Yalanlarla istediğin yere kadar gidebilirsin fakat geri dönemezsin. İşte günümüzde ABD’nin yaşadığı en önemli sorun budur. O kadar çok gerçek dışı ve yalan söylemişlerdir ki; hiçbir Başkan böylesine berbat bir durumdan kurtulabilmek için geri adım atamamaktadır. Bu konuda en önemli yardımcıları ise büyük paralar ödedikleri Hollywood film stüdyolarıdır.
Hiçbir yalan “ABD’nin insanlı Ay Yolculuğu “ kadar uzun ömürlü olmamıştır. Diğer yalanlarda gerçekler kısa süre içerisinde gerçekler ortaya çıkmış yalancılar, söylemiş oldukları gerçek dışı sözleri itiraf etmişlerdir. Zira gerçeklerin bir gün mutlaka ortaya çıkma huyu vardır.
Hollywood film yapımcıları yıllarca emek vererek hazırladıkları senaryolar ile dünya üzerinde müthiş bir İslam düşmanlığı meydana getirmişlerdir. “İslamafobia” adı verilen ve gerçeklerle uzaktan yakından alakası olmayan büyük yalanlar; bu filmler sayesinde insanlara gösterilerek İslam’ın gelişip büyümesi engellenmektedir.
İşte, Yeni Zellanda’da camide yaşanan terör bunun en büyük delilidir. İnsanlar aldatılmış ve Müslümanlar şiddet yanlısı olarak gösterilmiştir. Halbuki İslam adı üstünde sulh, selamet ve barış dinidir. Düşman saldırmadıkça mal ve namus tehlikeye düşmedikçe şiddet ve savaşa müsaade edilmemiştir. Aslah tarik sulhtur. Yani daha çok tercih edilen yol; barıştır.
Çok net bir biçimde ABD ve Hollywood yalanlarına devam etmektedir. Bunu daha önce söyledikleri yalanların ortaya çıkarılmaması da körüklemektedir. Atalarımız “yalancının mumu yatsıya kadar çıkar” demişlerdir. Fakat inanılmaz biçimde büyük bir sahtekarlık hala devam ediyor. Düşünebiliyor musunuz? Bugünün teknolojisi ile Ay’a insanlı bir yolculuk yapmak hala çok zor iken, ABD’nin yalan makinesi NASA, 50 yıl önce 6 defa Ay’a insanlı uçuş yaptığını söyleyebilmektedir.
NASA’nın yüzü kızarmaz ve ahlaki değerlerden habersiz sözcüleri, insanların karşısına çıkıp 50 yıl önce Hollywood stüdyolarında gerçekleştirdikleri sanal Ay yolculuğunu hala insanlara yutturmaya çalışıyorlar.
Peki, bu yolculukta çekim yaptıklarını iddia ettikleri film ve görüntü kayıtları nerededir? Sorulduğunda; kayıp olduğu söylenmektedir. Çünkü ayrıntılı bir şekilde incelendiğinde bu yolculuğun gerçek değil bir kurgu olduğu çok açık bir şekilde ortaya çıkacaktır.
Nedense medya denilen ve derin güçlerin maskarası olmuş basın tarafından “İyi hoş da 50 yıl önce altı defa gerçekleştirdiğiniz insanlı Ay yolculuğunu hala niye yapamıyorsunuz?” diye basit bir soruyu dahi soramıyorlar.
Üniversitelerde görev yapan bilim adamları; bugün dahi aşılması hala çok zor olan Güneş radyasyonuna karşı çare bulamamışken, Van Allen kuşağı dışında kalan dehşetli radyasyondan etkilenmeyen bir çeşit teneke parçasından ibaret Apollo araçlarını sorgulayamamaktadırlar. Acaba neden? Cehaletlerinden mi? Yoksa bazı güçler tarafından tehdit edilerek “kariyerimi yok ederler” kaygısından mıdır?
Bugün ABD’de birebir aynısı olduğu iddia edilen Apollo 11 uzay aracı müzede sergilenmektedir. İnsanlar, Güneş radyasyonlarına karşı doğru dürüst hiçbir koruma kalkanı olmayan bu araçları görüp NASA ve ABD ile alay etmektedirler. Zira bu araçlarla Van Allen kuşağının yani Dünya’nın manyetik alanı dışına çıkılmasının sonucunda; insanlar dünyaya köfte olup dönebileceklerdir.
50 yıl önce bu alfa, beta ve gamma ışımalarına karşı geliştirilmiş ciddi bir koruyucu önlem üretilememiştir. Hoş bugünkü teknoloji ile de insan sağlığını tehdit etmeyen koruması yüksek uzay araçları üretilememektedir. Çünkü bunu yaptığınız takdirde uzay aracını aşırı derecede ağırlaştırmış olursunuz ki; yerçekimi gücünü yenip aracı uzaya çıkarmak oldukça güçleşmiş olur.
NASA’nın senaristleri, Apollo uzay araçları ile öyle bir senaryo üretmişlerdir ki bu konuda insanları etkilemedeki başarılarını takdir etmek gerekir. Apollo araçları ile yapıldığı iddia edilen Ay yolculuğu, bugünkü şartlarda dahi neredeyse imkansızdır. Bırakın uzayda araçların birbirinden ayrılmaları ve kenetlenmelerini, ay yüzeyinden kalkış dahi çok güç bir iştir. Fakat animasyon teknikleri ile bunu kolayca yapabilmektedirler.
Hollywood’un çok mükemmel sanal gerçeklik üreten cihazları vardır. Animasyon dünyası bugün çok gelişmiş ise bunun en önemli sebebi sanal gerçeklik ile uğraşan mühendis ve teknik elemanların başarısı sebebiyledir.
