kadeş” Rezaleti!
Önder GÜZELARSLAN
İsraf Bir İnsanlık Suçudur!
Mehmet ÖZÇELİK
Altılı masa aday belirleye dursun atı alan üsküdar'ı geçti!
Gülhanım CAN
Eti Senin Kemiği Benim
Levent ERTEKİN
Fakir Halkın Bağışladığı 350 Uçak
Okan KARAKUŞ
Osmanlı Devletinde Ramazan Gelenekleri
Gülay YILMAZ
Sus çarpılırsın!
Bahar ARSLAN
Hakikati Algımıza Taşıyan Beden
Feyza Nur DİLEKCAN
SAÇMALAMA (!), SAÇMALIYORSUN (!), SAÇMA (!)
MEHMET ERBİL
Keşke bir mayıs bayram olsa!
Kürşat Şahin YILDIRIMER
Hücum Terapisi :Hayatın Anlamı ve Her İnsanın Kendine Sorduğu Soru
Sema KOCA
Rahmetini Umarak
Celal TÜRK
EKONOMİK KeRİZ
İbrahim Erdem KARABULUT
Her gün durmadan küfrediyorum!
Betül Özer BÖLÜK
Kelimelerin Şaşırtıcı Etkisi
İlknur GENÇOĞLU YILDIRIM
7'den 70'e Herkese İzciliği Sevdiren Işıltan Uşaklıgil Öğretmen
Muhammed Veysel AKKAYA
Allah’ın Seçkin Kulu Olmanın İşareti Kur’ân-I Kerîm’e Gönülden Kulak Vermektir
Edanur İSMAİL
Dünyada Neyi Değiştirmek İstersin
Nazile ŞANAL
Yol Ve Yer Arayanlara Ya Fettah
Prof. Dr. İnanç Özgen
Arazi Parçalılığı
Zehranur Yılmaz KAHYAOĞULLARI
Ulu çınarım, babam...
SAVAŞ YILMAZ
Her Nasip Vaktini Bekler, Vakit İse Yaradanı
MEHMET YILDIZ
Beterin beteri var…..!
Seyfullah YİĞİT
Buhara Bizi Çağırıyor… (-1-)