Bir siyasi parti düşünün ki parti sözcüsü, partisinin genel başkanını aşağılayarak “Genel Başkanımız tarihçi değildir” diyor ve onlarca kişinin huzurunda söylenen sözleri inkar ediyor. Bundan daha kötüsü ise bahse konu genel başkan pişkin pişkin kendisine yapılan çirkin muameleyi sinesine çekiyor. İşte bir koltuğa sıkı sıkıya bağlı olmak ve bunu kaybetmemek için her türlü zilleti sahiplenmek buna denir.
31 Ağustos 2021 tarihinde CHP genel merkezinde gerçekleşen bu olayı okuyucularımla paylaşarak siyasi kurumların ne derece perişan bir noktaya geldiğini ve bazı siyasetçilerin ne kadar izzet ve onurdan aşağı düştüklerini izah edeyim.
Uluslararası Kafkas Derneği üyelerini CHP Genel Merkezi'nde ağırlayan genel Başkan Kılıçdaroğlu, ülkemizde hatırı sayılır bir nüfusa sahip Çerkes halkının sempatisini kazanmak için konuşma yapıyor. Bu konuşma aynı zamanda CHP görevlileri tarafından video olarak kayıt altına alınıyor.
Kılıçdaroğlu, MilliMücadelenin en önemli kahramanlarından birisi olan Ethem Bey ve kuva-i milliye kahramanları ile ilgili olarak şunları söylüyor:
"Topal Osman'ın, Adnan Menderes'in, Nazım Hikmet'in iade-i itibarı yapıldı, Çerkez Ethem'in niye yapılmasın? Bu konuda siyasetçilerden çok tarihçilerin konuşması lazım... İskilipli Atıf Hoca'ya nasıl iade-i itibar verilmiş ise tabii ki Çerkez Ethem'e de iade-i itibar verilmeli; daha ötesi, mezarı da Türkiye'ye getirilmeli... Bunlar bizim değerlerimiz"
Bu sözlerde hiçbir sakınca ve yanlış olan bir husus yok. Yıllardan beri benim de savunduğum dile getirdiğim konular. Fakat “tek tipçi ve tek adam” zihniyetine sahibi insanların asla kabul edemediği bir durum var ortada. Bunlar; başarıyı tek bir kişiye indirgeyip küçültmeyi çok iyi bilen insanlar. Çünkü başarının paylaştıkça büyüyeceğini ve toplumun moral değerlerini güçlendireceğini bildikleri için bu çeşit konuşmaların yapılmasını istemezler.
Bilakis mağlubiyetti topluma mal edip milletimizin aşağılanarak moral motivasyonunun azalmasına çalıştıkları malumdur. CHP’nin arka bahçesi olan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğinin Edremit’te gerçekleştirdiği rezaleti bütün insanlar gördü. Güya Edremit’in Yunanlılardan kurtulması törenleri yapılıyor. Fakat o da ne! Çarşafa bürünmüş bir kadını zincire vurarak aklı sıra tesettürden kurtaran efelerin oynadığı çirkin bir sahneyi canlandırıyorlar.
Siz o çarşaflı ninelerimize kurban olun! Onlar Yunanlı işbirlikçiler rakı içerken kağnı arabaları ile cepheye mermi taşıyorlardı. Fakat bu hayasız insanlar, meğerse Yunan yerine Müslümanların çarşaflarından kurtulmuş olmanın sevincini paylaşıp bunun törenini yapıyorlarmış! Yazıklar olsun! Çok üzücü sahneler gördük lakin bu durum her şeyin tuzu biberi oldu.
İşte bu törenin bir başka çirkin görüntüsü ise CHP Parti Sözcüsü Faik Öztrak tarafından sahnelendi. Birkaç gün önce CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun Ethem Bey konusundaki sözlerini yalanlayarak saygısızca bir çıkış yaptı.
Görüntü ve kayıtları olduğu halde Kılıçdaroğlu'nun böyle bir şey söylemediğini ileri süren Öztrak, “Genel Başkanımız tarihçi değildir” ve “Asparagas haberler yüzünden gündemi işgal etmenin hiçbir anlamı yok" şeklinde açıklama yaptı.
Öztrak, kendi partisinin genel başkanı için her vatandaşın basitçe dahi olsa bilmesi gereken yakın tarihin en önemli kahramanlarını dahi bilemediğini ima ederek “tarihten anlamaz” manasında “o tarihçi değildir” ifadesini kullanabilmiştir.
