Tarih yazdı milletimiz. Örneği, benzeri hatta yanına yaklaşanı yok.
Kendi namusuna ve izzetine sahip çıktı.
Liderine sadakatini gösterdi. Liderinin şahsında tecessüm eden değerlerine ve hayallerine, sahip olduğu fırsatlara, konfora ve refaha sahip çıktı aslında.
Tayyip Erdoğan öncesinde Türkiye’de birçok Cumhurbaşkanı görev yaptı. Kaç tanesinin arkasında böyle bir milli şahlanış oldu ki.
Milli iradenin şahlanışı ile oy oranı arasında doğrudan bir ilişki kurmamak gerekir. 1960 yılında indirilen Cumhurbaşkanı ve Başbakanın arkasındaki oy desteği aşağı yukarı bu kadardı. 27 Ekim 1957 tarihinde yapılan seçimlerde iktidar partisinin oyu % 47.9 du. 1 Kasım 2015 tarihinde yapılan seçimlerde iktidar partisinin oyu da % 49.5. Yani sadece 1.6 puan fark vardı.
Kimsenin kılı kıpırdamadı.
27 Mayıs 1960 darbesinde bu kadar yaygın bir saldırganlık da yoktu. Cuntanın arkasında asker sivil tüm kurumlarda teşkilatlanmış, iş dünyasından sivil toplum örgütlerine kadar yayılmış, bu kadar geniş bir örgüt de bulunmuyordu. Cuntanın lideri albay rütbesindeydi. Cuntanın içinde yüzbaşılar vardı.
27 Mayıs darbesi de emir komuta zinciri içinde yapılmamıştı. Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun, yaverinin de yardımıyla derdest edilmişti. Darbeye katılması teklif edilmiş, kabul etmeyince Yassıada’ya gönderilerek idama mahkûm edilmişti. Cumhurbaşkanının yaveri de hainler içindeydi.
Kuvvet komutanlarının tamamı cuntanın hedefindeydi. Genelkurmay Personel Başkanı tuğgeneral darbeciydi.
235 general ve 3500 civarında albay, yarbay, binbaşı rütbesinde subayın ordu ile ilişiği kesildi. Üniversite öğretim üyelerinin ve yüksek hakimler dahil hakim savcı kadrosunun aşağı yukarı yarısının görevine son verildi. 54 kişiden oluşan Danıştay üyelerinin 28’inin görevine son verilmişti.
27 Mayıs’ta iktidar olan partinin aldığı oy, aşağı yukarı 15 Temmuz’da iktidar olan partinin aldığı oy kadardı.
27 Mayıs’ta, 15 Temmuz cuntasından çok daha zayıf bir grup vardı. 15 Temmuz’da çok daha yaygın, zalim, alçak, kalleş ve saldırgan bir teşebbüs vardı.
27 Mayıs’ta birkaç cılız ses dışında hiçbir ses çıkmadı. 15 Temmuz’da ise, millet tankların, uçakların, helikopterlerin, otomatik silahların karşısında silahsız ve kale gibi dimdik durdu.
Milletimizin değerlerini ve hayallerini ayakta tutan bir lider olmasaydı, milletin bu şahlanışı olur muydu?
Lidere sadakat, liderin şahsında tecessüm ettiğini gördüğümüz değer yargılarına, hayallere ve hedeflere de sadakati gerektirir.
Millet adına yetki kullanan herkes bu sorumluluk duygusu ile hareket etmelidir.