Ak parti yerel seçimler sonrasında yenilmişlik psikolojisi içinde yerelde, özellikle büyük şehirlerde, özellikle de ankara’da vites küçültmüş gibi davranıyor. Büyük şehirlerde yerel meclis çoğunluğuna ve merkezi iktidara sahip bir partinin göstermesi gereken mücadele ritmini görüyor musunuz?
Türkiye’nin büyük şehir belediye yönetimlerine yalan, dolan, partizanlık, algı operasyonları hakim olmuş durumda. Bunların onda birini bir ak partili belediye yapsaydı tabiri caizse sokağa çıkacak hal bırakırlar mıydı? Adamlar ellerini kollarını sallayarak hiçbir şey olmamış gibi geziyorlar, her istediklerini de yapıyorlar.
Aktif siyasetin dışında kalmasına rağmen, melih gökçek tarafından yürütülen mücadele dışında farkına varılan bir mücadele nedense yok.
Özellikle ankara’da mansur yavaş ile yerleşen beceriksizlik, partizanlık ve algı operasyonlarına karşı melih gökçek de olmasa nerdeyse hiçbir şeyin farkına varmayacağız.
Yerel seçimler yapıldığında hem ankara, hem de istanbul belediye başkanlıklarına seçilen mansur da, ekrem de dolandırıcılık suçundan sanık değil miydi yav. Bu davaları takip eden mi oldu? Bir davada yasal başvuru görevini yerine getirmek için para isteyen ve anlaştıkları para verilmeyince de yapmış olduğu itirazı geriye çeken bir ak partili belediye başkanı olsaydı şimdi konuştuğumuz konular neler olurdu?
Ekrem’in yaptığı gibi milyarlarca dolar borçlanıp hiçbir şey yapmadan parayı pulu tüketen ak partili bir belediye başkanı olsaydı neler olurdu?
Ak parti hâlâ türkiye’nin birinci partisi. Hâlâ iktidarda. Halen yerel meclislerde çoğunlukta halen iktidara alternatif olacak bir siyasi akıl, bir siyaset ekseni yok.
Bu kompozisyona sahip olan chp olsaydı, ak partili belediye başkanları bu şekilde davranabilir miydi?
Öyle enteresan konulara şahit oluyoruz ki, inanın anlamakta ve kavramakta zorluk çekiyorum.
Siyaset bir öneri, bir iddia, bir mücadele işidir. Eğer alternatif bir siyasi öneriniz yoksa veya bir öneriniz var ama bu önerinizi hayata geçirecek bir planınız veya bu planı ayakta tutacak mücadele ritminiz yoksa, yerel iktidara karşı değilseniz veya karşı olduğunuz yerel iktidarın siyasi önerilerinin ve kararlarının topluma vereceği zararı ortadan kaldıracak şekilde hareket etmiyorsanız, alternatif olmanız mümkün mü?
Yerel meclis çoğunluğunun sanki bir önemi yokmuş gibi davranılıyor. Şimdi düşünün tbmm’de chp çoğunluğu olsaydı, bizim yerel meclislerdeki davranışımıza, bu sakinliğe, bu nezakete tanık olur muyduk?
Mecliste bırakın çoğunluk olmayı azınlıkta olan chp bu ülkenin yarısından fazlasının oyunu alarak seçilmiş bir cumhurbaşkanı var, bırakın kendi programını uygulasın, performansını dönem sonunda halk değerlendirir diyor mu?
Ankara ve istanbul başta olmak üzere, belediyelerde eğer ak parti yerel meclislerde ve merkezi iktidardaki yetkilerini sonuna kadar kullanmazsa, bunun bedelini ağır öder.
Siyaset temsil işidir. Ben oy verdiğim ve beni temsil eden siyasetçiden, benim siyaset önerilerimi savunmasını ve mücadele etmesini beklerim. Eğer yerel meclislerde beni temsil eden arkadaşlar bu kadar ezik, bu kadar düşük profilli siyaset yaparak seçmene umut olamazlar.
Bolu belediye başkanının sözlerini ak partili bir belediye başkanı söyleseydi neler olacağını düşünün. Hatta bu sözleri bir batı ülkesinde söyleseniz şimdi cezaevi yollarını öğrenmiş olurdunuz.
Gerçek bir muhalif akıl ve muhalif tavır geliştirmeden siyasal alternatif haline gelmek mümkün değil? Hatta bazen sadece gerçek bir muhalif tavır bile yeterli oluyor.
Şunu görüyoruz ki; ak parti’nin uzun iktidar dönemi muhalefet alışkanlıklarını almış götürmüş. Sadece icraata odaklanarak siyaseti ayakta tutmak mümkün değil. O nedenle ak parti teşkilatları, yereldeki muhalefeti yükseltmeli.