Şia ve Vahhabi adı verilen iki sapkın mezhep yıllardan beri Müslümanların kanını akıtmaktadırlar. İslam düşmanları ile birlikte hareket eden bu Ehli Sünnet düşmanlarını iyi tanımalı ve tuzaklarına düşmememiz gerekiyor.
Vahhabiler sırtını ABD’ye dayayarak Libya ve Yemen’de Müslümanları acımasızca öldürürken Şia ise Rusya’nın desteğini alarak Suriye’de yine Müslümanların kanını akıtmaktan çekinmemektedirler.
Her iki sapık mezhebin yönetimine hâkim olduğu Suudi Arabistan ve İran devletleri, ne ilginçtir ki İslam düşmanlığı ile övünen İsrail’e tek bir kurşun dahi atmaz atamazlar. Onların gücü Ehl-i sünnet vel cemaat üzerine yeter. Devamlı surette acımasızca Müslümanların kanını dökmekten zevk alırlar.
Ehl-i sünnete göre Şia ve Vahhabiler sapkın olduğu halde İslam dışı değillerdir. İtikadi olarak yanlış yola girmiş ve bid’a yani uydurulmuş bir inanç üzerinedirler. Buna mukabil her iki sapkın mezhebe göre Ehl-i sünnet, küfre girmiştir ve dinden çıkmıştır. Bu nedenle münafık olarak gördükleri için Hıristiyan ve Yahudilerden daha tehlikeli gördükleri Ehl-i sünnet itikadındaki Müslümanları öldürmekten çekinmezler.
İşte “Ben ne Sünni ne de Şii değilim sadece Müslümanım” diyenler büyük bir hata etmektedirler. Alem-i İslam’ın % 90-95’i yani ana caddesi ehli sünnet olup bu sapık mezheplere şirin görünmeye çalışmak doğru değildir ve gerek de yoktur.
Bu nedenle öncelikle “Sünnilik daha doğru bir ifade ile ehli sünnet vel cemaat nedir?” bu konuyu iyi bilmeli ve anlamaya çalışmalıyız.
Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat, Kur’an ve sünneti esas alan; Resulullah ve Ashabının dini anlama, açıklama ve yaşama biçimi ile bu yöntemden ayrılmayan anlayışlar bütünü ve bu itikadi yolu benimseyen İslam âlimlerinin takip ettiği yoldur.
Büyük devletler kurmuş olan Arap, Türk, Çin ve Hint devletleri Ehl-i Sünnet prensipleri içerisinde kalarak hareket etmişlerdir. Bugün Müslümanların kahır ekseriyeti Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat inancına sahiptir. Bu nedenle başlangıçta salâbetli olduğu halde azınlık görüşlere dayandığı için oldukça farklı bir yola girmiş Şia düşüncesi, zaman içerisinde bozulmalara uğramış ve bir kısmı dinin tamamen dışına çıkarak kendilerine Rafızi (terk edenler) denilmesine yol açmışlardır.
Keza Arabistan çöllerinde zekât vermeyi reddetmek ve yalancı peygamber çıkararak Müslümanlara kılıç çekmiş Hariciler ve bunların günümüzdeki temsilcileri Vahhabiler de Ehl-i sünnetten ayrılmışlardır. Şia’ye benzer şekilde İslam toplumu içinde çok küçük bir azınlıkta kalarak devamlı surette ayrılıklara neden olmuşlardır.
Müslümanların birliğini ve ittihadını temin etmek için dışlayıcı, ayrıştırıcı ve ötekileştirici bir dil kullanmak sakıncalı olmakla birlikte Şia ve Vahhabileri dost bilip fitne çıkarmalarına müsaade etmek hiç doğru bir davranış değildir.
İslam’a, Kur’an’a ve Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’e yöneltilen haksız ve temelsiz eleştirilere ikna edici bir üslupla cevap vermek gerekliği vardır. Siyasi veya başka maksatlarla söylenilen sözler yerine bu konuda hayatını İslam’a adamış âlimlere ve eserlerine müracaat edilmelidir.
Dini konularla ilgili özellikle siyasi demeç ve konuşmalarda son derece titiz olunmak zorunluluğu vardır. Kur’an ve hadislerin ölçüsüne uyarak toplum üzerinde, inanç ve davranışlarında ölçülü ve dengeli olmaya gayret edilmelidir.
