Daha baştan söyleyeyim; Danıştay kararının elle tutulacak bir tarafı yok.
Ancak savunanların da eleştirenlerin de bir iki istisna dışında kararı okuduklarına inanmıyorum.
Çünkü kararı okumuş olsalar, hamasi ve sloganik tartışmalara yer bırakmayacak usul ve teknik konulardaki arızalara dikkat çeken olurdu.
Bir tartışma rasyonel zeminden uzaklaşıp, sloganik bir zemine kaydığında, herkesin önceden ezberlediği sloganları yüksek sesle bağırmaya başladığı sonuçsuz bir sürece dönüşüyor.
Dolayısıyla bir arıza çıkarmayı hedefleyenler için arayıp bulamadıkları bir ortam oluşuyor.
Yirmi Birinci yüzyıldayız. Bazıları sanayi 4.0, uzaktan eğitim, esnek çalışma gibi kavramlardan söz ediyor. Bazıları da tek tipleştirici sloganları, okul çağına yeni gelmiş çocuklara ezberletip, her sabah tekrarlanmasını istiyor.
Bu tartışmanın bir siyaset dışı kurumun kararı ekseninde yapılmak zorunda kalınması hiç iyi bir görüntü oluşturmuyor.
Yargı denetimi elbette çok değerli bir araçtır. Kamu gücünü elinde bulunduranların hukuk ölçüleri içinde kalmalarını denetleyecek bağımsız bir organa ihtiyaç olduğunu hepimiz savunuyoruz.
Ak Parti yargı denetiminin alanını daraltacak değil genişletecek bir siyaset vizyonu ile hareket ediyor.
Ancak siyasetin mutlak takdir alanına giren konular var. Yargı, siyasetin mutlak takdir alanındaki konulara da müdahale etmeye çalışmamalı.
Siyasete alan bırakmama anlamına gelecek şekilde yargısal denetim alanının genişletilmeye çalışılmasından, döner dolaşır yargı zarar görür.
Yargı kişisel hakların korunması konusundaki asli fonksiyonlarını kaybeder.
Bu yönüyle and konusundaki Danıştay kararı başından sonuna kadar yanlıştır.
Yanlışlığın en büyüğü de zaten yürürlükten kaldırılmış bir yönetmelik hakkında iptal kararı verilmesidir.
İdari yargı organları, icrai nitelik taşıyan kesin ve yürütülmesi zorunlu işlemlerin yetki, şekil, sebep, konu ve amaç bakımından hukuka uygunluğunu denetler.
İptal kararı verdikleri işlemler ortadan kalkar. Ama idari yargı organları dava açılmadan önce veya dava açıldıktan sonra ortadan kaldırılan işlemler konusunda yargısal bir inceleme yapamazlar.
And okunması konusundaki Danıştay kararı ile olmayan yani yürürlükten kaldırılmış bir yönetmelik hükmü iptal edilmiş durumda.
Zaten olmayan bir yönetmelik hükmünün iptal edilmesi halinde bu kararın uygulanması mümkün mü?
Hayır.
Öyleyse Danıştay’ın kendisini komik duruma düşürüp, siyasi bir tartışma açması doğru bir şey olabilir mi?
Gereksiz bir tartışmaya neden oldular. Verilen kararın uygulamada hi bir sonucu olamaz. Türkiye’nin enerjisini gereksiz yerlerde ziyan etmeye de gerek yok.
Bir söz de işlemi yapan Milli Eğitim Bakanlığı’na. Bu kadar önemli bir konuda, işlem süreçlerinin ve savunmanın derinliği ve kalitesi böyle mi olmalı?
Yaşar BAş