Ne yazık ki; kendi partisinin sözcüsü tarafından aşağılanıp yalanlanan Kılıçdaroğlu, hala tek bir kelime söyleme cesaretini dahi gösteremedi. Bunun yerine Kılıçdaroğlu ile görüşmeye katılan heyetteki Uluslararası Kafkas Derneği Başkanı Oğuz Berk durumu açıklayan beyanlarda bulundu.
Ulusal Kanal'a konuşan Berk, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Çerkes Ethem'e iade-i itibar verilmesi gerektiğine dönük sözlerine; “20 kişinin bu konuşmaya şahit olduğunu” söyleyerek cevap verdi. Dernek Başkanı Oğuz Berk, Kılıçdaroğlu'nun “Çerkes Ethem'e iade-i itibar verilmesini” desteklediğini ve ilave olarak “Sayın Kılıçdaroğlu her iki konuda da, destek verdiğini, Ethem Bey'in mezarının Ürdün'den getirilmesi gerektiğini” ifade etti.
Uluslararası Kafkas Derneği Başkanı Oğuz Berk ise CHP Sözcüsü Faik Öztrak'ın sözlerinin gerçeği yansıtmadığını söyleyerek Kılıçdaroğlu’nun “Adnan Menderes'in, Topal Osman'ın, İskilipli Atıf Hocanın, Nazım Hikmet'in iade-i itibarı yapıldı, Çerkes Ethem'in neden yapılmasın... Mezarının da Türkiye'ye getirilmesi gerektiğini düşünüyorum" dediğini söyledi.
Bu çok çirkin olayın detaylarını da veren Berk şunları da söyledi:
“Biz Türkiye Cumhuriyeti'nin Ana muhalefet partisinin liderine yalan itham edecek kadar aciz değiliz. Toplantıda 20 kişi vardı, 20 kişi de Kemal Beyin söylediklerine şahit oldu. Kendi kameramız ve fotoğraf makinemiz vardı ama bize çekim yaptırmadılar. Videoyu size göndeririz dediler. Videonun sesini kısıp bize göndermişler. CHP sesli halini yayınlarsa sorun çözülür. Doğruluğu konusunda namusum ve şerefim üzerine yemin ederim. Durduk yere neden yalan söyleyelim? Gidiş amacımız zaten buydu, sırf çay kahve içelim diye gitmedik. Hatta Kemal Bey konuştuktan sonra bu sözleri duymaktan memnun olduğumuzu ifade ettim”
İşte CHP’nin içine düştüğü perişan durumun kısa bir özeti budur. Bu durumu başta Çerkes vatandaşlarımız olmak üzere bütün Türk milleti değerlendirecektir. Fakat yeri gelmiş iken Ethem Bey’in CHP tarafından aklanması gerekmeyen büyük bir kahraman olduğunu ifade etmem gerekiyor. daha önceki yazılarımda şöyle demiştim. Dileyenler bu zatı tanımak için tekrar okuyabilirler:
“Milli Mücadelenin sayısız kahramanı vardır. Fakat bunların çoğundan millet olarak habersiz bulunuyoruz. Bunun en önemli sebebi ise yakın tarih üzerinde yapılan tahrifattır. Gerçekler adeta ters yüz edilmiş kahramanlar hain, sahte kahramanlar yani Sabetaycılar kahraman ilan edilmişlerdir.
İşte gerçek kahramanlarımızdan bir tanesi Ethem Bey’dir. İki ağabeyi Osmanlı ordusunda şehit düşmüş, diğer iki ağabeyi de Teşkilat-ı Mahsusa üyesi olan Ethem Bey, Çerkes sürgünü ile Bandırma’ya yerleşen bir ailenin en küçük oğludur.
Bütün Kafkas halklarında olduğu gibi askerliğe meraklı olan Ethem Bey, Babası izin vermediği için gizlice evden kaçarak Bakırköy Küçük Zabit Mektebi’ne kaydolur. Astsubay olarak katıldığı orduda subaylığa terfi eder. Rus, Irak, İran ve Afganistan cephelerinde savaşarak büyük kahramanlıklar gösterir.
Milli Mücadele yıllarında ise kendi imkânlarıyla oluşturduğu çetesiyle Ege ve Marmara bölgelerinde halka zulmeden Rum çetelerine ve eşkıya gruplarına karşı savaşır. Yörük Ali Efe, Dramalı Rıza, Demirci Mehmet Efe, Parti Pehlivan Ağa ve Gâvur Ali gibi yörenin önemli silahlı güçlerini de yanına çekerek sayısı 5 bini bulan bir Kuva-i Milliye birliği meydana getirir.
