Kriz fırsatçıları var ya. Böyle dönemlerin akbabaları hani. Yaşadığımız sıkıntılı ortamı fırsat bilenleri bir kenara not edin.
Cumhurbaşkanımızın dediklerine katılıyorum. Bir sorun yaşadığımız doğrudur ama bu sorunun şu anda kriz aşamasında olduğunu söyleyemeyiz.
Kriz ancak ödeme kabiliyetinin yaygın olarak bozulması ile olur. Türkiye’ye dışardan saldıranların amacı ödeme kabiliyetinde yaygın bir bozulmaya neden olmak. Dışardan saldırıların etkisini artıracak vicdansızlıklara da bu zamanlarda tanık oluyoruz.
Türk milletinin cesareti ve dayanıklılığı türlü kılıklara bürünen bütün saldırıları yerle bir etti.
Ne zaman bir saldırı dalgası olsa roller aynı roller oluyor. Değişen hiç bir şey yok.
Ekonomik saldırıyı yönetenler uluslararası çıkar odakları. Bunların yerli işbirlikçileri de var, bu saldırıyı fırsata çevirmeye çalışan akbabalar da var, millet can derdindeyken kendi kişisel önceliklerini her şeyin önüne geçirenler de var.
Öyle acımasız davranışlara tanık oluyoruz ki, bunların bazılarını yapanlar da vatanseverlikten söz açıldığında hiç kimseye konuşma fırsatı tanımıyorlar. Ama küçücük hesaplarla başkalarının hayatında altından kalkılmaz tahribata neden oluyorlar.
Elbette yasal bir alacağı olan alacağını tahsil etmek için yasal yollara başvurma hakkına sahip.
Ancak herhangi bir icra takibi dosyasını incelerseniz sayfaları çevirdiğinizde kimin niyetinin sadece alacağı tahsil etmek olduğunu, kimin ödeme güçlüğünü vesile kılıp insanlara zarar verme amacıyla hareket ettiğini net olarak anlarsınız.
Bir iş merkezinin yürüyen merdivenlerini söktüren birinin amacı alacak tahsili olabilir mi? Ya da bir evin çocuk odasındaki klimayı sökerek boruları kesen birinin amacının alacak tahsiliyle sınırlı olduğunu hiç kimse bana anlatamaz.
Bir fabrikanın trafosunu sökerek alacak mı tahsil edilir?
Daha neler neler duyuyoruz.
Bu dönem ödeme zincirini bozacak ağır saldırgan davranışlardan kaçınmak gerekiyor. Piyasayı korumak ile sınırlarımızı ve vatanınızı korumak arasında hiç fark yok.
Alacağı olan tabii ki tahsil etmek için gereğini yapsın ama yapacakları alacak tahsilatına katkı sağlasın, borçlunun muhtemelen zorlukla ayakta duran işi yerle bir edilmesin.
Bir piyasa ancak işletmelerin ayakta kalmaları ilke varlığını sürdürebilir. Bir iş yerinin kapanmasına neden olmak sadece o işletmeyi yok etmez.
İşçi, tedarikçi, alacaklı ve bunların da bağlı olduğu kocaman bir zincir yok olur.
Kamu kurumları ve kamu kurumu niteliğindeki kurum ve kuruluşlar, alacak tahsilinde borçlunun ekonomik durumunu geri dönülemeyecek şekilde bozacak eylemlerden kaçınmalı.
Bu dönemde kamunun yükümlülüklerini yerine getirirken özenli davranması da önemli. Çünkü kamu kurumları tedarikçilerine zamanında ödeme yapmazlarsa makul kârlarla çalışan tedarikçi batar ve bunun doğal sonucu olarak tedarik maliyeti yükselir.
Adalet Bakanlığı alacak tahsilatı kılığına büründürülmüş saldırganlıkları yakından izlemeli. Alacaklı taraf talep etti diye yasal sınırları aşan icra memurları hakkında en ağır müeyyideleri uygulamalı. Cumhuriyet savcılıkları da bu dönemdeki fırsatçıları tüm taraflarıyla soruşturmalı ve gereğini en ağır şekilde yapmalı.
Devletin görevi piyasayı korumaktır. Hakları da korumak ve alacaklı haklarına da saygı gerekir ama esas korunması ve ayakta tutulması gereken piyasadır.
Yaşar Baş