Gecelerin gündüzleri kovaladığı günlerin sonuna geliyoruz. Aralık'ın son haftası gün dönümüdür.
Ama bugün dönümü, günün batıya doğru değil, ruhun doğusuna ve doğuşuna doğru döndüğünün işareti olan bir gün dönümüdür.” (Sezai Karakoç)
Alacakaranlık kuşağında ayakta durmanın ödülünü uzayan günler ile görmüş olacağız.
Hayat bizi son güne kadar sürekli test edecek. Biz hayatın bir sınav olduğunun farkındayız. Sınavın son saatine kadar direneceğiz.
Son beş yılımızı uzun kış gecelerine çeviren büyük bir sınav maratonunun sonuna yaklaşıyoruz
Bu yılın gün dönümü sabahının şafak vaktinin kızıllığını ufuktan görüyoruz.
Ufuktaki kızıllık sabahın ilk ışıklarıyla çizilmiş umudun ve zaferin resmî gibi duruyor.
Arş’a gebe olan uzun bir gecenin sabahının kenarında olduğumuzu biliyoruz.
Milletimiz tarihi boyunca büyük sınavlarla test edildi. Son beş yılı en ağır sınavlar zinciri olarak yaşadık. Tarihin kaydettiği en ağır saldırılara göğüs gerdik. Milim geri adım atmadık.
Sınavlar zincirinin sonuncusuna bir nihai hesaplaşma gününe 31 Mart’a da hazırız.
Küresel Drakula sisteminin bir tek değer yargısı vardır. Masada sadece kazananlar olur.
Ele geçirdikleri büyük güç merkezlerinin eliyle küresel sömürü düzeninin etki alanını genişletecek operasyonları hiç bitmez.
Ancak bu defa hesapları tersine çeviren büyük bir direniş ile karşılaştılar.
Yaşadıklarımız aslında küresel sömürü düzeniyle büyük bir hesaplaşmadır.
Küresel sömürü sistemi değer yargılarını sadece kazanma üzerine inşa etmiştir.
17 Aralıkta başlayan son hesaplaşma dalgasında yerli iş birlikçilerinin kazanma vaadine aldandılar.
Aldanmalarının bir nedeni de ellerindeki ölçülere sığmadığı için milletimizin inancı ve mücadele azmini anlayamamalarıdır.
Bizi sömürgeleştirdikleri bölgelerle karıştırarak büyük bir hata yaptılar ve şimdi bunun bedelini ödeyecekler.
Son büyük saldırı dalgasının en son hamlesi olan ekonomik saldırı ile eş zamanlı olarak sınırlarımıza yığılan askeri risklerin etkisinin gevşemeye başladığını net olarak görüyoruz.
Drakula’nın dişleri gevşiyor.
Daha önce de defalarca yazdım. Biz diz çökmedikçe onların direnci devam edemez. Çünkü onların siyaseti hesaba dayanır bizimki inanca. Hiçbir zaman da bizim sahip olduğumuz inancı kavrayacak bir ölçüye sahip olamadılar.
Yerli iş birlikçileri onları yanılttılar. Gerek Pennsylvanialı şeytan gerekse de Kandil’in şeytanlar küresel sistemi kazanacakları vaadiyle saldırıya ikna ettiler.
Bedelini en ağır şekilde ödediler.
Sezai Karakoç’un dediği gibi; “Benim aşkım sığmaz öyle her saza/ En güzel şarkıyı bir kurşun söyler.”
Sınırlarımızın içindeki ve dışındaki hainler merhamet türkülerini bizim zayıflığımız sandılar, kurşunun şarkısını da yine bizden dinlediler.
Türkiye’nin 15 Temmuz gecesindeki milli direnişi ile yazdığı destan bin yıllarca okunacaktır.
Keza sınır ötesi harekâtındaki askeri başarılar da üç bin yıl öncesinden bu yana dinlediğimiz askerî harekât tarihinin en zirve noktalarından biri olarak tarihteki yerini alacaktır.
Hainler ihanetin bedelini içerde ve dışarda ödediler ve ödüyorlar. Şundan emin olun. Bu günler o hainlerin iyi günleri. Yanılttıkları küresel Drakulaların onlara ne yaptığını çok yakında görmeye başlarız.
Onlar kurşun attıkları askerin sırtındaki parkayı onlarla paylaştığı, tanklarla ve uçaklarla bombaladıkları devletin hukuk dışındaki bir tek işlem yapmadığı merhamet iklimini çok arayacaklar.
Şimdi kaderleriyle baş başalar.
Çünkü sığındıkları dağlara karlar yağmaya başladı.
Yaşar Baş