Ekrem çok tanıdık bir profil. Bağımsız ve özgün bir karakter olarak hiç görmeyin zaten. Bu profil kurtarıcı arayan bezgin bir topluluğun fetişizmi ile kendini mutsuz hisseden insanların anlık buluşmasıdır.
Ölçü, çizgi, duyarlılık ve tutarlılık aramayın. Halk edebiyatı yaparlar ama fildişi kulelerde yaşarlar.
Ekrem’in siyasi hayatında en sertleştiği an hangisi? VIP’e alınmadığı an değil mi? Siyasetin gündeminde onlarca konu var? Bunların bir tek tanesi neden VIP olayı kadar Ekrem’i sinirlendirmiyor?
Ekrem ve onu tasarlayanlar öfkeleri derinleştiren birçok iddia ortaya atıyor? Ortaya attıkları hiç bir iddia neden sinirlenmelerine neden olmuyor da VIP salonuna alınmamak öfke nöbetlerine, cinnete dönüşen saldırganlıklara neden oluyor?
Çünkü bu siyasal projenin arka tarafındaki karakterlerin millet gibi bir derdi de yok tutarlı olmak gibi bir çabası zaten hiç yok.
Dolayısıyla siyasetin temel kavramlarından edilecek sözün bunlar için bir karşılığı da yok.
Kavramların içini boşaltıp dışını cilalayarak pazarlamak yeni dünyanın bilinen illüzyonudur. Ekrem bu illüzyonlardan biri. Bir başka illüzyonun üzerinden henüz bir yıl bile geçmedi. Geçen yıl bu zamanlarda Muharrem yeni kurtarıcı olarak vizyondaydı. Üzerinden yarım yıl geçmeden tozlu raflara itildi. Kabul edelim ki, Muharrem Ekrem’den çok daha tutarlıydı. Ama bu kadar oluyor işte.
Kendisini iktidarın karşısında konumlayanların bir tek tanesinin bile ortadaki profilin kendisini tarif ettiğini kabul edeceğini sanmam.
Uzun iktidar dönemlerinin biriktirdiği memnuniyetsizlikler olur. Bu memnuniyetsizlikler insanları öfkeli tercihlere savulabilir.
Ak Partinin siyasal iletişim stratejisi geçmişte yolu Ak Parti ile kesişmiş olup da bugün kendisini mutsuz ve öfkeli hissedenleri temel almalı.
Araştırmalar bize gösteriyor ki; çeşitli zamanlarda Ak Partiye en az bir kez oy vermiş olanların oranı yüzde yetmiş beşten daha yüksek.
Bu çok önemli bir potansiyel. İstanbul’da yerel iktidarın yirmibeşinci yılında hâlâ oyların yarısını alabiliyor durumda olmak aslında çok büyük bir siyasi başarı.
Bu tabanın daha da büyütülmesinin yolları kapalı değil. 31 Mart öfke patlamasının tavan noktasıydı. CHP adayı Ekrem’in aldığı oyları Ekrem’in profili ile tarif etmek bizi doğru sonuca götürmez. Çünkü ortada özgün bir siyasi karakter yok.
Bir dediği bir dediğini tutmuyor, siyasi görüntüsü ile gerçek hayatı arasında dağlar kadar fark var, tutarlı olmak gibi bir kaygısı hiçbir zaman olmamış.
Böyle bir karakterden milleti sürükleyecek siyasi lider çıkar mı? Millete ait hangi değeri temsil ediyor ki?
31 Mart’ta yeteri kadar tanınmayan hatta silik bir profil vardı karşımızda. Toplum bu karakteri tanımaya başladı. Dökülen alçıların ardından gerçek yüz görünmeye başladı. Dolayısıyla hiçbir suretle 31 Mart seçimindeki seviyeye ulaşamazlar.
Binali Yıldırım, çok güçlü bir siyasi figür olarak ağırlığını hissettirmeye başladı. Mütevazı ama özgüvenli.
Özellikle de Ak Parti tabanı uzun zamandan bu yana bir seçimde ilk defa bu kadar canlı.
Bu heyecan dalgası seçime kadar devam ederse seçim ile ilgili hiçbir sorun olmaz.
Seçim günü için de hazırlıklar eksiksiz olmalı. Baroların hukuka aykırı olarak seçimlerde inisiyatif kullanmaya çalışmasına ve oy kullanma yerlerine girmesi yasak olan kimselerin oy kullanılan yerlere girmesine asla müsaade edilmemeli.
Seçim kurullarının ve mülki amirliklerin gerekli tedbirleri şimdiden almasında ve seçim günü işlemlerin tüm hazırlıkların önceden yapılmasında da fayda var.
Yaşar BAŞ