Ethem Bey’in kumanda ettiği bu birlikler Milli Mücadele yıllarında çok önemli başarılar elde etmiştir. Daha Meclis açılıp düzenli ordular meydana getirilmeden önce işgal kuvvetlerine karşı en etkili savunma önlemleri alanların başında bu birlikler yer almaktadır.
İşte milletimize mücadele azmi ve onurunu kazandıran kişilerin başında Ethem Bey ve arkadaşları gelmektedir. Milli Mücadele yıllarında Batıdaki ilk başarılı askeri harekatı yine Ethem Bey ve arkadaşları gerçekleştirmiştir.
Menderes nehri önünde Yunan ilerleyişini durdurarak Birinci Dünya savaşında Filistin Cephesinde meydana gelen büyük bozgunun vermiş olduğu yeis ve karamsarlık duygusunun ortadan kaldırılması adına çok önemli başarılar kaydetmiştir.
Ne ilginçtir ki Filistin Cephesinde yaşadığımız büyük bozgunun müsebbipleri olan komutanlar sonradan kahraman yapılırken; Ethem Bey bu sahte kahramanlar tarafından “hain!” olarak ilan edilmiştir.
Hâlbuki Yunan işgali sürerken yapılması gereken işlerin başında işgal altında olmayan bölgelerde düzeni ve güvenliği sağlamak gerekiyordu. Bir taraftan Yunan kuvvetlerine ağır zayiat verdirilirken diğer taraftan milli birlik ve beraberliği sağlamak adına Anadolu’da dirlik ve düzeni sağlamak çok zor bir görevdi. Fakat bütün bu güç şartlara rağmen işgal güçlerine karşı savaşma için gerekli kıvılcım Ethem Bey tarafından yakılmıştı.
Yunan Ordusu’yla girdiği onlarca çatışma ve müsademeden galibiyetle çıkarak milletimizin onurlu mücadelesine en büyük katkılardan birisini vermeyi başaran Ethem Beyi bu sefer çok daha zorlu görevler bekliyordu.
Ankara’da kurulan Meclis Hükümetine karşı Anadolu’nun bir çok bölgesinden isyan hareketleri başlamıştı. Bu isyanlara karşı Meclis’in çıkaracak doğru dürüst bir kuvveti dahi yoktu. Terhis edilmeyen bir kısım birlikler ile Doğu’da Kazım Karabekir ve Halit Paşa Ermenilere karşı savaşıyordu. Güneyde Maraş, Urfa ve Antep’te ise halk; Ethem Bey benzeri kahramanlar vasıtası ile Fransız kuvvetlerine ağır darbeler indiriyordu.
Ethem Bey’den yardım isteği üzerine bu kahraman asker Yunan saldırılarına ara vermek zorunda kalınmıştı. Birinci ve İkinci Anzavur isyanları ile Bolu, Düzce ve Gerede’de ortaya çıkan isyanları bastırma başarısını göstermiştir.
Daha sonra Ankara’daki Meclis Hükümetinin üzerine yürüyen Kuva-yı İnzibatiye kuvvetlerini yenilgiye uğratma başarısını gösteren Ethem Bey; bu isyancıları İstanbul kapılarına kadar kovalayarak daha sonra bu bölgede yeni bir isyan çıkmasının önüne geçmiştir.
Meclis Başkanının ısrarı sonucunda Yunan Askerlerine karşı savaşan kuvvetlerinin bir kısmını alarak Ankara’ya gelmiştir. Ankara tren garında bizzat Meclis Başkanı ve Hükümet Üyeleri tarafından törenlerle karşılanır. Yapılan ısrarlı talepler üzerine Meclis’te kısa bir konuşma yapar. Konuşması mebuslar tarafından sık sık “Milli Kahraman” ve “Milletin Umudu” nidaları ve alkışlarları ile kesilir.
Genelkurmay karargâhı olarak kullanılan Ziraat Mektebi’nde Milli Mücadele esnasında gösterilen ihmal ve başarısızlıklardan dolayı bir çok komutan ile toplantı yapar. Toplantıda alınan tedbirlerin yetersizliği ve yapılan yanlışlıklardan dolayı deyim yerindeyse komutanları küçük birer çocuk gibi azarlar. Bu sert sözler nedeniyle savaşın en sıkışık zamanında bu komutanların kendisini arkadan vurmasına bir zemin hazırlanmıştır.
