Alçaklığın son sınırının bile altında olan 15 Temmuz Darbe Girişimi ile ilgili davalarda son aşamaya geliniyor.
Birçok dava sona erdi. Henüz sona ermemiş olanlar da sona ermek üzere.
Binlerce hainin yargılanmasının darbenin üzerinden henüz iki yıl geçmişken tamamlanması Türk yargısının büyük başarısıdır.
Kim ne derse desin, darbe davalarında kabul edilmiş evrensel yargılama ilkelerini zedeleyen en küçük bir davranışa ben rastlamadım.
Darbe yargılamaları konusunda olumsuz görüş ifade edenleri iki gruba ayırıyorum.
Bunlardan bir bölümü hayatında bir kez bile darbe yargılaması yapılan salonlara uğramamış olanlar. Görmedikleri halde sadece Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı gözlerini kör etmiş olanlar akıl ve izan ile asla bağdaşmayacak iddialarda bulunuyor.
Bir bölümü de bu hainlerin yanında saf tutmuş olanlar Bunlar arasında FETÖ’cü olanlar da var Türkiye düşmanlığında FETÖ ile işbirliği dahil her şeye hazır olanlar da var.
Eğer herhangi bir darbe davasının iddianamesini okuyup sonra da bir davanın duruşmasına girerseniz kimin ne mal olduğunu net olarak anlarsınız.
15 Temmuz milli bilincimizin temel eksenlerinden biri haline geldi.
Belki yüzyıllar sonra bile konuşulacak destana tanıklık eden şanslı bir kuşağız.
Bu destansı direnişin nedeni olan ihaneti de yakından tanımamız gerekiyor.
Aslında çocuklarımıza tarih kitaplarından okunacak bu ihaneti de, bu ihaneti boğan destanı da yakından tanımaya yarayacak duruşmaları izletmemiz gerekir.
Görmeliler ve hem bu ihaneti tanımalılar hem de bu destanın kahramanlarını tanımalılar.
Türk milleti bir destan yazmıştı. Türk yargısı milletine karşı sorumluluğuna sahip çıkıyor ve destanı tamamlıyor.
İzlediğim davaların tamamında son derece yüksek bir hukuk bilgisi, son derece büyük bir dirayet ve son derece büyük bir duyarlılıkla yargılamalar sürdürüldü.
Kolay iş değil. Günler ve aylar boyunca hainlerin gözüne bakarak yalanları dinlemek ve tahammül etmek.
Bir duruşmayı yarım saat izleyenlerin bile öfkelerini kontrol etmekte zorlandığı bir olay ve bir ortamda hakim ve savcıların tahammüllerini anlamak gerekir.
Avukatlar da tarihe iz bırakacak büyük bir performansa imza attılar.
Darbe Davaları Platformu büyük bir dikkat ve özenle konuları takip etti.
Özetle şunu diyebiliriz. Tarihte örneğine hatta benzerine rastlanmayacak kadar kapsamlı bir ihanete karşı Türk milleti, tarihte örneğine hatta benzerine rastlanmayacak bir karşılık verdi.
Şimdi Türk yargısı da örneğine ve benzerine rastlanmayacak bir sorumluluk içinde son noktayı koyuyor.
Yaşar Baş