İslamî meselelerin kırıcı ve aşağılayıcı bir üslup ile tartışılması, Müslümanların birliği ve toplumsal barış açısından son derece sakıncalıdır. Kuran tabiri ile kavli leyyinle muamele edilmeli yani yumuşak söz ve davranışlarla konuşmalar yapılmalıdır. Cemaat, tarikat ve farklı anlayışlara yönelik tenkitlerde husumete yol açıcı bir dil veya İslami ilimlere ait temelden yoksun değerlendirmelerden kaçınılmalıdır. Her türlü ön yargı ve tarafgirlik bir tarafa bırakılarak hakikati araştırma ruhu esas alınmalıdır.
Duyumlara veya bireysel uygulamalara bakılarak düşünceleri yargılamak yerine Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat dairesi içinde olmak şartıyla; kimden ve nereden olursa olsun güzel hasletlerinden istifade etmeye çalışmak esastır.
Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat dairesini anlamak için “sevad-ı azam” kavramı üzerinde yoğunlaşmak gereklidir. Özellikle dini konularda kafası karışmış olanlar bu noktaya nazar ettikleri takdirde; halen yaşamış oldukları birçok problemin altından kolaylıkla kurtulmaları mümkündür.
Sevad-ı azam, kelime olarak, "sevvede" fiilinden türetilmiştir. Bitki ve ağaç topluluğu, büyük karaltı, kahir ekseriyet, bütünün büyük parçası gibi anlamlara gelmektedir. Kısaca “çoğunluk” anlamında kullanılmaktadır. Burada kavram kargaşasına girmeden genel manasının anlaşılması yeterli olacaktır.
İslam terminolojisinde çok önemli bir kelime olmasına rağmen nedense üzerinde yeterince durulmamaktadır. Çünkü ötekileştirici, tekfirci ve fena fikirler o kadar çok yaygındır ki; fitne çıkarmak isteyenler bu sözden Şeytan görmüşçesine kaçmaktadırlar. Hâlbuki günümüzdeki birçok sorunun çözülmesinde sevad-ı azam hükümlerine müracaat edilse problemler pek kolay bir şekilde çözüme kavuşacaktır. Bakın sevad-ı azam konusunda neler söylenmiş?
Peygamberimiz’in (asm) “Ümmetim dalâlet üzere toplanmaz. Öyle ise sizlere ihtilâf çıktığı zaman Sevad-ı Azamı iltizam ediniz” mealinde hadisleri vardır. (Taberani, Zevaid 5/218)
Bediüzzaman Said Nursi, Hutbe-i Şamiye isimli eserlerinde defalarca bu hususa dikkat çekerek; ''Sevâd-ı âzama ittibâ edilmeli. Ekseriyete ve sevâd-ı âzama dayandığı zaman, lâkayt Emevîlik, en nihayet Ehl-i Sünnet cemaatine girdi. Adetçe ekalliyette kalan salâbetli Alevîlik, en nihayet az bir kısmı Râfızîliğe dayandı.'' demektedir.
İbn-i Hacer gibi büyük âlimler sevâd-ı azamı “hak ve istikamet üzere giden ümmetin ekseriyeti” olduğunu belirtmiş Celâleddin-i Suyûtî de sevad-ı azamı “doğru yolda gitmek üzere birleşen ümmetin ekseriyeti” şeklinde izah etmiştir.
Bu durumda ümmetin ekseriyetinin “Ehl-i hak ve istikamet üzere olan samimî dindar Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim Peygamberimiz (asm) “Fitne zamanında ümmetimin ekseriyetine tâbi olun. Allah ümmetimin ekseriyetini dalâlet üzere toplamaz” hadisi de bunu teyit etmektedir.
Sevad-ı Azam, toplumun çoğunluğunun tabi olduğu inanç ve hayat standardıdır. Bu sebeple siyasî tercih ve temayül olarak da değerlendirilmelidir. Bunu sadece iktisadi hükümlere bina etmek büyük haksızlıktır. Bu kavram yıllarca sadece bu temelde değerlendirilip yanlış olarak ifade edilmiş bazı müfrit siyasetçiler siyasi maksatlar yüzünden insanları aldatmaya çalışmışlardır.
