Bazı konular var ki, tartışmayı başlattığınız zaman istediğiniz zaman durduramazsınız.
Af tartışmaları da böyle. Tartışmayı başlatan MHP de dahil hiç kimse teknik anlamda bir af düzenlemesini savunmuyor.
Ancak ceza uygulamasını gevşeten her düzenleme kamuoyu tarafından bir af olarak algılanıyor.
Af konusundaki toplumun duyarlılığı ortada. Büyük bir çoğunluk ceza uygulamalarının gevşetilmesine sıcak bakmıyor.
Özellikle de ceza uygulamaları ile ilgili duyarlılık, bazı dramatik olaylar üzerinden köpürtülüyor.
Bir taraftan toplumun küçük de olsa bir kesiminde oluşan beklenti var. Bir tarafta toplumun büyük bir bölümünde oluşan duyarlılık.
İster af deyin ister infaz iyileştirmesi ceza uygulamasını yumuşatan hangi düzenleme olursa olsun, bu düzenlemeden yararlananlar üzerinden bir tartışma yaşanmaması mümkün değil. Bu aşamadan sonra bütün seçeneklerin kapatılmasından kaynaklanabilecek sorunlar da olacaktır.
Şimdi ortaya atılan tartışmalardan yola çıkarak bir orta yol bulunmaya çalışılıyor.
Gerçekte ise büyük ekonomik sosyal veya siyasal travmalar sonrasında ortaya çıkan yeni duruma göre bir güncelleme yapılmasında her zaman fayda olur.
Türkiye’nin terörle mücadelesinde tarihinde rastlanmayan büyük bir hesaplaşma dönemi yaşandı. Devletimiz ve milletimiz galip geldi. Terör mücadelesi hem sahada hem de yargıda devam ediyor.
Yaşadığımız süreç terörle mücadele stratejisine dayanan bir güncellemeyi gerektiriyorsa bunun ceza uygulamasında bir yansıması da olacaktır.
Devlete karşı işlenen suçlarla ilgili ceza uygulaması yumuşatılması konusunda ilkesel olarak bir mutabakat görünüyor.
Yapılacak düzenlemenin kapsamı da önemli. Terör örgütlerinin hiyerarşik yapısına dahil olanlar ve örgüt ile birlikte suç işleyenler konusunda gevşemeler yanlış anlaşılmaya müsait konulardır.
Ancak örgütün hiyerarşik yapısına dahil olmadığı halde terör örgütleriyle irtibat ve iltisak nedeniyle cezalandırılanlar konusunda düzenleme yapılması düşünülebilir.
Yapılacak düzenlemenin biçimi de bence dava ve ceza ertelenmesi şeklinde olmalı. Yani hakkında davalar devam edenlere veya cezalandırılanlara geçmişte yaptıklarını örten veya yumuşatan değil yeni bir şans veren bir düzenleme sağlıklı olur.
Bu suretle sadece işlediği suç nedeniyle gerçekten pişman olan ve bir daha suç işlemeyenlere bir fırsat tanınmış olur.
Bu fırsatı iyi kullanan topluma yeniden entegre olur. İyi kullanmayan da bedelini öder.
Esas sorun kişilere karşı işlenen suçlar konusunda yapılacak düzenlemede,
Cumhurbaşkanımız devletin ancak kendisine karşı işlenen suçları affedebileceğini, kişilere karşı işlenen suçlar konusunda devlerin af yetkisi bulunmadığını söyledi. Son derece doğru bir yaklaşım bu.
Suç kime karşı işlendiyse affetmek yetkisi ancak ve sadece ona ait olmalı.
Bu bakış açısının doğal sonucu şudur;
Kişilere karşı işlenen suçlarda suçtan zarar görenlerin affetmesine kapı aralanabilir.
Yaşar Baş