Dünyanın ikinci en büyük sahtekârlığı ve dönüm noktası 11 Eylül 2001 saldırısıdır. Öyle ki bu saldırıdan sonra dünya üzerindeki dengeler ABD lehine değişmiş dünyanın altı üstüne gelerek her yer kan gölüne dönmüştür.
George W. Bush 11 Eylül saldırısı akşamı yazdığı notlara 21. Yüzyıl’ın Pearl Harbour’u olarak kayıt düşmüştü. Gerçekten de savaş çıkarmak, kan dökmek ve zarar eden silah fabrikalarını kurtarmak için böylesine insanlık dışı bir saldırı gerçekleştirmek ABD’nin şanına yakışır bir tutumdur.
Nitekim ambargolarla inim inim inleyen Japonya’yı savaşa sokmak ve savaşmak istemeyen Amerikan kamuoyunu etkilemek için bilerek Pearl Harbour baskınına göz yumulmuştu. Baskında uçak gemileri üsten uzaklaştırılmış savaşamayacak derecede eskiyen ağır zırhlı gemiler hedef haline getirilmişti.
Sonunda savaş çığırtkanlarına gün doğmuş ve ABD tekrar dünya savaşına katılmıştı. Hâlbuki Birinci Dünya savaşında hiçbir şey elde edemeden bir milyona yakın kayıp vermişlerdi. Halk “Avrupalılar birbirini yesin, bize ne!” diyordu.
İşte 11 Eylül saldırının nedeni de aynı anlayıştır. Ortadoğu'yu ve enerji yollarını kontrol etmek maksadı ile askeri güç kullanmanın önünü açmak gerekiyordu. Saldırıdan hemen sonra Afganistan ve Irak, ABD ve müttefikleri tarafından işgal edilerek petrol ve enerji üzerindeki ABD menfaatleri korunmaya çalışıldı.
Hâlbuki saldırı öncesinde Sovyetler Birliği'nin dağılması ile birlikte soğuk savaş süreci sona ermiş silah fabrikaları büyük bir krize girmişti. Çünkü artık ortada Batıyı işgal etmeye hazırlanan bir "Varşova Paktı" yoktu. Ülkeler silah yerine altyapı yatırımlarına hız verilmiş silah tacirlerine acilen "savaş" gerekmişti.
Yeni düşmanı bulmakta da hiç güçlük çekmediler. Zira daha henüz Batı'nın sömürgeciliğinden kurtulmuş İslam ülkeleri, hedef için hazırdı. Ortadoğu diktatörlerini "kimyasal silah ürettiği" suçlaması ve Usame bin Ladin gibi teröristleri yetiştirerek 11 Eylül saldırısını gerçekleştirdikleri bahanesi ile bombalamaya başladılar.
Zamanın zekâ seviyesi düşük ABD Başkanı George W. Bush, açıkça bir Haçlı saldırısı (Crusade) başladığını açıkladı. Yani gizlemeye bile gerek duymadan hedefini gösterme pervasızlığı içindeydi. Şimdiki Trump ’tan pek de farklı düşünmüyordu. Onlara göre ABD menfaatleri için çok masum kanı akıtılmalıydı.
Her şey açıkça ve insanların gözünün içine bakılarak, hayasızca yapılmıştı. Batı felsefesinin ve materyalizmin tapındığı "güçlü olan haklıdır" anlayışı yeniden ortaya çıkmıştı. Eğer sen ABD gibi güçlü bir ülke isen; masum sivil insanları acımasızca öldürüp katledebilirsin. Zira kuvvetli olan haklıdır. İşte Batılı ülkelere göre mesele bu kadar basittir.

Zulmün bir gün son bulacağı gerçeği ve İslam'ın “istikbalde en yüksek gür ses” olacağının en açık delili; işte bu anlayıştır. Çünkü İslam'a göre kuvvetli olan haklı değil; haklı olan kuvvetlidir. İslam hukukuna göre her insan; makamı, rütbesi, şanı ve şerefine bakılmaksızın, hukuk önünde eşittir. Bu nedenle güçsüz olsa bile insan haklı ise karşısında kim olursa olsun ondan hakkını alabilmektedir.
