Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret suçlaması ile yargılanan bir şahıs hakkında, hakim Aydın Başar beraat kararı verdi. Bu beraat kararı nedeniyle hakkında soruşturma yapıldı ve haberlere yansıdığına göre hakkında yer değiştirme cezası uygulandı.
Bu olaydan yola çıkılarak, hakimin verdiği kararların doğru olup olmadığını inceleyen istinaf ve temyiz yani kanun yolları var, hakim hatalı karar vermişse kanun yollarında bozulur, hatalı karar veren hakime disiplin cezası verilmesi doğru değil tartışmaları aldı yürüdü.
Soru şu. Bir hakime verdiği karar nedeniyle disiplin cezası verilebilir mi?
Elbette mesleki etik sınırlar içinde hareket eden bir hakime verdiği hatalı karar nedeniyle disiplin cezası verilmez ve zaten de verilmiyor.
Hakimlik bir meslek. Her mesleğin kendine göre bir güvencesi ile bu güvencenin korunması için de mesleki etik ve sorumluluk kriterleri var.
Her mesleki hata disiplin cezasını elbette gerektirmez. Nitekim hakimler tarafından verilmiş ve kanun yolu incelemesinde yanlış bulunarak bozulmuş milyonlarca karar var. Bu kararları veren hakimlerin hangisine soruşturma açılıyor veya ceza veriliyor ki.
Burada verilen karar Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili olduğu için hakim hakkında işlem yapıldığını söyleyenler gerçeği söylemiş olmaz.
Cumhurbaşkanı tarafından şikayet yapılan dosyalarda verilen çok sayıda beraat kararları var ve bu kararı veren hakimler hakkında yapılan herhangi bir disiplin işlemi olmadı şimdiye kadar.
Hatta darbe davalarında çok sayıda beraat kararı verildi. Hiç kimse hakimlerin vicdani kanaatine karşı bir disiplin işlemi yapılmasını istemedi.
Demek ki ilkesel olarak Türkiye’de hakimlerin vicdani kanaatleri hakimlik güvencesi ile korunuyor ve bu güvence herhangi bir batılı ülkeden de daha sağlıklı çalışıyor.
Özellikle de yeri gelmişken bir kez daha altını çizeyim. Hakimler hakkındaki disiplin işlemlerini sonuçlandıran HSK 2. Dairesinin Başkanı ve HSK Başkanvekili Mehmet Yılmaz yargı etiği ve hakim güvencesi arasındaki dengenin sembolüdür. Türkiye’de hakimler, bir yandan yargı teşkilatını istila etmiş dünya tarihinin en kirli örgütünden arınmaya çalışırken bir taraftan da mesleki güvencelerini dünya standartlarının üzerinde korumaya devam ediyorlarsa Mehmet Yılmaz’ın bundaki payı çok büyüktür.
Dünyanın diğer yerlerinden paylaşılan YouTube tiyatrolarındaki gibi değildir batı yargısı. Eğer ABD veya İngiltere veya Almanya veya Fransa veya Japonya’da yolunuz bir mahkeme salonuna düşerse ancak Türk yargı teşkilatının nerelerde olduğunu çok iyi anlarsınız.
Türkiye tarafların hakları arasında denge ve hakimlik güvencesi bakımından dünyanın açık ara en iyi sistemine sahiptir.
Hakimlik teminatının arkasına gizlenen kirli bir darbe denemesini henüz beş yıl önce yaşadık.
Burada gördük ki, hakimlik güvencesi tek taraflı ve sınırsız hareket genişliği sağlayan denetimsiz bir alan oluşturmuyor veya oluşturmamalı.
Hakimlik teminatını çevreleyen bir meslek etiği de olmalı.
Aydın Başar olayında Cumhurbaşkanı suçtan zarar gören herhangi bir vatandaş durumunda. Nitekim haklarını savunmak için avukat tutmuş. Kendisine bir vatandaşın sahip olduğundan farklı bir imtiyaz talebi yok. Şikayetinden de vaz geçmiş.
Bir hakimin önündeki dosyada karar verirken günlük siyasi tartışmaları ve doğrulanmamış hatta bazıları açıkça yalan bazı iddiaları özetleyip bu ülkenin Cumhurbaşkanına SENİN ZATEN KORUNMAYA DEĞER BİR İTİBARIN YOK anlamına gelen galiz sözlerle hakaret etme hakkı var mı? Hakimlik güvencesi bu mudur?
Yargı teşkilatının içinden bazılarının da karar yanlış ama karar yanlış olsa da hakime disiplin cezası verilmez şeklinde kategorik bir bakış açısına sahip olmaları hakimlik mesleğinin faydasına sonuç doğurmaz.
Hakimler mesleki güvencelerini güçlendirmek istiyorlarsa bir zırhın arkasına sığınmayı değil hakimlik meslek etiğini savunmalı. Eğer hakimler meslek etiği konusundaki duyarlılıkları belli ederlerse biz zaten onların hakimlik güvencesini savunuruz. Hatta mesleki etik sınırlardaki hakimlik güvencesini aslında hakimin değil bizim güvencemiz olarak görürüz.
Hakim ne karar verirse versin soruşturulamaz diyenlere… Pensylvanialı şeytanı Mehdi ilan eden kararı da hakim sıfatı taşıyan birinin verdiğini hatırlatayım.
Yaşar BAŞ