İnsanların aklına daima şu soru gelmektedir: Peki, ABD uzaya insanlı bir yolculuk gerçekleştirmedi, fakat onun en büyük rakibi olan Sovyetler Birliği bu konuda neden gerekli cevabı vermemiştir?
İşte gerçekten de cevaplandırması zor olan bir sorudur bu. Fakat şu hususu gayet iyi biliyoruz ki ABD ve Sovyetler Birliği, kendi aralarında yapmış olduğu anlaşmalar ile uzay çalışmalarında birbirlerini desteklemişlerdir. Bir çok gizli sırrı birbirleri ile paylaşarak kendi yalanlarını ele vermeyecek şekilde aralarında bir centilmenlik anlaşması yapmışlardır.
Her iki ülkenin uzay araçları dünya yörüngesinde birbirleri ile kenetlenmiş ve astronotlar; her iki ülkenin ortaklaşa kullandıkları uzay laboratuarlarında birlikte görev yapmışlardır. Rusya döneminde de bu ortak çalışmalar devam etmektedir. Hala iki ülkenin ortak projeleri yürütülmektedir.
ABD’nin “yasak bölgesinde” çekilmiş görüntüleri bugün ispatlamak çok kolaydır. Çünkü Ay yüzeyi diye insanlara gösterilen bölge burası ile tıpatıp aynıdır. İşte bu yalanın ortaya çıkarılması için Neil Amstrong’un “insanlık için büyük bir adım” diyerek iddia ettiği yürüyüşün aslında ABD’deki yasak bölgede gerçekleştirildiği, Ay yüzeyinde yapılmadığı rahatlıkla ispatlanabilir.
Bundan başka Ay yüzeyine indirilecek insansız uzay araçları ile rüzgar olmadığı halde dalgalanan ABD bayrağının gerçek durumu da ortaya çıkarılabilecektir. Fakat böyle bir işe kalkışmak ABD ve NASA’nın düşmanca tutumları nedeniyle çok güçtür.
Ay yolculuğu ile ilgili olarak çevrilmiş filmlerden bir tanesi gerçeğe çok yakındır. Apollo 13’ün başarısız yolculuğu filme alınmış ve astronotlar uzay aracında çıkan arızadan dolayı Ay’ın yüzeyine iniş yapamadan geri dönmüşlerdir. Bu filmi izleyen her insan aslında “insanlı Ay yolculuğunun 1969 yılının teknolojisi ile yapılamayacağını” kolaylıkla söyleyebilir. Bu konudaki bilimsel makaleleri abartılı bulanların bu filmi izlemesi tavsiye edilir.
Peki, neden bu insanlı Ay yolculuğu yalanı uydurulmuştur? Böylesine büyük bir yalanı hangi gerekçelerle üretmişlerdir? Bir de bunun üzerinde duralım.
Bu yolculuk esnasında ABD’nin Vietnam savaşı devam ediyordu. Bu savaşta 50 binden fazla ABD askeri ölmüştü. Karşılığında çoğu sivil bir milyona yakın Vietnamlı öldürülmüştü. Savaşın korkunç maliyetinin yanında “Vietnam Sendromu” adı verilen dehşetli bir psikolojik hastalık bütün ABD halkını sarmıştı. ABD’li silah sanayicileri dışında korkunç bir karamsarlık ülkede kol geziyor ülke tam bir kaosun içine sürükleniyordu.
ABD hükümeti bu esnada maliyeti çok yüksek miktarlara yükselen Ay yolculuğu programını devam ettirmekte zorlanıyordu. İşin daha kötüsü onlarca astronot sırf bu yolculuk yüzünden hayatını kaybetmişti. Kimse bu teneke parçalarına girip bile bile ölümü göze alamıyordu.
Sonunda Japonların “Pearl Harbour Baskını” benzeri bir kamuoyu meydana getirme projesi yürütülmesine karar verildi. Nasıl ki ambargolarla savaşa girmeye zorlanan Japonların savunmasız Pearl Harbour’a baskın yapması sağlanmış ve ABD’de ve savaş istemeyen halkında birdenbire savaş çığlıkları atılmıştı. İşte aynı şekilde özellikle ABD toplumuna Vietnam bozgununu unutturacak ve ABD’nin hala dünyanın süper gücü olduğunu gösterecek böylesine yalan dolu bir proje devreye sokulmuştu.
Yine de ne olursa olsun böylesine büyük bir yalana tevessül edilmemeliydi. Hadi diyelim ki; zamanın yöneticileri bunu kendi ülkelerinin menfaatine uygun gördüler. Daha sonraki yöneticilerin bu yalanı hem de 50 yıl sonrasında bile sürdürebilmeleri gerçekten bu politikacıların ulaşmış olduğu zavallılığın derecesini göstermektedir…
11 Eylül saldırısı da böyle bir aldatmacadır. Çünkü ABD bir yalan imparatorluğudur. İslam dünyasına karşı yürütülen bir projede Usame bin Ladin kullanılmıştır. İkiz kulelerin ve hiçbir çarpmanın olmadığı üçüncü gökdelenin kendi üzerine usta bir şekilde yıkılması bu saldırı olarak gösterilen olayın bir proje olduğunu ispatlamaktadır. Olan 2 bine yakın ABD’li itfaiye erine olmuştur.
Biz şimdi ABD Başkanı Trump’ın “Suriye’den ABD askerlerini çekeceğim yalanını” tartışa duralım. Yahu bunlar yalan söylemekte dünyanın zirvesine çıkmıştır hatta Ay’a kadar gitmiştir. Hala anlayamadınız mı? Vesselam…
Vehbi KARA