Yıllardan bu yana kesintisiz bir şekilde söylüyorum; avukatların meslek örgütünün tek gündemi avukatlık mesleği olmalı.
Barolar, terör örgütlerinin sığınma alanı veya partilerin yedek kulübesi olmamalı.
Saygın bir meslek sahibi olmak ve ailesine helal kazanç sağlamaktan başka hiçbir amacı olmayan, büyük çoğunluğun haklarının ve statüsünün terör örgütlerinin ve teröristlerin temsilcilerinin peşinden sürüklenmemesi gerekir.
Bugün mesleğe yeni başlamış emeği ve mesleği istismar edilen gençlerimizin avukatlık mesleğini sürdürme motivasyonunun nasıl yükseltileceği birinci gündemimiz olmalı.
İcra dairelerinde, mahkemelerde ve savcılıklarda gereken saygıyı görmeyen ve hukuka aykırı davranışlara maruz kalan arkadaşlarımıza sahip çıkma zamanındayız.
Biz sahip çıkmamız gerekenlere zamanında sahip çıkamadığımız için Ömer Kavili gibilerin saldırganlıklarına sahip çıkmak zorunda kalmamalıyız.
Hakimlerimiz ve savcılarımız ile adliyede ve kollukta görevli olanlar da şunu bilmeli;
Meşru zeminde işini yapmaya çalışanlara gereken saygı gösterilemezse, kendini ifade etmek ve haklarını savunmak için fırsat bulamayanların biriken öfkesi, Ömer Kavili gibilerin saldırganlıkları etrafında kendini ifade etme arayışına dönüşüyor.
Avukatlar haklarını ve statülerini korumak İçin marjinal yapıların öncülüğüne ihtiyaç duymamalı.
Bu ihtiyacı ortadan kaldıracak olanlar veya bu ihtiyacı ortadan kaldırması gerekenler; hakiminden, savcısından, kolluk gücünden, yardımcı personele kadar Türk Yargı düzenidir.
Hiçbir topluluğun çoğunluğu marjinal eğilimler etrafında toplanmaz. Avukatlar eğer İstanbul özelinde marjinal eğilimler etrafında toplanıyorsa, buradan kendimize de sormamız gereken sorular çıkarmamız gerekir.
Bu tarafı işin bir tarafıdır.
İşin bir tarafında ise avukatlar var. Avukatların da yaşadıkları zorluklar nedeniyle birikmiş öfkeleri olabilir.
Ancak öfkeleriniz bizi sorunlarımızın çözülmesini daha da zorlaştıracak tepkisel davranışlara sürüklememeli.
Duygusal ve tepkisel davranışlar bizim sorunlarımızı azaltmıyor.
Bugün yaşadığımız sorunların en temel nedeni avukatların mesleki sorunlarına gündeminde yer ayırmayan baro yönetimleridir.
Barolar marjinal grupların sözcüsü gibi davranarak, gerçekten hakları ihlal edilen avukatların hakkını savunacak alan bırakmadılar.
Türkiye’de hakları ihlal edilen, mahkemelerde aşağılanan, hukuka aykırı muameleye maruz kalan hangi avukatın durumu gündeme gelebildi ki…
Ama teröristlerin sözcülerinin saldırganlıklarını avukat haklarını savunma perdesi ile örterek, kıyametler koparılıyor.
Savunacağınız tek avukat Ömer Kavili olunca icra dairesinde haksızlığa uğrayan, ay sonunda ofisinin ve evinin kirasını yetiştirmeye çalışan avukata sahip çıkacak ne zamanınız ne de kredibiliteniz kalıyor.
Ben şahsen terör örgütlerinin sözcülerinin öncülük ettiği hiçbir mücadelenin parçası olmak istemiyorum.
Ben şahsen avukatlık meslek örgütünün, mensuplarının haklarını savunabilecek bir saygınlığa sahip olmasını arzuluyorum.
Yıllardan bu yana marjinal örgütlerin sığınma alanı ve sol partilerin yedek kulübesine dönen baro yönetimlerinin değiştirilmesi zamanının geldiğini düşünüyorum.
Çünkü bizim için ne bir şey yapma niyetleri var ne de bir şey yapacak güçleri.
Bizim için bir şey yapmaya niyetli ve bizim için bir şey yapabilecek kredibiliteye sahip bir yönetimi hak ettiğimizi düşünüyorum.
Yaşar Baş