FETÖ nün hangi tarihten bu yana terör örgütü sayılacağı konusunda küçük de olsa tartışmalar var ama terör örgütü olduğu ve hangi dönemden itibaren terör örgütü sayıldığı konusunda bir tartışma yok.
Hangi tarihi başlangıç tarihi alırsanız alın, ortada bir terör örgütü gerçeği var.
Bazıları Bektaşi misali açıktan terör örgütü yok diyemiyorsa da, dilinin altında gevelediklerinden niyetlerini çok iyi anlıyoruz biz.
İster terör örgütü olsun ister çıkar amaçlı suç örgütü olsun, isterse de FETÖ gibi multikarakter terör örgütü olsun, bilinen suç örgütlerinin tamamı devlet organlarından gizlenme esasına göre çalışır. FETÖ, örgütlü suçları karakterize eden ne kadar kriter varsa bunların tamamını istismar eden karakter yoksunu bir örgüt.
Örneğin FETÖ dışında amacını gizleyen bir terör örgütü var mı? Örneğin bir terör örgütü olan PKK mensubu yakalandığında, örgütün lider kadrosuna veya örgütün amaçlarına en ağır küfürleri ediyor mu? Örneğin; DAEŞ mensubunu örgütün liderlerine ve anaçlarına saldırırken görebilir misiniz? DHKP-C’den TİKKO’ya, TALİBAN’dan bilmem hangi terör örgütüne kadar hangisine bakarsanız bakın, FETÖ kadar karaktersizini bulmanız mümkün değil.
Terör örgütleri amaçlarını asla gizlemezler. Örgütsel hiyerarşilerini gizlerler. Devlet organlarından da gizlenirler.
Söz konusu olan FETÖ olduğunda, bildiğiniz bütün kriterler anlamını kaybeder.
Darbe davalarından herhangi birini izleyin de görün bakalım ortadaki karakter yoksunluğunu. Darbenin lideri bile öyle yalanlar konuşuyor ki, bilmeyen birinin kandırılmaması mümkün değil. Bilinen bütün kavramları kirleten ve terör örgütü olduğu konusunda hiçbir tereddüt bulunmayan Pennsylvanialı şeytanın örgütü, suç örgütü tanımlarını da değiştirdi.
Dolayısıyla, bu yüzsüz örgütün tanımlanmasında çok ciddi güçlükler var.
Şeytanın örgütünün temel yöntemi, bu örgütün karşısında bulunan ne kadar kişi ve kurum varsa itibarsızlaştırmaktır.
İtibarsızlaştırdıkları her kavram, her kurum ve her kişi, bu şeytanın ordusu için kaçış alanı oluşturuyor.
FETÖ’nün siyasi ayağı ne demek. Siyasi pozisyonunu FETÖ’nün amaçları doğrultusunda kullanan demek değil mi?
Demek ki; FETÖ ile mücadele eden kişileri, mücadele eden kurumları ve mücadelede kullanılan kavramları ve yöntemleri itibarsızlaştırmayı kendine misyon edinen her kim ise FETÖ’nün siyasi ayağı odur.
Recep Tayyip Erdoğan’a karşı çıkmak için milli birliğimizin temelini oluşturan değer yargılarını kim yerle bir etmeyi göze alıyorsa, FETÖ’nün siyasi ayağı odur.
Türkiye’nin yaşadığı travma sonrası yaşadığı depresyondan çıkılabilmesi için güvenli alanlara ihtiyaç var.
Toplumda sığınılacak güvenli bir liman, tutunulacak güvenli bir kişi bırakmamayı amaçlayanların yöntemi FETÖ’cü yöntemlerdir.
Bir küresel ihanet örgütüne karşı istiklal ve istikbal için bütün varlığıyla mücadele eden Cumhurbaşkanımıza FETÖ’nün siyasi ayağıdır demek, bu mücadelenin ruhuna, bedenine, aklına, hafızasına yapılacak en yüz kızartıcı saldırıdır.
Recep Tayyip Erdoğan’a muhalefet etmek elbette bir kişisel haktır. İktidara muhalefet hakkının şerefi, muhalefet hakkını toplumun temel değerlerine saldırı amacına teslim etmemeyi gerektirir.
Ama öncelikle siyasetin şerefinden haberdar bir siyasetçi de gerekir değil mi? Başkanlık ettiği belediye meclisinin seçilmiş üyesine kenar mahalle ağzıyla küfredenlerin siyasetin şerefinden haberdar olabilmesi mümkün müdür?
Siyasetin bu kadar ucuzlaması ve düzeyini kaybetmesi de Türkiye’nin en büyük şanssızlığıdır.