Sevad-ı azam dışında, özel içtihatlar ve kanaatler umumileştirilemez, sadece serbest bırakılır. O düşünceye sahip kişilerin insafına terk edilir. Cadde-i Kübrâ, yani ümmetin ekseriyetinin istifade ettiği bu büyük cadde, sadece bir âlim şahsın fikir ve düşüncesiyle tahakkuk edemez. Ancak o zamanda yaşayan ve ümmetin kıvamını teşkil eden ulemanın ekseriyetinin itibar ettiği ve kabul ettiği fikir, yol ve tarz, umum ümmete dayanak noktası olur. ''Bir fikre davet cumhur-u ulemanın kabulüne vabestedir (gerektirir). Yoksa davet bid'attır, reddedilir” denilmiştir.
Bir nehri dar bir dereye sevk edemezsiniz. Fakat dar dereler ve çaylar, nehrin yatağından rahatlıkla akabilir. Dolayısıyla umum ümmetin gidebileceği yollar, ekser müçtehitlerin ve Cumhur-u Ulemanın tensip ettiği büyük yoldur. Koca ümmeti dereler gibi dar olan şahısların içtihatlarına zorlamak, ihtilâfların ve mücadelelerin tohumlarını atmak demektir. İşte günümüzde yaşanan birçok problemin kaynağı budur. Din nâmına yapılmak istenen özel ve kasıtlı içtihatlara, ümmetin zorlanması uygun görülemez.
Velhâsıl, Ehli Sünnet vel cemaati bir mezhep olarak ele alıp değerlendirmek doğru değildir. Hz. Peygamber’in (asm) sahabe nesline sözlü ve ameli olarak öğrettiği dine, tarza ve sahabenin naklettiği Sünnet’e bağlı kalmaktır.
Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat içi mezheplerden bahsedebilir elbette. Zaten bu mezhepler arasında herhangi bir kavga ve çekişme yoktur. Hanefi, Hanbeli, Maliki ve Şafi mezhebinden olanlar zor durumda kaldıklarında bir diğer mezhebin görüşüne göre hareket edip ibadetlerini yapabilirler. “İslam kolaylık dinidir” denilmesinin mühim bir nedeni de budur, vesselam…
Suat ALTINBAŞAK
Hayızlı iken oruç tutulamayacağının Kur’an’daki Delilleri (1)
Ahmet SAĞLAM
ŞÜPHE VE KORKU
Seyfettin BUDAK
Neden iyi olan kaybeder!
Mehmet Nuri BİNGÖL
KIRMIZI İPEK ya da YEMİN
Hamdi TEMEL
Kirlenen Hava, Solan Hayat
Eyüphan KAYA
Ak Parti 23 yılda kendini ispat etti!
Adnan ÖZ
Samsunspor seriye bağladı!
Halil MERT
İngiliz+Abd Oyunları Bozulmalı…
Emine İPEK
Suskunluk: Kalbin Zarif Direnişi
Recep YAZGAN
Amentü’nün Diyalektiği
Vehbi KARA
Siyaset ve İnsanın Asli Vazifesi
Servet ZEYREK
Denge
Erol AYDIN
Kırık Kalpler Müzesi
Aydın BENLİ
Edebiyata Değer Katanlar Avukat Fatma Saçak Akbulut
Ahmet AYDIN
Bilir misin?
Hasan KARADEMİR
Bir Asırlık Çelişki
Gülay ÇETKİN
Bu okulda yaşananlarda siyaset mi var yoksa milli eğitimin duyarsızlığı mı?
Burhan BOZGEYİK
Bir İstanbul Serencamı Daha (1)
Nihat Güç
Gittikçe Bunalıma Batıyoruz
Mehmet BOZKURT
Kirli Ellere Artık Dur Demeliyiz!
Bedriye Arık ÇAMBEL
Dengenin Formülü
Mahir ADIBEŞ
Gaflet mi dalalet mi!
Özlem Gürbüz
Eğitimle Değişen Dünyamız
Songül KARAMAN
Her Güne Bir İyilik Sığdırabilmek
Ahmet Eren KURT
Pensilvanya’da Taht Kavgası
Doç. Dr. Özlem Özçakır Sümen
Nasıl Bir Eğitim Ortamı?
Recep Ali AKSOYLU
Lipton’un Çekilmesiyle Kuru Çay Üretiminde Yabancı Kalmadı!