Bu çok önemli İslam kaidesi üzerinde ne yazık ki doğru dürüst çalışmalar yapılmamaktadır. Bunu açıkça ortaya koyup Batı dünyasının ve materyalist felsefenin; ne derece insaniyetten uzak olduğu, ortaya konulmak zorundadır.
Kuran hükümlerinin ne derece üstün olduğunu birçok makale ile ifade etmiş olsak da tekrar tekrar anlatmak gerekiyor. İşte 11 Eylül saldırısının gerçek nedeni; Batının “güçlü olan haklıdır” diyerek başlattığı saldırgan ve acımasız tutumudur.
İnsanlık onur ve şerefini acımasızca ayaklar altına alan bu anlayışı eleştirmemek ve tartışmamak dahi büyük bir günahtır. Önyargılardan kurtulup bu acı gerçeği her yerde haykırmak şarttır.
Peki, saldırının nedeni açıkça bellidir ki, İslam dünyasına saldırı için bir bahane bulmak olduğunu biliyoruz. Bunu ister El- Kaide örgütü üstlensin isterse terörün destekçisi ülkeler adına yapsın, gerçek amacın “ABD’nin saldırı bahanesi” olduğundan şüphe duyulmamaktadır. İyi de; bu işi gerçekten de Usame bin Ladin ve El-Kaide mi gerçekleştirmiştir. Bu şüpheli duruma bir bakalım:
Gösterilmeye çalışılan sahte delillerin aksine 11 Eylül saldırısının gerçek faillerinin ABD derin devleti olduğuna dair ciddi deliller bulunmaktadır. Bu delilleri ortaya koyan araştırma kurumları, ABD devletinin saldırısına uğramakta; gerçeklerin ortaya çıkmaması için büyük çaba sarf edilmektedir. Her şeyden önce Pentagon’a düştüğü söylenen uçakla ilgili deliller yok edilmiştir.
Üstü örtülen yüzlerce delil daha vardır. Örneğin İkiz kulelerin uçak çarpması ile yıkılmadığı aksine binaya yerleştirilen patlayıcılar sayesinde dik olarak kendi üzerine çöktüğü bilim adamlarınca kanıtlanmıştır. Ölenlerin çok büyük çoğunluğu patlamadan haberi olmayan itfaiye erleridir. Kendi insanlarına karşı aynı Pearl Harbour’daki gibi acımasız bir kıyım yapılmıştır.
Bu operasyonda İkiz kulelerin devrilmemesi gerekiyordu. Halbuki aynı büyüklükte olan ve zamanının en büyük uçağı olan 707’nin çarpmasına dayanmaları için yapılmışlardı. Bu konudaki resmi teknik raporlar yalanlarla doludur. Uçaklar muhtemelen bugünkü İHA veya SİHA teknolojisi ile yönlendiriliyordu.
İkiz kuleler patlayıcı maddelerle yıkılmıştı. Pentagon’a çarpan uçak bir Boeing 757 değildi. Daha derin bilgiler için internette yer alan açıklamalar yeterlidir. Lakin internette çok fazla mantıksız teoriler de vardır. Delilleri karartmak maksadı ile bizzat ABD tarafından uydurulmuştur. Konu hakkındaki bilgilerin büyük bölümü gizli tutulunca bu tip teorilerin ortaya çıkması pek normaldir.
Kulelerin yıkılması ile ilgili olarak başka bilimsel çalışmalar da yapılmış simülasyonlarda yıkımın uçakla değil; patlamalarla gerçekleştirildiği ispatlanmıştır. 9 Eylül 2001 hafta sonunda asansörlerden erişilebilen özel yerlere RDX veya C4 tipi radyo kumandalı patlayıcılar takılır. Her patlayıcı kutunun bir kodu vardır. Aynı katın kutularının kodları aynıdır. Kolaylıkla bağlanabilmeleri için özel bağlantı sistemleri vardır.
Bu durumda iki gün içinde iki kuleyi doldurmak için 24 kişilik bir ekip yeterlidir. İkinci kulede (WTC2’de) 77 ve WTC1’de 89 katların üstünde, direklerin birbirlerine kaynak edildikleri bağlantı yerlerine takılmıştır. Her 3 katta bir WTC2’de 77 ve WTC1’de 89 katların altında, kat tabanlarını taşıyan demirlerle iç direkler arasına takılmıştır.
