Siyasal davranışları tanımlamaya yarayan kavramlar vardır.
Bazen siyaset biliminin kavramlarının tek başına tanımlamaya yeterli olmayacağı, özgün kendine has modeller gelişir.
Siyasi koşullarının gerektirdiği sentez, liderlik vizyonu ile birleşir ve ortaya tamamen kendine özgü, bilinen kalıpların hiç biri ile tanımlayamayacağınız yeni bir model çıkar.
Tamamen kişiye özel. Kişinin ancak adıyla tanımlayabileceğiniz yeni bir sentez, yeni bir model.
Kemalizm dediğimiz siyasi modeli, siyaset biliminin herhangi bir kalıbına oturtabilmeniz mümkün müdür. Recep Tayyip Erdoğan modelini anlatmaya yeterli bir kavram bulabilir misiniz? Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi davranışları, ancak ve sadece kendi adıyla adlandırabileceğimiz bir sentezdir.
Bonaparte’ı, Sezar’ı, Hannibal’ı, Frederick’i, De Gaulle’i, Putin’i, hülasa tarihe iz bırakmış büyük siyasi liderleri tanımlamak için siyaset biliminin kavramları yeterli olur mu?
Büyük liderler ancak ve tamamen kendilerine özgü bir sentezdir. Sadece kendi adları ile tanımlanabilirler.
Bazen yardımcı siyasi liderlikler için de tamamen kendine özgü bir modeller ortaya çıkar. Hatta yardımcı siyasi roller, birincil siyasi liderliklerden çok daha büyük bir dikkat, özen, cesaret, akıl, performans ve en önemlisi sarsılmaz bir sadakat gerektirir.
Birincil siyasi liderlikte, siyasi aklın sınırları ancak kendi siyaset vizyonu iken, yardımcı siyasi liderlikte, birincil siyasi lidere sadakat temelinde bir siyaset zekâsı gerekir.
Nizam-ül Mülk, Sokullu Mehmet Paşa gibi dönemlerinin büyük siyasi liderlerinin etrafında kendilerine has yardımcı siyasi liderlik gösteren örnekler var.
Bunları ne kendilerinden öncekileri anlatan kavramlarla, ne de kendilerinden sonrakileri anlatan kavramlarla anlatabilirsiniz.
Büyük siyasi liderler genellikle yalnızdır. Siyaset vizyonuna eşlik edecek yardımcı siyasi roller için genellikle çok az seçenekleri olur.
İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu, çok kısa olan İçişleri Bakanlığı döneminde çok önemli, başarılı ve kendine has bir performans gösteriyor.
İç güvenlik siyaset vizyonlarını hangi kavramlar ile tanımlamaya çalışıyoruz. Güvenlik veya özgürlük değil mi?
Şimdi İçişleri Bakanı Soylu’nun siyasi vizyonunu bu kavramlardan hangisi ile tanımlayacaksınız.
Güvenlikçi midir, yoksa özgürlükçü mü?
Bu kavramlar etrafında bir tarif yapmak mümkün olamıyor, çünkü bu kavramlar böyle bir özgün durumu tanımlamaya yeterli değil.
Bakan Soylu’nun modelini ancak herkese anladığı dilden konuşma modeli olarak tarif edebiliriz.
İç güvenlikte en önemli konu güvenlik personelinin motivasyonudur. Bunun için kendilerine liderlik edenlerin cesaretinden kuşku duymamaları gerekir.
İç güvenlik personeli kendi bakanlarının cesareti konusunda kuşku taşıyorlar m?. Hayır. Terörle mücadelede risk alan iç güvenlik personeli, başlarına bir şey geldiğinde bakanlarını arkalarında bulacaklarına inanıyor mu? Evet.
Güvenlik personeli için bu çok önemli bir motivasyondur.
Hiç kimsenin, ülkenin siyasi lideri Recep Tayyip Erdoğan’a sadakati konusunda bir şüphesi var mı? Hayır.
Soylu henüz bakanlıkta altı ayını doldurmadı. Bu dönem tarihin en ağır terör bombardımanına sahne oldu. İç güvenlik, yargı ve istihbaratın nerde ise yarısından çok fazlasının terör örgütü üyesi olduğu bir ülkenin dönüşümüne tanıklık ediyoruz.
Emin olun içinde bulunduğumuz koşullarda siyasi birliğini koruyacak Türkiye dışında bir ülke, milletimiz dışında bir millet yok.
Bir tek kişinin bile zarar görmesini normal kabul edemeyiz. Ancak bu şartlarda yaşadıklarımız gerçekten çok hafif kalıyor.
Kavramların yerle bir olduğu, fitnenin boyu aştığı, performansların skorlarla ifade edildiği dönemlerde sağlam eksenlere ihtiyaç oluyor. Bunun için insanların güven duyduğu yöneticilere ihtiyaç var.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu şahsen bende bu güveni oluşturuyor.
Sadakat var mı? Var. Özgüven var mı? Var. İçtenlik var mı? Var. Cesaret var mı? Var.
Yanlış anlaşılmasın. Hayatımda hiçbir defa Süleyman Soylu ile bire bir iletişimim olmadı. Tanışmıyoruz yani.
Yakın plandan bakıldığında farklı bir görünümü var mıdır onu bilemem. Ben dışardan baktığımda edindiğim izlenimi yazıyorum.
Sadakat denilince akla gelenlerin hımbıl ve eyyamcı tavırlarını, cesur dediklerimizin sadakat sınırlarını zorlamalarını, akıl dediğimizde aklımıza gelenlerin ilk fırsatta kendilerine başka bir yol aramalarını gören bir nesil olarak;
Öz güven, akıl, içtenlik, cesaret ve sadakatin bir arada bulunabileceğini gösteren örneklerin altını çizmemiz gerektiğini düşündüm o kadar.
Yaşar BAŞ