Yeniden Yunan savaşına döndüğünde ise bu sefer Kaman’dan Tokat’a kadar yayılan “Yozgat İsyanı” başlamıştır. Süvari kuvvetleri ile bir doğuda bir batıda çok zorlu savaşlar veren Ethem Bey çaresiz olarak en seçkin askerlerini yanına alarak bu isyanı da bastırmak için yollara koyulur.
Yozgat İsyanı kanlı çarpışmaların sonunda bastırılır. Fakat çok kayıp verilmiştir. Bu isyanda ihmali olduğunu düşündüğü Vali Yahya Galip Bey’in yargılanmak üzere Yozgat’a gönderilmesini Meclis Hükümeti’nden ister.
Hükümet valiyi görevden alır ancak Yozgat’a göndermemek için elinden her türlü engeli de çıkarır. Bunun üzerine Ethem Bey, bir telgraf çekerek:
“Hakikat ve adalet üzerine bina etmek iddiasıyla kurmaya çalıştığınız yeni düzen daha şimdiden iltimas ve adam kayırıcılık yaparak büyük bir yara almıştır” diyerek Meclis Hükümetine uyarılarda bulunmuştur.
Ne yazık ki yapmış olduğu bu iyi niyetli girişimler tam tersi bir sonuç doğurmuştur. Bu arada Ethem Bey’in başarıdan başarıya koşması siyasi rakipleri arasında her geçen gün artan bir kıskançlığa yol açmıştır. 1877-1878 Rus Harbinde Gazi Osman Paşa’ya karşı gerçekleştirilen kumpas ve hainliklerin bir benzeri bu sefer Ethem Bey’e karşı uygulanır. On binlerce Rus askerini öldüren Paşa, bir türlü ikmal desteği alamamıştır. Baş rolde yine Sabetaycılar yer almaktadır.
Pervasız ve mert karakterinden dolayı kıskanç komutanlar tarafından Ethem Bey ve ona yakın silah arkadaşları itibarsızlaştırılmaya başlanır. Düzenli ordu kuruluyor bahanesi ile kardeşleri de kullanılarak silahlı kuvvetlerdeki gücü kırılmaya çalışılır.
Örneğin bir kısım askerî birliği silahsızlandırılır. Eskişehir’de çıkardığı gazetenin matbaasına el konulur. Yunan işgalcilerine karşı büyük mücadele veren mensubu olduğu Yeşil Ordu Cemiyeti kapatılır.
Ethem Bey’in arkasından çevrilen kumpaslar devam ederken ciddi bir hastalığa yakalanır. Öyle ki ayakta duracak hali kalmamıştır. Buna rağmen yine de Ankara’ya gelmek zorunda kalır.
Ayakta duracak hali olmayan Ethem Bey’den İstanbul Hükümeti’nin temsilcileriyle görüşmelere katılması için Bilecik’e gitmesi istenmiştir. Bu konuda çok ısrar edilince sedyeyle trene bindirilmek zorunda kalır.
Tren Eskişehir’de mola verdiğinde Bilecik’te Topal Osman ve adamları tarafından suikasta uğrayacağı istihbaratını gelmiştir. Bu nedenle yola devam etmez ve bir kısım askerleri ile beraber Kütahya’daki karargâhına geçer.
Ancak Meclis Hükümeti bu tavrı “itaatsizlik” olarak değerlendirecektir. Yunan ilerleyişi sürerken Ethem Bey’in üzerine bir ordu gönderilmiştir.
Bu tavrı gören Ethem Bey Meclis’e telgraf çekerek:
“Millet fakr u sefalet içinde türlü fedakârlıklarla bir hürriyet savaşı verirken, sizler maaşlarınızı arttırmaktan başka ne yaptınız?” mealinde bir telgraf çeker. Telgrafı kürsüden okuyan Meclis Başkanı:
“Bu zat ve biraderlerinin ihanet içinde olduklarını reylerinize sunuyorum” mealinde bir konuşma yaparak oylama ister. Ethem Bey ve ağabeyleri 2 oy farkla “Hain!” ilan edilirler. Üzerine üç koldan saldırı başlatılan Ethem Bey, o andan itibaren Çerkez Ethem olarak anılmaya başlanmıştır.