Abdulkadir MENEK
Sumud Kahramanları
Ahmet DÜZGÜN
Putlarımız ve Perestlerimiz
Cevahir AYDIN
Yanlış Anladınız
Mesut CİHAT
Allah'ın Zatı ve Subuti Sıfatları
Durmuş TUNACIK
Hilafet Işığı
Aysun Rabia GÜLER
Ebabiller Akdeniz'de
Uğur UTKAN
Mustafa Kemal Atatürk’ün Şeriatla İlgili Düşünceleri
Fatih ORUÇ
Orta Vadeli Program (2026-2028)
Bülent ERTEKİN
Güzel ülkem, güzel vatanım
Zuhal GÜNDÜZ
Gündemiz: Küresel Sumud Filosu
Batuhan ŞUORUÇ
Şıracılar
Hüseyin KURT
Samsun’un Ses Karnesi
Mesut BALYEMEZ
SOSYAL MEDYA KEVAŞELERİ
Bilal Dursun YILMAZ
Her Şey Dâhil Vicdan
Oktay ZERRİN
Sokak Cümbüşcüsü Hasan Yarar'ın Ardından
Ziya GÜNDÜZ
Atasoy Müftüoğlu Ve Hiçliğin Kıyısında
Ravza ZEYBEK
Bulanlar Arayanlardır
Gündoğdu YILDIRIM
Komşuda pişer!
Aydan KURT
Farkında mısınız?
Asiye Tanrıöver TÜRKAN
Mahremiyet, insanın özgür iradesiyle var oluşu!
Mustafa ÖZEL
1. Sezon 3. Bölüm Yükleniyor
Zehra KINALI
Stratejik Ortaklık mı, Siyasi Çıkmaz mı!
Murat GÜLŞAN
Türk Milliyetçisinin Vicdan Muhasebesi
İsa ÇOLAKER
Aşık Veysel Şiirinin Renkleri
Fatma Nur ÖZCAN
Didar-I İkbal
Özhan KIZILTAN
Duvarların Ardında Filizlenen Hayat
Memiş OKUYUCU
Zübeyir Yetik’in Ardından…
Hasan TÜLÜCEOĞLU
Göbeklitepe'de HZ. İbrahim Silüeti
Denizay BÜYÜKDAĞ
Gazze’den Öğrendiğim İslam
Cahit KURBANOĞLU
Nefis nedir ve ne istiyor?
Ahsen Meryem SÜVEYDA
Onlar Kendilerini Biliyorlar
Fahri Urhan
Uyanık Olalım
Muhammed Rıdvan SADIKOĞLU
Vicdanın Yükselişi
Nesibe TÜKEL
Anne Hakkı
Denizay KONUK
Gözler Kör, Kulaklar Sağır Olunca; Başlar Öne Eğilirmiş
Mücahit GÜLER
Modern İnsanının Anlam Sorunu 1
Adem ÇEVİK
Türkiye Aile Meclisi'nden Ahlak ve Aile Koruma Çağrısı
Ergün DUR
ÖĞRETMEN
Hüseyin KAÇIN
Dindar neslin tanrı'sı yoksa dijital neslin tanrıları var!
Özlem AKYÜZ
Nereden geldiğini unutma!
Yusuf AKTAŞ
Köftenin kokusu kimleri cezbetti!
Emine AYDEMİR
Ateşle oynayan evliya Ateşbaz veli hazretleri
Tarık Sezai KARATEPE
Sen Yoksun Diye! Müjdecim!
Abdullah BİR
Fitne, Kaos, Suriye ve Suriyeliler’e Daire İki Kelam...
KÜLLİYEN YAZAR
Şşşşt Başkanım Sana Söylüyorum!
Süleyman GÜLEK
Küçük Lee İle Çekirgesi
Adnan ALBAYRAK ŞİMŞEK
MUHAFAZARLIK
Serkan GÜL
Çocukları +18 İçerikten Koruyun
Başyazı
Samsun’un sağlığıyla oynamayın!
Fehmi DEMİRBAĞ
ÇÖKÜŞ
Hacer Hülya KARADAĞ
Ayasofya'dan Sonra Mescid-İ Aksa'ya…
Tevfik DEMİR
28 Şubat Darbesine Dair Postmodern Notlar
Veysel BOZKURT
İnsan Beyni ve Kontrolü Bir Değerlendirme
Zinnur ŞİMŞEK
Bir Doğumun Ardından
Osman Çakmak
Eğitimin kıblesini batıldan batıdan çevirmek mecburiyeti!
