Azerbaycan’a saldırmak doğrudan Türkiye’ye saldırmaktır. Bir avuç Ermenistan’ın kendi başına verebileceği bir karar değildir bu.
Türkiye’nin yükselişi ve etki alanının genişlemesine karşı bir çeşit provokasyondur.
Ermenistan gibi bir avuçluk bir ülke, küresel drakulaların elindeki iplerde oynayan kukla gibi davranırsa, bunun bedelini Ermeni politikacılar ve Ermenistan halkı öder.
Bu kadar çirkin bir provokasyona kendi halkını alet ederek tehlikeye atan Ermenistan yönetiminde akıl olduğunu söyleyebilecek olan var mı?
Özellikle de politik stratejilerin aracı haline getirilen sivil halkın hayatına kastedilmesi nasıl bir canavarlıktır.
Bu saldırıyı yapanlar da çok iyi biliyor ki, Türk milleti hiçbir şart altında kardeşlerini yalnız bırakmaz.
Bu cüretkârlığın o nedenle çok ciddi anlamları var.
Türkiye’nin kendi sınırlarının içini koruyamadığı, terör örgütlerinin bazı yerleri kurtarılmış bölge haline getirdiği dönemleri çok geride bıraktı.
Bugün büyük bir devlet ve yeni küresel eksen olarak yükselen Türkiye var.
Sadece çevresinde değil, dünyanın öbür ucunda bir haksızlık var da buna sesini yükselten, uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarına sahip çıkan, hukuka aykırı oldubittileri çökerten bir Türkiye var.
Yeni yükselen değer Türkiye’nin küresel etkinliğine zarar verecek provokasyonların olabileceğini zaten biliyoruz.
Biliyoruz da Ermenistan ve Yunanistan’ın boyuna posuna bakmadan, kukla oynatıcıların iplerinin ucunda provokasyon yapmalarının arkasında hangi akıl var.
Bu iki ülkenin akılsız politikacıları, bırakın evrensel değerleri ve uluslararası hukuku, kendi halklarını içine itekledikleri kaosun anlamını bilmiyor olamazlar.
Türkiye ve Azerbaycan bu insanlık dışı saldırının cevabını elbette verecektir hatta aldığımız bilgilere göre de Azerbaycan ordusu gereken cevabı zaten vermiş durumda.
Türkiye’nin ve kardeşimiz Azerbaycan’ın kaderi artık uluslararası silah baronlarının elinde değil.
Düne kadar bizi ambargo ile tehdit edenlerin, bugün tehditlerinin hiçbir anlamı yok.
Silah sistemlerinin bazıları için geçmişte Fransa’ya göbekten bağlı olan Türkiye, bugün Fransa’nın ambargo kararını alaya alacak seviyededir. Fransa iki yıl önce Türkiye’ye ambargo uyguladı. Ama ambargo kapsamında satışı yasaklanan malzemelerin toplam bedeli İstanbul’da iyi bir semtteki daire parası kadar bile değildi.
Türkiye eski Türkiye değil artık. Türkiye kendi ayakları üzerinde duran, kardeşlerine, komşularına veya dünyanın neresinde olursa olsun, boynu büyükler ve kalbi kırıklar için umut olan bir ülke.
Bu gerçeği görmeyenler veya bu gerçeği kabullenemeyenler sadece ve sadece kendilerine zarar verir.
Türkiye küresel vicdandır artık. Şu Türkiye yalnızlaşıyor yaygarası koparanlara bakmayın.
Dünyanın ortak siyasal organizasyonunun başında bir Türk oturuyor. Hem de tarihteki en yüksek oyla seçilerek. BM’deki seçimden önce de Avrupa bölgesinde yapılan seçimleri kazanmıştı Volkan Bozkır.
Türkiye’nin tarihinde bir ilktir bu. Dünyadaki tüm devletlerin dörtte üçünün desteği ile BM Genel Kurul Başkanlığına bir Türk’ün seçildiği atmosferde Türkiye’nin yalnızlığından söz edilebilir mi?
Türkiye yalnız değildir, Türkiye’nin kardeşi Azerbaycan da yalnız değildir.
Bunu görmeyenler bu gerçekle yüzleştiklerinde umarım onlar için çok geç olmaz.