Türkiye’nin en önemli sorunu rasyonel bir tartışma yapamamasıdır.
En karmaşık tartışma bir slogana indirgenir ve etiketlenir. Bu konuda söz söyleyen kim varsa etiket onun alnına yapıştırılır.
Sloganlar havada uçuşurken de doğru ile yanlış, olgu ile algı, elma ile armut yer değiştirir de ruhumuz bile duymaz.
Her boş slogan gerçek bir emeği de perdeler. Aile politikaları konusundaki her yanlışın bir vebali elbette var ama her yanlış sloganın ve etiketin vebali çok çok daha büyük
Çünkü her yanlış tartışma aslında bir gerçek tartışmanın da önümü kapatıyor,
Temel aile konularını kavrayacak formasyonu ve konulara hakkaniyet temelinde bakacak vicdanı olmayanların hamasi sloganları ve algı operasyonları da bazen gerçeği perdeliyor. Rasyonel bir tartışmanın da önünü kapatıyor.
Bu nedenle aile hukuku başta olmak üzere hangi temel konuda bir tartışma varsa, söz söyleyenlerin birikimine ve hayat tarzına bakarsanız doğru istikamete gidecek bir yol haritası bulursunuz.
Cumhurbaşkanımız evlilik yaşının yükselmesinden şikayet etti ve aileyi güçlendirecek politikaları takip edeceklerini ifade etti.
Cumhurbaşkanımızın çağrısı sonrasında ortalığı hamaset nutukları kapladı. Tavsiyeler, sloganlar ve hamaset dışında evlenme yaşını daha erken seviyelere çekecek ve aile hayatını güçlendirecek somut öneri bir elin parmaklarını geçmez.
Toz duman içinde Afyonkarahisar Milletvekili Ali Özkaya’nın önerisi kayboldu gitti. Ali Özkaya Twitter hesabındaki önerisinde; “Gençler, üniversite eğitimi ve kariyer nedeniyle geç evleniyor. Ülkemizde evlilik yaşı 30’a yaklaştı. Eğer üniversite eğitimi sırasında evlenen gençlere iki kat burs ve 1+1 yurt imkanı sağlarsak, ben inanıyorum ki gençler daha erken evlenecektir. Mutlu yuvaları erken kurabiliriz...” diyor.
Rasyonel tartışma dediğimiz işte böyle olur. Zaman ayırıp konuyu anlamaya çalışıp, vicdanı temel alarak kafa yorarsanız çözüm konusunda bir görüşünüz olur.
Bir sorun hakkında konuşmadan önce sorunu tüm yönleriyle kavramak için çaba göstereceksiniz ki söyletecek sözünüz olsun.
Ali Özkaya’nın önerisi aslında Türkiye’nin gündeminde yer almalıydı, magazinleştirilerek aynı zamanda değersizleşen sloganlar kadar gündeme gelmemesi, içinde bulunduğumuz atmosferin ne kadar bozulduğunun da göstergesidir.
Milyonlarca üniversite öğrencisi var. Bu gençlerin iyi eğitim alarak bir gelecek inşa etme hayali var. Sağlıklı bir toplum düzeni inşa edeceksek, kariyer planlarının aile ile eşzamanlı yürüyebilmesinin yollarını da açmamız lazım.
Niyet, arzu hatta motivasyon iyidir ama somut ve uygulanabilir bir plan yoksa hiçbir işe yaramaz.
Ali Özkaya’nın önerisi son yıllarda duyduğum en güzel öneri. Dünyanın her yerinde devletler gençler için sosyal konutlar inşa ediyor. Bildiğim kadarıyla İngiltere’de iki milyon genç bu sosyal konutlarda, devletin verdiği sosyal desteklerle ve toplumdan tamamen izole olarak yaşıyor.
Ali beyin önerisi bu sığlığı, aile kavramı ile derinleştirecek bir içeriğe sahip. Devlet bir sosyal yardım yapacaksa, bunu aile hayatı için bir basamak ve kaldıracağa dönüştürerek bir taşla çok sayıda kuş vurabilir.
Genellikle ailesinden uzakta yüksek öğrenim gören gençlerin evlenmesini kolaylaştırmak birçok sosyal sorunu da kendiliğinden ortadan kaldıracaktır.
Hemen bunun maliyeti ne olacak demeyin. Çünkü toplum için ailenin zayıflamasından daha büyük maliyet yok.