Bunun üzerine birliklerini terhis ettiğini ilan eden Ethem Bey askerlerine istediklerini yapmakta özgür olduklarını bildirir; kendisi de Manyas yöresine çekilir. Amacı hastalığını tedavi ettirmek için Avrupa’ya geçmektir.
Ancak yaklaşık bir ay sonra Yunan askerleri tarafından izi bulunur ve kuşatılır. Yunanlılar ile yaptığı görüşmeler sonucu Avrupa’ya gidebilmek üzere bir geçiş yolu açılması karşılığında teslim olacağını söyler.
Büyük bir tehlikeyi bertaraf ettiğini düşünen Yunanlı Komutanlar derhal teklifi kabul ederler. Hasta halde teslim olan Ethem bey, kısa bir süre İzmir’de tutulduktan sonra Atina üzerinden Viyana’ya geçer. Burada tedavi olduktan sonra da Ürdün’e gidecektir.
Ethem Bey’in ilk nüvesini kurduğu Kuva-i Milliye birlikleri nihayetinde Yunan savaşını kazanmıştır. Fakat bu kahraman asker hain ilan edilmiş olup yurda dönmesine dahi izin verilmemiştir. 150’likler diye adlandırılan gruba dâhil edilen Ethem Bey; 1938 yılında çıkarılan affa rağmen ülkeye dönmemiştir. Sebebi sorulduğunda ise “adil yargılanma hakkı verilmediğini” öne sürmüştür. Ayrıca affedilme gibi bir durumu asla kabul etmeyeceğini söyleyerek geri dönmemiştir.
Hayata gözlerini yumduğu 1948 yılına kadar tek odalı kerpiç bir binada tek başına yaşamış bu kahraman askeri hala “hain!” olarak anmaya devam ediyoruz. Ders kitaplarında Halit Paşaya “Deli Halit” denildiği gibi Ethem Bey’e de “Çerkez Ethem” yakıştırması yapılarak itibarı ayaklar altına alınmaya çalışılmaktadır. Fakat mızrak çuvala sığmaz. Bu yazılar çarpıtılarak genç nesillerin daha fazla aldatılmasına engel olacaktır”.
Fakat her ne kadar karalama ve itibarsızlaşma yapılsa da Ethem Bey’in Milli Mücadele için yaptığı gayret ve fedakarlıklar asla üzeri örtülemeyecek kadar büyüktür. Türk Milleti asla bu büyük kahramanı unutmayacaktır. Zira Milli Mücadelenin öncü ve büyük bir kahramanıdır, vesselam…
Songül KARAMAN
Ümmet Bilincini Canlandırmak
Hüseyin KURT
Telekonferansın Ardındaki Gerçek: Büyük Kürdistan’ın Güncel Senaryosu
Hasan KARADEMİR
Giriş: Foucault'nun Eleştirel Soykütüğünün Temelleri
Bedriye Arık ÇAMBEL
Kurban Edilen Işık
Seyfettin BUDAK
Neden Doymuyoruz?
Doç. Dr. Özlem Özçakır Sümen
Eğitimde Teknoloji Kullanımı: Fırsatlar Ve Tehditler
Gülay ÇETKİN
Okullarda Yapılan Projelerde Arada Kalanlar Okul İdareleri
Bülent ERTEKİN
Kim kime racon kesiyor!
Adnan ÖZ
Lidere selam dur!
Recep YAZGAN
Milli Eğitimdeki virüs; Agnostik CHP Ruhu!
Vehbi KARA
İnsanlık tarihinde yaşanan döngüler ve iktisat biliminin doğuşu
Mehmet BOZKURT
Cumhuriyetin değerleri diyorlar!
Erol AYDIN
Cinsliğin Dayanılmaz Ağırlığı
Suat ALTINBAŞAK
Hayızlı iken oruç tutulamayacağının Kur’an’daki Delilleri (1)
Ahmet SAĞLAM
ŞÜPHE VE KORKU
Mehmet Nuri BİNGÖL
KIRMIZI İPEK ya da YEMİN
Hamdi TEMEL
Kirlenen Hava, Solan Hayat
Eyüphan KAYA
Ak Parti 23 yılda kendini ispat etti!
Halil MERT
İngiliz+Abd Oyunları Bozulmalı…
Emine İPEK
Suskunluk: Kalbin Zarif Direnişi
Servet ZEYREK
Denge
Aydın BENLİ
Edebiyata Değer Katanlar Avukat Fatma Saçak Akbulut
Ahmet AYDIN
Bilir misin?
