Yunan efsanesine göre, Girit seferinden muzaffer dönen Yunan komutan Theseus’un gemisi Atina’da hatıra ve ziyaretgâh olarak uzun süre muhafaza edilir.
Zamanla geminin tahtaları çürür. Çürüyen parçalar yenileriyle değiştirilir. Öyle ki, zaman içinde geminin değiştirilmedik hiçbir parçası kalmaz. Gemiden Theseus’a ait hiçbir parça kalmamıştır ama gemi hâlâ Theseus’un gemisi olarak kabul edilmektedir.
Eskiyen parçaları değişse de, eskiden kalan bir tek parçası kalmasa da, hâlâ eski adın ve ruhun varlığını sürdürmesine felsefede Theseus Paradoksu denilir.
12 Eylül darbe yönetiminin hazırladığı anayasanın nerdeyse değişmeyen maddesi kalmadı. Temel ilkeleri belirleyen bazı kurallar dışında anayasanın nerdeyse tamamı değişti. Ancak 12 Eylül Anayasasının çürüyen parçaları zaman içinde teker teker değişmiş olsa da karşımızda yine 12 Eylül Anayasası var. Bütün parçalarını değiştirseniz de ruhunu değiştiremiyorsunuz.
Her şeyini değiştiriyorsunuz ama bir türlü sonraki aşamaya, sonraki badanaya geçemiyorsunuz. Demokratik bir ülkede, sivil iradeyi askıya alan darbenin bütün izlerini silmeden, ne kadar darbeci varsa adını ve izlerini ortadan kaldırmadan darbeci geleneği ve darbe hevesini silemiyorsunuz.
Halen yürürlükte olan darbe anayasası da dahil olmak üzere darbenin bütün izlerini silecek ve yeni baştan bir anayasal sistem inşa etme çağrısı bu bakımdan önemli.
Bu teklifin sadece anayasa ile sınırlı da kalmaması gerekir. Darbecilerin imzasıyla çıkarılan Yükseköğretim Kanunu başta olmak üzere, darbe döneminin bütün kanunları değişmeli. Özellikle de devlet uygulamalarına karşı temel hukuki denetim ve hak arama yolu olan İdari Yargı’nın halen darbe yönetimi tarafından çıkarılan ve seçilmiş parlamento onayından geçmeyen İdari Yargılama Usulü Kanunu ile yargılama yapması ayıbından da kurtulmamız gerekir. Sultan Abdülhamid’e karşı yapılan darbenin lideri Mahmut Şevket’in izlerinin hâlâ bazı okullarda ve yerleşim yeri isimlerinde yaşatılmasına izin verilmemesi gerekir. Darbecilerin geçmişte görev yaptıkları kurumlardaki hatıra listelerinden çıkarılması gerekir. Yassıada tiyatrosunda sözde mahkemenin tüm görevlilerinin adının yargı organlarının onur listelerinden silinmesi gerekir. Hatta mezarı bilinen ne kadar darbeci varsa mezarlarından çıkarılarak ayrı bir onursuzlar mezarlığına defnedilmesi gerekir ki, hiç kimse bir daha bu alçaklığı aklından bile geçirmesin.
Bugün demokratik devlet modeli deyince aklımıza gelen İngiltere; İngiliz darbeci General Olivier Cromwell’in cesedini vefatının üzerinden üç yıl sonra mezarından çıkararak sembolik olarak iskeletini darağacına asmış, kafatası yıllarca İngiliz Parlamentosunun duvarlarında teşhir edilmiştir. Darbeci Olivier Cromwell’in İngiltere Parlamentosunun kapısında asılarak teşhir edilen kafatası kazığa takılarak darbeci geleneği lanetleyen bir sembol olarak yıllarca dolaştırılmış, ancak 1960 yılında bir mezara defnedilmiştir.
Türkiye eğer sivil nizamı ayakta tutacak ise darbenin bütün sembollerinden kurutulmalı.
Bugün yürürlükte olan Anayasa, kaç defa değiştirilirse değiştirilsin, isterse değişmeyen hiçbir maddesi kalmasın yine de bir darbe anayasasıdır.
Türkiye’nin tarihine yakışır yeni ve sivil bir anayasayı hepimiz hak ediyoruz.
Anayasa’nın tümüyle yenilenmesi önerisini bir fırsat olarak görüp desteklemek gerekiyor.