Darbeden sonra, uçağın vuruş katını bilerek patlatılmaya başlanacak kutunun kodu bilinebilir. Yukardan düşen parçaların aşağıdaki patlayıcı kutuları kırmasını engellemek için patlatma hızının boşta düşme hızından daha hızlı yapılması gereklidir. Yapılan ölçüler patlamaların inme hızının boşta düşme hızında olduğunu gösteriyor.
Kulelerin yakınında bulunan bir diz üstü bilgisayarda bulunan bir program kuleleri yıkmak için gereken radyo kodlarını gereken hızla gönderir. Bu işleri yapan ekibin çalıştığı yerin kulelere yakın olan ve 11 Eylül 2001 gününün öğleden sonrasında yıkılan WTC7 binası olma ihtimali çoktur. Her iki kule bu binadan görünebiliyordu ve aynı Yahudi asıllı işadamı Larry Silverstein’e ait idi.
Gerçeklerin bir gün mutlaka ortaya çıkma huyu vardır. Nasıl ki Japonlara saldırı için "Pearl Harbour baskını" bilindiği halde önce kamuoyuna açıklanmayıp savaş sona erdikten sonra ancak işin iç yüzü ortaya çıkmıştır. İşte aynen bunun gibi 11 Eylül saldırısının gerçek faillerinin ortaya çıkması da yakındır.
Bu gerçeği ortaya koyma vazifesinin ABD vatandaşlarınca yapılması bence daha önemlidir. Çünkü saldırıda ölenlerin büyük çoğunluğu Amerikalı itfaiye erleridir. Onların hatırasına saygı icabı; bu kirli saldırının asıl ve gerçek faillerini bulmak ve gerçekleri gizleyen politikacı ve kamu görevlilerinden hesap sorulması vicdani bir hesaplaşmadır, vesselam...
Vehbi Kara
Songül KARAMAN
Ümmet Bilincini Canlandırmak
Hüseyin KURT
Telekonferansın Ardındaki Gerçek: Büyük Kürdistan’ın Güncel Senaryosu
Hasan KARADEMİR
Giriş: Foucault'nun Eleştirel Soykütüğünün Temelleri
Bedriye Arık ÇAMBEL
Kurban Edilen Işık
Seyfettin BUDAK
Neden Doymuyoruz?
Doç. Dr. Özlem Özçakır Sümen
Eğitimde Teknoloji Kullanımı: Fırsatlar Ve Tehditler
Gülay ÇETKİN
Okullarda Yapılan Projelerde Arada Kalanlar Okul İdareleri
Bülent ERTEKİN
Kim kime racon kesiyor!
Adnan ÖZ
Lidere selam dur!
Recep YAZGAN
Milli Eğitimdeki virüs; Agnostik CHP Ruhu!
Vehbi KARA
İnsanlık tarihinde yaşanan döngüler ve iktisat biliminin doğuşu
Mehmet BOZKURT
Cumhuriyetin değerleri diyorlar!
Erol AYDIN
Cinsliğin Dayanılmaz Ağırlığı
Suat ALTINBAŞAK
Hayızlı iken oruç tutulamayacağının Kur’an’daki Delilleri (1)
Ahmet SAĞLAM
ŞÜPHE VE KORKU
Mehmet Nuri BİNGÖL
KIRMIZI İPEK ya da YEMİN
Hamdi TEMEL
Kirlenen Hava, Solan Hayat
Eyüphan KAYA
Ak Parti 23 yılda kendini ispat etti!
Halil MERT
İngiliz+Abd Oyunları Bozulmalı…
Emine İPEK
Suskunluk: Kalbin Zarif Direnişi
Servet ZEYREK
Denge
Aydın BENLİ
Edebiyata Değer Katanlar Avukat Fatma Saçak Akbulut
Ahmet AYDIN
Bilir misin?
Burhan BOZGEYİK
Bir İstanbul Serencamı Daha (1)
Nihat Güç
Gittikçe Bunalıma Batıyoruz
Mahir ADIBEŞ
Gaflet mi dalalet mi!
Özlem Gürbüz
Eğitimle Değişen Dünyamız
Ahmet Eren KURT
Pensilvanya’da Taht Kavgası
Recep Ali AKSOYLU
Lipton’un Çekilmesiyle Kuru Çay Üretiminde Yabancı Kalmadı!