Burhan BOZGEYİK
Bir İstanbul Serencamı Daha (1)
Nihat Güç
Gittikçe Bunalıma Batıyoruz
Mahir ADIBEŞ
Gaflet mi dalalet mi!
Özlem Gürbüz
Eğitimle Değişen Dünyamız
Ahmet Eren KURT
Pensilvanya’da Taht Kavgası
Recep Ali AKSOYLU
Lipton’un Çekilmesiyle Kuru Çay Üretiminde Yabancı Kalmadı!
Abdulkadir MENEK
Sumud Kahramanları
Ahmet DÜZGÜN
Putlarımız ve Perestlerimiz
Cevahir AYDIN
Yanlış Anladınız
Mesut CİHAT
Allah'ın Zatı ve Subuti Sıfatları
Durmuş TUNACIK
Hilafet Işığı
Aysun Rabia GÜLER
Ebabiller Akdeniz'de
Uğur UTKAN
Mustafa Kemal Atatürk’ün Şeriatla İlgili Düşünceleri
Fatih ORUÇ
Orta Vadeli Program (2026-2028)
Zuhal GÜNDÜZ
Gündemiz: Küresel Sumud Filosu
Batuhan ŞUORUÇ
Şıracılar
Mesut BALYEMEZ
SOSYAL MEDYA KEVAŞELERİ
Bilal Dursun YILMAZ
Her Şey Dâhil Vicdan
Oktay ZERRİN
Sokak Cümbüşcüsü Hasan Yarar'ın Ardından
Ziya GÜNDÜZ
Atasoy Müftüoğlu Ve Hiçliğin Kıyısında
Ravza ZEYBEK
Bulanlar Arayanlardır
Gündoğdu YILDIRIM
Komşuda pişer!
Aydan KURT
Farkında mısınız?
Asiye Tanrıöver TÜRKAN
Mahremiyet, insanın özgür iradesiyle var oluşu!
Mustafa ÖZEL
1. Sezon 3. Bölüm Yükleniyor
Zehra KINALI
Stratejik Ortaklık mı, Siyasi Çıkmaz mı!
Murat GÜLŞAN
Türk Milliyetçisinin Vicdan Muhasebesi
İsa ÇOLAKER
Aşık Veysel Şiirinin Renkleri
Fatma Nur ÖZCAN
Didar-I İkbal
Özhan KIZILTAN
Duvarların Ardında Filizlenen Hayat
Memiş OKUYUCU
Zübeyir Yetik’in Ardından…
Hasan TÜLÜCEOĞLU
Göbeklitepe'de HZ. İbrahim Silüeti
Denizay BÜYÜKDAĞ
Gazze’den Öğrendiğim İslam
Cahit KURBANOĞLU
Nefis nedir ve ne istiyor?
Ahsen Meryem SÜVEYDA
Onlar Kendilerini Biliyorlar
Fahri Urhan
Uyanık Olalım
Muhammed Rıdvan SADIKOĞLU
Vicdanın Yükselişi
Nesibe TÜKEL
Anne Hakkı
Denizay KONUK
Gözler Kör, Kulaklar Sağır Olunca; Başlar Öne Eğilirmiş
Mücahit GÜLER
Modern İnsanının Anlam Sorunu 1
Adem ÇEVİK
Türkiye Aile Meclisi'nden Ahlak ve Aile Koruma Çağrısı
Ergün DUR
ÖĞRETMEN
Hüseyin KAÇIN
Dindar neslin tanrı'sı yoksa dijital neslin tanrıları var!
Özlem AKYÜZ
Nereden geldiğini unutma!
Yusuf AKTAŞ
Köftenin kokusu kimleri cezbetti!
Emine AYDEMİR
Ateşle oynayan evliya Ateşbaz veli hazretleri
Tarık Sezai KARATEPE
Sen Yoksun Diye! Müjdecim!
Abdullah BİR
Fitne, Kaos, Suriye ve Suriyeliler’e Daire İki Kelam...
KÜLLİYEN YAZAR
Şşşşt Başkanım Sana Söylüyorum!
Süleyman GÜLEK
Küçük Lee İle Çekirgesi
Adnan ALBAYRAK ŞİMŞEK
MUHAFAZARLIK
Serkan GÜL
Çocukları +18 İçerikten Koruyun
Başyazı
Samsun’un sağlığıyla oynamayın!