KERİM YILMAZ
İlkadım'a damga vuracak başkan!
Adnan KARAKUŞ
Faruk Koca ve Batı Değerleri
Süleyman KOCABAŞ
Siyonist İsrail’in Koloniyal Jandarma –Polis Devleti Olarak Doğuşu
Şener Danyıldız
Trafikte Empati ve Sempati
Elif Ekşi ZORER
Güzellik
Orhan SARIKAYA
Direk Tehdit!
Saadettin BAYÇELEBİ
Sessiz Gemi
Yaşar BAŞ
Ormanlar Yanıyor Birileri Saçlarını Tarıyor!
Mahmut KURU
Aşk, Yine Aşk… Yine Aşk!
Ayhan GONCA
Fetö'den kurtulmanın tek yolu...
Hanife OKUTAN
Narsist Sapkının Kurbanı Olmayın
Hülya Bulut
Samsunlu Olmak Mı Samsun’da Yaşamak Mı?
Bukrenur YILMAZ
Keşkenin Halet-i Ruhiyesi
M. Burhan HEDBİ
Emekçinin elini öpen peygamber!
Prof. Dr. Adnan DEMİRCAN
Nasıl Ayağa Kalkarız!
Pınar HOLT
Kendini yeniden keşfet!
Ayhan ENGİN
Hazinemiz Ahlakımızdır…
Ahmet Kubilay
Ayvaz İnsan
Cuma YILDIZ
Cambridge’e Giden Aşk
Ahmet ÖZTÜRK
Hadi Türkiye, Dolar Düşüyor
Dursun Ali Tökel
Cinnet Buğdayları
Savaş UYAR
Varlığından Haberdar Olmadığımız Hastalığımız: Safsata
Ümit Zeynep KAYABAŞ
Güven Zor Bir Duygudur…
Nur DİNÇKAN
Udhiyyeden Kurbiyyete
Suat ZOR
ABD, Adana Mutabakatı Ve Suriye İle Nihai Çözüm
Sonradan Gurme
Beyaz Ev’de Yemesek De Olurdu
Ahmet Fatih AKKAŞ
Ferman!
AKASYAMSPOR
Yıldırımcı mıyız, Uyanıkçı mıyız!
Züleyha TUNA
Mevsimler Ve Sen
Ali KAYIKÇI
“Güldürmeyin” Bizi, “Sayın Hâkimler!..”/9
Gülay ALPAGUT
Cennet berat belgesiyle değil amelle kazanılır!
Hamza ÇAKAR
Çocuk Savaşçılar
Alperen CARUS
İttifaklar ve HDP çıkmazı!
Selma MEDENİ
Ne Hacet Seni Anlatmaya
Ankara KULİSİ
Çiğdem Karaaslan Çevre Ve Şehircilik Bakanı Mı Olacak!
MÜNEKKİT
Seçim Sonuçlarını Nasıl Okumalıyız!
Sıddıka Zeynep BOZKUŞ
Zahideler /Teyzeler
Kevser KARSLIOĞLU
Yeme Problemi Olan Çocuklar İçin Çözüm Önerileri
Selçuk KAYA
Yazık oldu!
Ali Haydar YILMAZ
Eğitimde fırsat eşitliği gelecek bahara mı!
Bedia YILMAZ
Ben de varım!
Levent BİLGİ
Fehmi Koru, Said Nursi Ve Susmak
İhsan ZORLU
Paralel Devletin Eli Postmodern Anarşizm!
Esat BEŞER
Gerger Gençliğinin Bayrak Sevdası
Nurettin VEREN
Japonya’daki G20 Zirvesinde, FETÖ’nün Üniversiteleri Konuşuldu mu!
Mehmet FIRAT
İlim Ve İrfanla Geçen Bir Ömür: Şeyh Esad El Çokreşi
Ahmet BEREKET
ABD temsilciler meclisinin kararına bir Bozkurt nidası ile gecikmeden cevap verelim!
Ali Can AKKAYA
İnanır, Sabreder Ve Gereğini Yaparsanız…
Hüseyin YILMAZ
Diyanet’in Atatürk’le imtihanı!
Oktay GÜLER
Merhaba!
