Yazının başlığında saydığımız yerlerin dışında da kayıplarımız vardır. Lakin bunlar dahi bilinmediği için öncelikle hala sorun yaşadığımız bu bölgeleri dile getirelim. Tarihçiler ve özellikle de resmi tarih yazarları belki utanır da bunlar hakkında daha geniş bilgiler sunar.
Lozan hezimetine geçmeden önce niçin Hamidiye Kahramanı Rauf Bey değil de İsmet İnönü Türkiye’yi temsilen baş üye olarak bu konferansa katılmıştır? Bu sorunun cevabını verelim.
Rauf Orbay, İngilizceyi çok iyi konuşabilen, uluslararası ilişkileri iyi bilen, diplomasi uzmanı olduğu gibi Heyet-i Temsiliye Reisi Ünvanı (Yani Türkiye Başbakanı) olan çok itibarlı bir insandı. Sadece Türkiye’de değil uluslararası kamuoyunda da takdir ediliyor başarıları dillere destan bir gemi komutanı olarak kendisinden söz ediliyordu. Konferansa gitmeye de talipti zira Mondros Mütarekesini imzaladığı için çok üzgün olup bu sayede yapılan haksızlığı önleyeceğini düşünüyor vatanına karşı kendini borçlu hissediyordu.
Fakat Meclis Başkanı Mustafa Kamal, Rauf Beyden rahatsızdı. Çünkü Rauf, kimsenin keyfi emirlerini dinlemiyor doğru bildiğinden asla şaşmıyordu. Buna mukabil İsmet İnönü, kendisinin verdiği her emri harfiyen uyguluyor ve sözünün dışına çıkmıyordu.
İngilizler, M. Kamal ile anlaşmanın yolunu bulmuşlar öncelikle Halifeliğin kaldırılmasını istiyorlardı. Zira 1. Dünya Savaşında Hintli Müslümanlar, İngiliz Ordusunda Müslümanlarla savaşmamak için isyan çıkarmışlardı. Ne yapıp edip halifelik kaldırılmalıydı. Zaten Halifeliğin kaldırıldığı günün hemen ertesinde yani bir gün sonra İngiliz Meclisi Lozan Anlaşmasını onaylamıştı.
Asıl mesele M. Kamal ile halledilmiş şimdi daha ne alırız hesaplarına başlanmıştı. Bunun için Rauf Bey’i istemediler. Zira bu konuda Rauf, bütün planları boşa çıkartabilirdi. Bu yüzden İsmet gibi silik birisinin seçilmesini istediler. Bundan sonrası ise tam bir tiyatro idi. İngilizler Lozan’da istedikleri her şeyi aldılar. Buna mukabil vermek istemedikleri bütün bölgeleri de muhafaza ettiler. Peki, nasıl oldu bu iş? Madde madde sayalım:
Lozan anlaşmasının toprak parçalarındaki egemenlik hakları ile ilgili bölümleri bu şekildedir. Batum, ve daha nice toprak parçası ile ilgili haklarımız terk edilmiş olup bir hicran yarası olarak kalmıştır. Hala Lozan için “zafer” diyenler ya su katılmamış ahmaktır ya da kasıtlı olarak tarihimizi çarpıtmaya çalışan kurnaz İslam düşmanlarıdır. Yahu toprak parçaları ile ilgili bölümler bu kadar açık ve net bir biçimde elimizden alınmış ve hakarete uğramış iken hala Lozan’ı övüp hayran kalmanın anlamı nedir?
Diğer maddeler çok mu iyi. Hayır, Sevr Anlaşmasının maddeleri nasılsa bunlar da kelimesi kelimesine hatta virgülüne kadar aynıdır. Birkaç madde dışında Sevr anlaşmasını Lozan diye bize yutturdular iyi mi?
Eğer “ben ahmak olmaktan hoşlanıyorum bana keriz muamelesi yapın” diyen biri var ise buyursun Lozan’ı “zafer” diye kabul etsin. Fakat ben bunu İslam onuruna yediremiyorum ve kendimi bu kadar aşağılayan hakaretlere tahammül edemiyorum, vesselam…