Fehmi DEMİRBAĞ
ÇÖKÜŞ
Hacer Hülya KARADAĞ
Ayasofya'dan Sonra Mescid-İ Aksa'ya…
Tevfik DEMİR
28 Şubat Darbesine Dair Postmodern Notlar
Veysel BOZKURT
İnsan Beyni ve Kontrolü Bir Değerlendirme
Zinnur ŞİMŞEK
Bir Doğumun Ardından
Osman Çakmak
Eğitimin kıblesini batıldan batıdan çevirmek mecburiyeti!
KERİM YILMAZ
İlkadım'a damga vuracak başkan!
Adnan KARAKUŞ
Faruk Koca ve Batı Değerleri
Süleyman KOCABAŞ
Siyonist İsrail’in Koloniyal Jandarma –Polis Devleti Olarak Doğuşu
Şener Danyıldız
Trafikte Empati ve Sempati
Elif Ekşi ZORER
Güzellik
Orhan SARIKAYA
Direk Tehdit!
Saadettin BAYÇELEBİ
Sessiz Gemi
Yaşar BAŞ
Ormanlar Yanıyor Birileri Saçlarını Tarıyor!
Mahmut KURU
Aşk, Yine Aşk… Yine Aşk!
Ayhan GONCA
Fetö'den kurtulmanın tek yolu...
Hanife OKUTAN
Narsist Sapkının Kurbanı Olmayın
Hülya Bulut
Samsunlu Olmak Mı Samsun’da Yaşamak Mı?
Bukrenur YILMAZ
Keşkenin Halet-i Ruhiyesi
M. Burhan HEDBİ
Emekçinin elini öpen peygamber!
Prof. Dr. Adnan DEMİRCAN
Nasıl Ayağa Kalkarız!
Pınar HOLT
Kendini yeniden keşfet!
Ayhan ENGİN
Hazinemiz Ahlakımızdır…
Ahmet Kubilay
Ayvaz İnsan
Cuma YILDIZ
Cambridge’e Giden Aşk
Ahmet ÖZTÜRK
Hadi Türkiye, Dolar Düşüyor
Dursun Ali Tökel
Cinnet Buğdayları
Savaş UYAR
Varlığından Haberdar Olmadığımız Hastalığımız: Safsata
Ümit Zeynep KAYABAŞ
Güven Zor Bir Duygudur…
Nur DİNÇKAN
Udhiyyeden Kurbiyyete
Suat ZOR
ABD, Adana Mutabakatı Ve Suriye İle Nihai Çözüm
Sonradan Gurme
Beyaz Ev’de Yemesek De Olurdu
Ahmet Fatih AKKAŞ
Ferman!
AKASYAMSPOR
Yıldırımcı mıyız, Uyanıkçı mıyız!
Züleyha TUNA
Mevsimler Ve Sen
Ali KAYIKÇI
“Güldürmeyin” Bizi, “Sayın Hâkimler!..”/9
Gülay ALPAGUT
Cennet berat belgesiyle değil amelle kazanılır!
Hamza ÇAKAR
Çocuk Savaşçılar
Alperen CARUS
İttifaklar ve HDP çıkmazı!
Selma MEDENİ
Ne Hacet Seni Anlatmaya
Ankara KULİSİ
Çiğdem Karaaslan Çevre Ve Şehircilik Bakanı Mı Olacak!
MÜNEKKİT
Seçim Sonuçlarını Nasıl Okumalıyız!
Sıddıka Zeynep BOZKUŞ
Zahideler /Teyzeler
Kevser KARSLIOĞLU
Yeme Problemi Olan Çocuklar İçin Çözüm Önerileri
Selçuk KAYA
Yazık oldu!
Ali Haydar YILMAZ
Eğitimde fırsat eşitliği gelecek bahara mı!
Bedia YILMAZ
Ben de varım!
Levent BİLGİ
Fehmi Koru, Said Nursi Ve Susmak
İhsan ZORLU
Paralel Devletin Eli Postmodern Anarşizm!
Esat BEŞER
Gerger Gençliğinin Bayrak Sevdası
Nurettin VEREN
Japonya’daki G20 Zirvesinde, FETÖ’nün Üniversiteleri Konuşuldu mu!
Mehmet FIRAT
İlim Ve İrfanla Geçen Bir Ömür: Şeyh Esad El Çokreşi
Ahmet BEREKET
ABD temsilciler meclisinin kararına bir Bozkurt nidası ile gecikmeden cevap verelim!
Ali Can AKKAYA
İnanır, Sabreder Ve Gereğini Yaparsanız…
Hüseyin YILMAZ
Diyanet’in Atatürk’le imtihanı!
