Hayatın çok basit bir kuralı var.
Kumar oynar kaybedersen bedelini ödersin.
Aslında kazansan da kumar oynamanın bedelini ödemek gerekir ama, hayatın gerçekleri kazanan her kimse ona yeni fırsatları açıyor.
Fatih Terim kumar oynadı ve bir kez değil defalarca kaybetti.
Biri hem kumar oynar, hem kaybederse, bi şey olmamış gibi yoluna devam edemez.
Fatih Terim ilk kumarını Avrupa Şampiyonası’nda oynadı.
Kendisi verdiği kararların faturasını başkalarına çıkarıp aradan sıyrıldı.
O zaman da yazmıştım.
Kabahat Fatih Terim’de değil.
Ona teslim olan federasyonda.
Federasyon federasyon olsaydı, bırakın futbol konusunda uzman olanları, bir tek futbol izleyicisinin bile anlayamadığı kadro tercihlerini yapıp, bu milletin takımının taraftarlarını aşağılayıp tehdit edip, sonra milli takımı dördüncü torbaya indiren Fatih Terim’e istifa etme fırsatı bile bırakmadan görevden alırdı.
Kumarı o oynadı. O kaybetti. Bizi suçladı ve aradan sıyrıldı.
Hadi bu kumarı oynadı.
Beklenen nedir.
Yaptığı tercihin adam gibi arkasında durup bedelini de ödemeyi göze alması değil mi?
Başkalarını suçlayıp baskı altına alarak suyun üzerine çıkmayı ana kariyer yöntemi haline getiren bu arkadaş, Milli Takımı dördüncü torbaya indiren kararları sebebiyle kimseden özür diledi mi?
Hayır.
Ne yaptı.
Kendilerine sorumluluk yüklediği, bir anlamda yol arkadaşları olan, Terim’in hatalı tercihleri ve oyun planı nedeniyle performansları yerle bir olan dünyanın en önemli futbolcularını yem yaptı, milletin önüne attı.
Dünyanın bir numaralı takımında takım liderliğine yükselen Arda dahil, Selçuk, Burak ve Gökhan Gönül’ü takıma almadı.
Günlerce bu çocukların vatan haini olup olmadığı tartışıldı.
Terim, o burnundan kıl aldırmaz tavırlarla, anlaşılmaz imalarla bu oyuncuları aşağıladı.
Kazansaydı neler yapacağını biz çok iyi biliyoruz. Tabii ki yine kaybetti.
Terim, milli takımı inebileceği en alt kümeye indirdikten sonra şimdi bir ay önce vatan hainliğini tartıştırdığı oyuncuları yeniden milli takıma çağırdı.
Madem bu çocuklar prim pazarlıkçısı idi, şimdi niye çağırıyor ki Milli Takıma.
Bu çocuklar eğer prim pazarlıkçısı değil ise, milletin önüne niye atıldı.
Terim, kendisini kurtarmak için yol arkadaşlarını aslanların önüne attı. Vatan hainliği tartışılan yol arkadaşlarına bir kelime ile destek olmadığı gibi, kendi başarısızlığını örtmek için tartışmaların artmasına seyirci kaldı.
Şimdi ise bu oyuncuların kendisini kurtarmasını bekliyor.
Bu oyuncuların hiç birinin Terim’e saygı duyacağını sanmıyorum.
Lidere saygının ve bağlılığın kalmadığı bir yerde başarının sözü bile edilmez.
Terim’in tercihlerinin, oyuncuların performanslarına bağlı olduğunu hiç kimse iddia edemez.
Arda Turan, Neymar’ın yokluğunda Barcelona’da takım liderliğini üstlendiği bir performans düzeyinde iken milli takıma alınmadı.
Terim kumarı kaybedince, Barcelona’nın son iki lig maçında da, Şampiyonlar Ligi maçında da kadroda hiç yer alamayan Arda Turan’ı yeniden milli takıma çağırdı.
Bildiğim kadarıyla Arda Turan sakat.
Ancak Fatih Terim’in Arda Turan’ı yeniden milli takıma çağıramayacak kredisi yok. Buna cesaret edecek durumda da değil.
Bir hoca kendini bu duruma getirirse, artık hoca futbolculara hükmedemez.
Oyuncular bunu görür ve hocayla oynamaya başlar.
Fatih Terim tüm kredisini kaybetmiştir artık.
Bu durumda federasyonun Terim’i görevden alması gerekir ama federasyonun da Terim’i görevden alacak kredisi var gibi görünmüyor.
Daha da yıpranmadan, hatıralarımızdaki Terim imajı daha da zedelenmeden Terim kendisi istifa ederse hem kendisine, hem kendisine güvenen federasyona, hem de bize en büyük iyiliği yapar.
Yaşar BAŞ