Abdulkadir MENEK
Sumud Kahramanları
Ahmet DÜZGÜN
Putlarımız ve Perestlerimiz
Cevahir AYDIN
Yanlış Anladınız
Mesut CİHAT
Allah'ın Zatı ve Subuti Sıfatları
Durmuş TUNACIK
Hilafet Işığı
Aysun Rabia GÜLER
Ebabiller Akdeniz'de
Uğur UTKAN
Mustafa Kemal Atatürk’ün Şeriatla İlgili Düşünceleri
Fatih ORUÇ
Orta Vadeli Program (2026-2028)
Zuhal GÜNDÜZ
Gündemiz: Küresel Sumud Filosu
Batuhan ŞUORUÇ
Şıracılar
Mesut BALYEMEZ
SOSYAL MEDYA KEVAŞELERİ
Bilal Dursun YILMAZ
Her Şey Dâhil Vicdan
Oktay ZERRİN
Sokak Cümbüşcüsü Hasan Yarar'ın Ardından
Ziya GÜNDÜZ
Atasoy Müftüoğlu Ve Hiçliğin Kıyısında
Ravza ZEYBEK
Bulanlar Arayanlardır
Gündoğdu YILDIRIM
Komşuda pişer!
Aydan KURT
Farkında mısınız?
Asiye Tanrıöver TÜRKAN
Mahremiyet, insanın özgür iradesiyle var oluşu!
Mustafa ÖZEL
1. Sezon 3. Bölüm Yükleniyor
Zehra KINALI
Stratejik Ortaklık mı, Siyasi Çıkmaz mı!
Murat GÜLŞAN
Türk Milliyetçisinin Vicdan Muhasebesi
İsa ÇOLAKER
Aşık Veysel Şiirinin Renkleri
Fatma Nur ÖZCAN
Didar-I İkbal
Özhan KIZILTAN
Duvarların Ardında Filizlenen Hayat
Memiş OKUYUCU
Zübeyir Yetik’in Ardından…
Hasan TÜLÜCEOĞLU
Göbeklitepe'de HZ. İbrahim Silüeti
Denizay BÜYÜKDAĞ
Gazze’den Öğrendiğim İslam
Cahit KURBANOĞLU
Nefis nedir ve ne istiyor?
Ahsen Meryem SÜVEYDA
Onlar Kendilerini Biliyorlar
Fahri Urhan
Uyanık Olalım
Muhammed Rıdvan SADIKOĞLU
Vicdanın Yükselişi
Nesibe TÜKEL
Anne Hakkı
Denizay KONUK
Gözler Kör, Kulaklar Sağır Olunca; Başlar Öne Eğilirmiş
Mücahit GÜLER
Modern İnsanının Anlam Sorunu 1
Adem ÇEVİK
Türkiye Aile Meclisi'nden Ahlak ve Aile Koruma Çağrısı
Ergün DUR
ÖĞRETMEN
Hüseyin KAÇIN
Dindar neslin tanrı'sı yoksa dijital neslin tanrıları var!
Özlem AKYÜZ
Nereden geldiğini unutma!
Yusuf AKTAŞ
Köftenin kokusu kimleri cezbetti!
Emine AYDEMİR
Ateşle oynayan evliya Ateşbaz veli hazretleri
Tarık Sezai KARATEPE
Sen Yoksun Diye! Müjdecim!
Abdullah BİR
Fitne, Kaos, Suriye ve Suriyeliler’e Daire İki Kelam...
KÜLLİYEN YAZAR
Şşşşt Başkanım Sana Söylüyorum!
Süleyman GÜLEK
Küçük Lee İle Çekirgesi
Adnan ALBAYRAK ŞİMŞEK
MUHAFAZARLIK
Serkan GÜL
Çocukları +18 İçerikten Koruyun
Başyazı
Samsun’un sağlığıyla oynamayın!
Fehmi DEMİRBAĞ
ÇÖKÜŞ
Hacer Hülya KARADAĞ
Ayasofya'dan Sonra Mescid-İ Aksa'ya…
Tevfik DEMİR
28 Şubat Darbesine Dair Postmodern Notlar
Veysel BOZKURT
İnsan Beyni ve Kontrolü Bir Değerlendirme
Zinnur ŞİMŞEK
Bir Doğumun Ardından
Osman Çakmak
Eğitimin kıblesini batıldan batıdan çevirmek mecburiyeti!