Oktay GÜLER
Merhaba!
Halil KÖPRÜCÜOĞLU
İslamiyet ile Tıb arasında problem var mıdır!
Atilla YARGICI
Kur’an’da Korona Var Mı?
Rukiye AYDIN
2022'de Kendime Bazı Tavsiyeler!
Osman KÖSE
Ahıska Türkleri Sürgün, Özlem Ve Gözyaşı
Ruhugül ZİYADAN
Hayrı harabat edilen Bafra!
Ali KORKMAZ
Eksik Organ Sendromu
Yücel EMRAH
Ben Muhammed...
İbrahim Yusuf ŞAHİN
Parçadan Bütüne, Kolaydan Zora Karşılaştırmalı Bir Dil Öğretim Yöntemi
Ebru AÇIKGÖZ
Taşların Gizemli Dünyasından Hayatınıza Renk Katan Mozaik Sanatı
EnesTANIŞ
Taşın Dediği
Muhyiddin SÜLEYMANOĞLU
14 Şubat Sevgililer Günü Üzerine Kalbî Bir Muhasebe
Mesut KÖSEOĞLU
Daha Ne Denir!
ACZ ZARİFOĞLU
Kırlarda Çiçekler Artık Bensiz Açacak…!!!
Muhammet ÜSTÜNER
Yeni Türkiye Düzeni
Meryem YİĞİT
Gitmek İsteyenler
İsmail OKUTAN
Gerçek Dostluğa Dair
Tolga TURAN
Maskın Ustası Özgür Maskeler
Bozkır KURDU
LÜTFEN BENİ CİDDİYYE ALMAYIN
Gülşen KILINÇER
Yeşilin Ormanına, Yatayına, Dikeyine, Her Türlüsüne Karşı Bunlar!
İlknur ESKİOĞLU
Neydik ne olduk allah'ım!
Adem MUTLU
Engelleri Aşıp Hedefe Ulaşmak!
Zelal ALPASLAN
İnsan Terazisi
Ömer KARAMAN
Sevgili Öğrencim…!
Ümit AYDIN
Partilerin Kaderi Mahalle Başkanındadır!
Ahmet Doğan İLBEY
Kemalist Gençliğin Çanakkale Şehitliğinde “Kadeş” Rezaleti!
Önder GÜZELARSLAN
İsraf Bir İnsanlık Suçudur!
Mehmet ÖZÇELİK
Altılı masa aday belirleye dursun atı alan üsküdar'ı geçti!
Gülhanım CAN
Eti Senin Kemiği Benim
Levent ERTEKİN
Fakir Halkın Bağışladığı 350 Uçak
Okan KARAKUŞ
Osmanlı Devletinde Ramazan Gelenekleri
Gülay YILMAZ
Sus çarpılırsın!
Bahar ARSLAN
Hakikati Algımıza Taşıyan Beden
Feyza Nur DİLEKCAN
SAÇMALAMA (!), SAÇMALIYORSUN (!), SAÇMA (!)
MEHMET ERBİL
Keşke bir mayıs bayram olsa!
Kürşat Şahin YILDIRIMER
Hücum Terapisi :Hayatın Anlamı ve Her İnsanın Kendine Sorduğu Soru
Sema KOCA
Rahmetini Umarak
Celal TÜRK
EKONOMİK KeRİZ
İbrahim Erdem KARABULUT
Her gün durmadan küfrediyorum!
Betül Özer BÖLÜK
Kelimelerin Şaşırtıcı Etkisi
İlknur GENÇOĞLU YILDIRIM
7'den 70'e Herkese İzciliği Sevdiren Işıltan Uşaklıgil Öğretmen
Muhammed Veysel AKKAYA
Allah’ın Seçkin Kulu Olmanın İşareti Kur’ân-I Kerîm’e Gönülden Kulak Vermektir
Edanur İSMAİL
Dünyada Neyi Değiştirmek İstersin
Nazile ŞANAL
Yol Ve Yer Arayanlara Ya Fettah
Prof. Dr. İnanç Özgen
Arazi Parçalılığı
Zehranur Yılmaz KAHYAOĞULLARI
Ulu çınarım, babam...
SAVAŞ YILMAZ
Her Nasip Vaktini Bekler, Vakit İse Yaradanı
MEHMET YILDIZ
Beterin beteri var…..!
Seyfullah YİĞİT
Buhara Bizi Çağırıyor… (-1-)