Türkiye’nin seçiminde son dönemece girdik. Sanıyorum bu seçimden sonra önümüzde uzun ve düz bir yol olacak.
Küresel çıkar odaklarının son beş yılda Türkiye’de oynadıkları oyunların son durağına geliyoruz.
Onlar da anlamışlardır ki, Türkiye’deki işbirlikçileri kendilerini aldattı. Türkiye’nin başka hiçbir ülkeye milletimizin dünyada başka hiçbir millete benzemediğini duvarlara defalarca çarparak öğrendiler.
Aslında küresel çeteler şimdiden havlu atmaya da başladılar.
Seçime yirmi gün kala görevdeki hükümetle Suriye denklemini kökünden değiştirecek anlaşmaya imza atmak, hükümet değişikliği beklentisini rafa kaldırmak demektir.
Dünyanın her yerinde seçime on gün kala bütün önemli işler seçim sonrasına ertelenmeye ve seçim sonuçları beklenmeye başlanır.
Türkiye’de veya Türkiye ile iş yapan yabancı ülke ve işletmelerde bir program ertelemesi görüyor musunuz.
Herkes Recep Tayyip Erdoğan’ın devam edeceği varsayımına göre iş programını değiştirmeden yoluna devam ediyor.
Hani şu sosyal medyada tamam mı devam mı kampanyaları var ya. Bot ve trol hesapların kampanyalarının hiçbir karşılığı yok. Esas gösterge yerli ve yabancı iş dünyası ile yabancı hükümetlerin davranışları.
Gerek iş dünyasında gerekse de dış politikada bu hükümetin sona ereceğine dair bir beklenti var mı?
Dahası CHP’yi destekleyen işadamlarında seçim sonrasına dair herhangi bir beklenti var mı?
Göreceksiniz. Türkiye’nin direnci karşısında diz çöken batı şimdi dönüp hesabı Türkiye’deki işbirlikçilerinden soracaktır. Batının literatüründe merhamet yoktur. Kaybedenin yaşama hakkı da yoktur.
Bu zamana kadar sırtını sıvazladıkları hainlere neler yapacaklarını da göreceğiz. Hatta başladılar bile.
Türkiye’yi diz çöktürme sözü verdikleri efendilerinin önünde şimdi hesap verme zamanına geliyorlar.
Rasyonel olan bu göstergelerdir. Gerisi hikaye. Stand up tarzı gösterilere dönüşen Muharrem İnce mitinglerinde de bir değişim beklentisi yok.
16 yıllık iktidarın biriktirdiği itirazlar olur. Bu itirazlar seçim yaklaştıkça daha itidalli bir değerlendirmeye tabi tutuluyor. Görülüyor ki eksiğiyle fazlasıyla içinde yaşadığımız bir güven ve refah iklimi var. Daha iyisi yapılabilir mi? Elbette yapılır ama yaparsa yine Ak Parti yapar.
Yapılanlar kesinlikle az değil. Hangi ölçüye hangi rakama vurursanız vurun bir ülkenin, bir milletin ayağa kalkışını rakamlardan görürsünüz
Daha fazlasına ihtiyaç var. Ama daha fazlasını taş üstüne taş koymamış, dikili ağacı olmayan tuzu kurular yapamaz. Yaparsa yine Ak Parti yapar.
Bu ülkede yönettikleri birkaç belediyeyi ne hale getirdiklerine bir bakın. Görevden alınan CHP’li belediye başkanlarına üzülen bir tek CHP’li var mı?
Küçücük belediyeye bu kadar yolsuzluğu sığdıranların merkezi hükümeti eline geçirdiğinde olacakları düşünmek bile istemiyor insan.
Ortak cumhurbaşkanı adayında bile mutabık kalamayan aralarında koltuk hesabı ve Recep Tayyip Erdoğan düşmanlığı dışında bir tek ortak nokta bulunmayanlar mı Türkiye gibi küresel siyasetin merkezine doğru yükselen bir ülkeyi yönetecek. Güldürmeyin insanı.
Türkiye’nin küresel saldırı dalgasına karşı direnci yeni bir siyaset tarzı inşa etti.
Türkiye dalga dalga gelen bu saldırılara karşı direndi ve kazandı.
Şimdi yaraları sarma ve vitesi yükseltme zamanına geliyoruz.
Bu kadar büyük travmalardan hırpalananlar için de yeni bir dönem açılıyor.
Yeni dönem Türkiye tarihinin en büyük sıçrama dönemi olacaktır.
Yine Ak Parti yapacak…
Göreceğiz inşallah…
Yaşar Baş