KERİM YILMAZ
İlkadım'a damga vuracak başkan!
Adnan KARAKUŞ
Faruk Koca ve Batı Değerleri
Süleyman KOCABAŞ
Siyonist İsrail’in Koloniyal Jandarma –Polis Devleti Olarak Doğuşu
Şener Danyıldız
Trafikte Empati ve Sempati
Elif Ekşi ZORER
Güzellik
Orhan SARIKAYA
Direk Tehdit!
Saadettin BAYÇELEBİ
Sessiz Gemi
Yaşar BAŞ
Ormanlar Yanıyor Birileri Saçlarını Tarıyor!
Mahmut KURU
Aşk, Yine Aşk… Yine Aşk!
Ayhan GONCA
Fetö'den kurtulmanın tek yolu...
Hanife OKUTAN
Narsist Sapkının Kurbanı Olmayın
Hülya Bulut
Samsunlu Olmak Mı Samsun’da Yaşamak Mı?
Bukrenur YILMAZ
Keşkenin Halet-i Ruhiyesi
M. Burhan HEDBİ
Emekçinin elini öpen peygamber!
Prof. Dr. Adnan DEMİRCAN
Nasıl Ayağa Kalkarız!
Pınar HOLT
Kendini yeniden keşfet!
Ayhan ENGİN
Hazinemiz Ahlakımızdır…
Ahmet Kubilay
Ayvaz İnsan
Cuma YILDIZ
Cambridge’e Giden Aşk
Ahmet ÖZTÜRK
Hadi Türkiye, Dolar Düşüyor
Dursun Ali Tökel
Cinnet Buğdayları
Savaş UYAR
Varlığından Haberdar Olmadığımız Hastalığımız: Safsata
Ümit Zeynep KAYABAŞ
Güven Zor Bir Duygudur…
Nur DİNÇKAN
Udhiyyeden Kurbiyyete
Suat ZOR
ABD, Adana Mutabakatı Ve Suriye İle Nihai Çözüm
Sonradan Gurme
Beyaz Ev’de Yemesek De Olurdu
Ahmet Fatih AKKAŞ
Ferman!
AKASYAMSPOR
Yıldırımcı mıyız, Uyanıkçı mıyız!
Züleyha TUNA
Mevsimler Ve Sen
Ali KAYIKÇI
“Güldürmeyin” Bizi, “Sayın Hâkimler!..”/9
Gülay ALPAGUT
Cennet berat belgesiyle değil amelle kazanılır!
Hamza ÇAKAR
Çocuk Savaşçılar
Alperen CARUS
İttifaklar ve HDP çıkmazı!
Selma MEDENİ
Ne Hacet Seni Anlatmaya
Ankara KULİSİ
Çiğdem Karaaslan Çevre Ve Şehircilik Bakanı Mı Olacak!
MÜNEKKİT
Seçim Sonuçlarını Nasıl Okumalıyız!
Sıddıka Zeynep BOZKUŞ
Zahideler /Teyzeler
Kevser KARSLIOĞLU
Yeme Problemi Olan Çocuklar İçin Çözüm Önerileri
Selçuk KAYA
Yazık oldu!
Ali Haydar YILMAZ
Eğitimde fırsat eşitliği gelecek bahara mı!
Bedia YILMAZ
Ben de varım!
Levent BİLGİ
Fehmi Koru, Said Nursi Ve Susmak
İhsan ZORLU
Paralel Devletin Eli Postmodern Anarşizm!
Esat BEŞER
Gerger Gençliğinin Bayrak Sevdası
Nurettin VEREN
Japonya’daki G20 Zirvesinde, FETÖ’nün Üniversiteleri Konuşuldu mu!
Mehmet FIRAT
İlim Ve İrfanla Geçen Bir Ömür: Şeyh Esad El Çokreşi
Ahmet BEREKET
ABD temsilciler meclisinin kararına bir Bozkurt nidası ile gecikmeden cevap verelim!
Ali Can AKKAYA
İnanır, Sabreder Ve Gereğini Yaparsanız…
Hüseyin YILMAZ
Diyanet’in Atatürk’le imtihanı!
Oktay GÜLER
Merhaba!
Halil KÖPRÜCÜOĞLU
İslamiyet ile Tıb arasında problem var mıdır!
