Fitch not indirdi. S&P zamanı olmamasına rağmen Türkiye’nin görünümünü negatife çevirdi. Öncesinde dolar spekülasyonları zaten başlamıştı. Fitch ve S&P’nin açıklamalarının kaosun fitilini ateşleyeceğini, doların sekiz TL civarına yükseleceğini, bir ekonomik kriz dalgasının ortalığı saracağını ve bunun siyasi ortamı da bozacağını söylüyordu bazıları.
Önemli olan bizim ne dediğimiz demiştim hatırlarsanız.
Kim ne derse desin önümüz açık başlıklı yazımda, felaket senaryolarının hiçbir dayanağı olmadığını, yabancı düşmanlarımız ile yerli iş birlikçilerinin boşuna tepindiğini, Türkiye’nin bu saldırılarla baş edecek derinliğe de, yapılmaya çalışılan baskıyı ortadan kaldıracak seçeneklere sahip olduğunu da yazmıştım.
Fazla beklememize gerek kalmadı.
Trump’la görüşen İngiltere Başbakanı Theresa May, ülkesine bile uğramadan doğrudan Türkiye’ye geldi. Avrupa bölgesinden yükselen ambargo sesleri arasında, Türkiye’nin en önemli milli savunma projelerinden olan milli uçak konusunda iş birliği protokolü imzalandı.
Arkasından Almanya Başbakanı Merkel yönünü Türkiye’ye çevirdi. İçerden yapılan provokatif çağrılara rağmen Türkiye’ye geldi.
Hiç biri de Türkiye’nin kaşı gözü için burada değil.
Seçeneklerimiz ve potansiyelimiz var. Bize baskı yapmaya çalışırken kendilerini yordular.
Dolar kritik seviyenin altına indi. 3.7 seviyesinin altında şu anda. Artık doların fazla ucuzlamasının ekonomide sebeb olacağı olumsuz etkileri konuşmaya başlayacağız.
Bu trend tersine dönmez.. Dalgalanma zamanlarında ileri, geri hareketler olur. Ama genel doğrultuda negatif bir değişiklik olmaz bundan sonra.
Siyasi ve ekonomik kriz ve hatta kaos bekleyenler daha çok beklerler.
Türkiye içerdeki hesaplaşmayı tamamlayıp iç barışını tesis etme konusunda çok ciddi mesafe kaydetti. Daha önce zaman kaybı veya taktik hata olarak görülen birçok adım, bugünün psikolojik zeminini hazırlamış oldu.
Barış için zeytin dalı uzatan eli ısıran alçakların artık söyletecek sözleri de inandıracakları bir kimse de kalmadı.
Türkiye’nin terörle çok yönlü mücadelesinde yakaladığı zihinsel bütünlüğün temelinde, tüm barış seçeneklerinin kullanılmış olmasının büyük etkisi var.
Cumhurbaşkanımız, önümüzdeki hafta Körfez Arap bölgesi ziyaretine başlıyor. Bu ziyaret çok önemli.
Körfez Arap bölgesinin potansiyeli ile bizim fırsat ve kabiliyetlerimizin bir araya getirilmesi sadece bizim için değil, bölgemiz hatta insanlık için çok ciddi bir ivme yaratacaktır.
Bölgemiz kan ve ölüm ikliminden kurtarılmalı. İlişkilerin geliştirilmesinin hatta entegrasyonun formüllerini konuşma zamanı geldi.
Körfez Arap Ülkeleri İş Birliği Konseyi’nin amaçladığı siyasi iş birliğine Türkiye de dahil olmalı. Kapsamı genişletilmeli.
Adalet ve refah için yeni bir vizyon ortaya çıkabilmeli artık.
Türkiye, Körfez Arap Ülkeleri İş Birliği Konseyi’nin Stratejik Diyalog ortağı.
Bu asla yeterli bir iş birliği düzeyi değil.
Türkiye, dış politikada çok yönlü arayışlarında Avrupa Birliği ve Şangay İş Birliği Örgütü arasında kalmamalı.
Körfez Arap ülkeleri İş Birliği Konseyinin, siyasi amaçlarının geliştirilmesi ve Türkiye’nin de bu iş birliğine ortak olarak dahil edilmesini ciddi şekilde düşünmeli.
Her birimiz emperyalist cephenin hedefindeyiz. Baş ettiklerimiz sadece bugün karşımıza çıkanlar. Ödediğimiz bedel ortada.
Birbirimize sırtımızı dayanamazsak çok daha ağır bedeller ödeyeceğiz.
Karşılıklı hukukumuza saygı temelinde yeni bir refah ve adalet vizyonunda bir araya gelmemiz gerekiyor.
Kaynaklarımız, kabiliyetlerimiz ve fırsatlarımız birbirini tamamlayacak durumda.
İş sadece el ele tutuşmamıza kalmış durumda.
Yaşar BAŞ