Kara Kuvvetleri Yüksek Disiplin Kurulu darbeci cuntacılara özenen ve namaz kılan teğmenleri darp eden 4 disiplinsiz subayı ordudan attı.
Bu arada yetmişe yakın teğmeni kışkırtarak disiplinsiz davranışların azmettiricisi olan bölük komutanı üsteğmen ve alay komutanı albay açığa alındı. Soruşturmaları devam ediyor.
Fakat mağdur durumda olan üç teğmeni de ordudan uzaklaştırdılar.
Yaşanan bu skandalları ders alınması gerekiyor.
Öncelikle Silahlı Kuvvetlerimizi bu duruma düşüren kişiler hiç utanıp sıkılmadan çirkin tutum , söz ve davranışlarını devam ettiriyorlar.
Bu Allah’tan korkmaz kuldan utanmaz pislikleri tekrar anlatmak ve iç yüzlerini deşifre etmek gerekiyor.
Evvela:
Türk Silahlı Kuvvetlerini disiplinsiz bir hale getirenlerin başında Meclis Kürsüsüne çıkıp "ihtimaldir ki bazı kelleler kesilecektir" diyen CHP’nin genel başkanını bilmemiz gerekiyor. Demokratik usullerle kanun ve yasaların çıkarılmasını hazmedemeyen bu anlayış; Türk tarihinin en kötü döneminin yaşanmasına sebep olmuştur.
Halkın seçtiği Ali Şükrü Bey, Halit Karsıalan gibi Millî Mücadele Kahramanı asker ve milletvekilleri cinayetlere kurban gitmişlerdir.
İkinci olarak:
27 Mayıs 1960 tarihinde ABD'nin uşaklığını yapan darbeci askerlerden birisi olan Muzaffer Özdağ’ın çirkin ve kabul edilemez tutum ve davranışlarını görmemiz gerekiyor.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Rüştü Erdelhun, darbeden 12 saat önce askerlerin siyasete karışmaması gerektiğini söyleyen bir konuşma yapmıştı.
Özdağ ve beraberindeki milli birlik komitesi cuntası, 27 Mayıs günü Kara Harp Okulunu karargâh yaparak ayaklanmıştır. Zorbalıkla ve yasadışı yollarla devleti ele geçirdiler. ABD'ye hizmet ettiler.
Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun'u Kara Harp Okuluna getirip yaka paça dövüp tekmeleyerek iğrençliklerini ve askerlik kurumuna verdikleri büyük zararı perçinlediler.
Bu rezalet yetmediği gibi devrin Başbakanı Adnan Menderes ve bakanlarını asarak idam ettiler.
Üçüncü olarak:
Osman Özbek gibi bazı generaller dünyada emsali olmayan büyük bir skandala imza attılar. 28 Şubat 1997 sürecine gidildiği bir dönemde açıkça Türkiye' nin Başbakanı Necmettin Erbakan'a açıkça kameralar karşısında küfür edildi. Özbek üzerindeki üniformanın namusunu kirletecek bu büyük cirmi ve suçu işledi.
Karşılığında ne oldu dersiniz?
Türk Silahlı Kuvvetlerinin Komuta kademesi Tuğgeneral Özbek i bu cesaret ve iğrençliğinden dolayı Tümgeneral rütbesine yükseltti.
Cumhurbaşkanı Mason Demirel "Bu bir boşalmadır" diyerek bu çirkin küfür ve disiplinsizlik hadisesini meşrulaştırdı.
Fetocu hâkim ve savcılar da bu küfürbaz generali beraat ettirdiler.
Şimdi Osman Özbek emekliliğini tadını çıkarıyor ve pasa paşa geziyor.
Dördüncü olarak:
15 Temmuz 2016 tarihinde Amerikan köpekleri bu sefer beslemesi Feto aracılığı ile darbe yaparak tank ve uçaklarla halkımızın üzerine ateş açacak kadar iğrençleştiler.
Elbette bu skandal hadiseler dört madde ile sınırlı değildir.
Son olarak şu acı gerçekleri bir daha haykıralım:
Türkiye Cumhuriyeti, hala faşist ve darbeci general ve amirallerin kurduğu çete ve cuntalarla idare ediliyor. Halkın seçtiği siyasetçiler, Sabetay Yahudisi ve Ermeni dönmesi bu darbeci askerlerden hala korkup tırsmaktadırlar.
Erdoğan ve hükûmetleri defalarca söz verdikleri halde ordudan eşi başörtülü diye attıkları askerlerin özlük haklarını dahi vermekten aciz; darbeci askerlerden korkan zavallı yönetici olmayı içlerine sindirmeye devam ediyorlar.
Son yaşadığımız yetmişe yakın teğmenin dindar teğmenleri dövme hadisesi buzdağının görünen yüzüdür.
Ne acıdır ki bu çirkin kalkışma ve isyan sürecinde bir asker dahi hapse atılmamıştır. Disiplinsizlikte çağ atlayan bir ordumuz var. Fakat "dünyanın en disiplinli ordusu!" diyecek kadar şapşal ve ahmak insanlara rastlayabiliyoruz.
Son sözüm "Hasbünallâhü ve ni’me’l-vekil- Allah ne güzel vekildir "
Vesselam...