Halil KÖPRÜCÜOĞLU
İslamiyet ile Tıb arasında problem var mıdır!
Atilla YARGICI
Kur’an’da Korona Var Mı?
Rukiye AYDIN
2022'de Kendime Bazı Tavsiyeler!
Osman KÖSE
Ahıska Türkleri Sürgün, Özlem Ve Gözyaşı
Ruhugül ZİYADAN
Hayrı harabat edilen Bafra!
Ali KORKMAZ
Eksik Organ Sendromu
Yücel EMRAH
Ben Muhammed...
İbrahim Yusuf ŞAHİN
Parçadan Bütüne, Kolaydan Zora Karşılaştırmalı Bir Dil Öğretim Yöntemi
Ebru AÇIKGÖZ
Taşların Gizemli Dünyasından Hayatınıza Renk Katan Mozaik Sanatı
EnesTANIŞ
Taşın Dediği
Muhyiddin SÜLEYMANOĞLU
14 Şubat Sevgililer Günü Üzerine Kalbî Bir Muhasebe
Mesut KÖSEOĞLU
Daha Ne Denir!
ACZ ZARİFOĞLU
Kırlarda Çiçekler Artık Bensiz Açacak…!!!
Muhammet ÜSTÜNER
Yeni Türkiye Düzeni
Meryem YİĞİT
Gitmek İsteyenler
İsmail OKUTAN
Gerçek Dostluğa Dair
Tolga TURAN
Maskın Ustası Özgür Maskeler
Bozkır KURDU
LÜTFEN BENİ CİDDİYYE ALMAYIN
Gülşen KILINÇER
Yeşilin Ormanına, Yatayına, Dikeyine, Her Türlüsüne Karşı Bunlar!
İlknur ESKİOĞLU
Neydik ne olduk allah'ım!
Adem MUTLU
Engelleri Aşıp Hedefe Ulaşmak!
Zelal ALPASLAN
İnsan Terazisi
Ömer KARAMAN
Sevgili Öğrencim…!
Ümit AYDIN
Partilerin Kaderi Mahalle Başkanındadır!
Ahmet Doğan İLBEY
Kemalist Gençliğin Çanakkale Şehitliğinde “Kadeş” Rezaleti!
Önder GÜZELARSLAN
İsraf Bir İnsanlık Suçudur!
Mehmet ÖZÇELİK
Altılı masa aday belirleye dursun atı alan üsküdar'ı geçti!
Gülhanım CAN
Eti Senin Kemiği Benim
Levent ERTEKİN
Fakir Halkın Bağışladığı 350 Uçak
Okan KARAKUŞ
Osmanlı Devletinde Ramazan Gelenekleri
Gülay YILMAZ
Sus çarpılırsın!
Bahar ARSLAN
Hakikati Algımıza Taşıyan Beden
Feyza Nur DİLEKCAN
SAÇMALAMA (!), SAÇMALIYORSUN (!), SAÇMA (!)
MEHMET ERBİL
Keşke bir mayıs bayram olsa!
Kürşat Şahin YILDIRIMER
Hücum Terapisi :Hayatın Anlamı ve Her İnsanın Kendine Sorduğu Soru
Sema KOCA
Rahmetini Umarak
Celal TÜRK
EKONOMİK KeRİZ
İbrahim Erdem KARABULUT
Her gün durmadan küfrediyorum!
Betül Özer BÖLÜK
Kelimelerin Şaşırtıcı Etkisi
İlknur GENÇOĞLU YILDIRIM
7'den 70'e Herkese İzciliği Sevdiren Işıltan Uşaklıgil Öğretmen
Muhammed Veysel AKKAYA
Allah’ın Seçkin Kulu Olmanın İşareti Kur’ân-I Kerîm’e Gönülden Kulak Vermektir
Edanur İSMAİL
Dünyada Neyi Değiştirmek İstersin
Nazile ŞANAL
Yol Ve Yer Arayanlara Ya Fettah
Prof. Dr. İnanç Özgen
Arazi Parçalılığı
Zehranur Yılmaz KAHYAOĞULLARI
Ulu çınarım, babam...
SAVAŞ YILMAZ
Her Nasip Vaktini Bekler, Vakit İse Yaradanı
MEHMET YILDIZ
Beterin beteri var…..!
Seyfullah YİĞİT
Buhara Bizi Çağırıyor… (-1-)