Atilla YARGICI
Kur’an’da Korona Var Mı?
Rukiye AYDIN
2022'de Kendime Bazı Tavsiyeler!
Osman KÖSE
Ahıska Türkleri Sürgün, Özlem Ve Gözyaşı
Ruhugül ZİYADAN
Hayrı harabat edilen Bafra!
Ali KORKMAZ
Eksik Organ Sendromu
Yücel EMRAH
Ben Muhammed...
İbrahim Yusuf ŞAHİN
Parçadan Bütüne, Kolaydan Zora Karşılaştırmalı Bir Dil Öğretim Yöntemi
Ebru AÇIKGÖZ
Taşların Gizemli Dünyasından Hayatınıza Renk Katan Mozaik Sanatı
EnesTANIŞ
Taşın Dediği
Muhyiddin SÜLEYMANOĞLU
14 Şubat Sevgililer Günü Üzerine Kalbî Bir Muhasebe
Mesut KÖSEOĞLU
Daha Ne Denir!
ACZ ZARİFOĞLU
Kırlarda Çiçekler Artık Bensiz Açacak…!!!
Muhammet ÜSTÜNER
Yeni Türkiye Düzeni
Meryem YİĞİT
Gitmek İsteyenler
İsmail OKUTAN
Gerçek Dostluğa Dair
Tolga TURAN
Maskın Ustası Özgür Maskeler
Bozkır KURDU
LÜTFEN BENİ CİDDİYYE ALMAYIN
Gülşen KILINÇER
Yeşilin Ormanına, Yatayına, Dikeyine, Her Türlüsüne Karşı Bunlar!
İlknur ESKİOĞLU
Neydik ne olduk allah'ım!
Adem MUTLU
Engelleri Aşıp Hedefe Ulaşmak!
Zelal ALPASLAN
İnsan Terazisi
Ömer KARAMAN
Sevgili Öğrencim…!
Ümit AYDIN
Partilerin Kaderi Mahalle Başkanındadır!
Ahmet Doğan İLBEY
Kemalist Gençliğin Çanakkale Şehitliğinde “Kadeş” Rezaleti!
Önder GÜZELARSLAN
İsraf Bir İnsanlık Suçudur!
Mehmet ÖZÇELİK
Altılı masa aday belirleye dursun atı alan üsküdar'ı geçti!
Gülhanım CAN
Eti Senin Kemiği Benim
Levent ERTEKİN
Fakir Halkın Bağışladığı 350 Uçak
Okan KARAKUŞ
Osmanlı Devletinde Ramazan Gelenekleri
Gülay YILMAZ
Sus çarpılırsın!
Bahar ARSLAN
Hakikati Algımıza Taşıyan Beden
Feyza Nur DİLEKCAN
SAÇMALAMA (!), SAÇMALIYORSUN (!), SAÇMA (!)
MEHMET ERBİL
Keşke bir mayıs bayram olsa!
Kürşat Şahin YILDIRIMER
Hücum Terapisi :Hayatın Anlamı ve Her İnsanın Kendine Sorduğu Soru
Sema KOCA
Rahmetini Umarak
Celal TÜRK
EKONOMİK KeRİZ
İbrahim Erdem KARABULUT
Her gün durmadan küfrediyorum!
Betül Özer BÖLÜK
Kelimelerin Şaşırtıcı Etkisi
İlknur GENÇOĞLU YILDIRIM
7'den 70'e Herkese İzciliği Sevdiren Işıltan Uşaklıgil Öğretmen
Muhammed Veysel AKKAYA
Allah’ın Seçkin Kulu Olmanın İşareti Kur’ân-I Kerîm’e Gönülden Kulak Vermektir
Edanur İSMAİL
Dünyada Neyi Değiştirmek İstersin
Nazile ŞANAL
Yol Ve Yer Arayanlara Ya Fettah
Prof. Dr. İnanç Özgen
Arazi Parçalılığı
Zehranur Yılmaz KAHYAOĞULLARI
Ulu çınarım, babam...
SAVAŞ YILMAZ
Her Nasip Vaktini Bekler, Vakit İse Yaradanı
MEHMET YILDIZ
Beterin beteri var…..!
Seyfullah YİĞİT
Buhara Bizi Çağırıyor… (-1-)