Şeytanın örgütünün küresel ölçekte ne kadar büyük bir tehdit olduğunu, dünyanın yüz yüze olduğu ne kadar terör riski varsa tamamının hedefinde Türkiye’nin bulunduğunu anlattı Cumhurbaşkanımız.
Dünya, milletimizin yaşadığından daha büyük bir terör saldırısına tarih boyunca maruz kalmamıştır. Yine dünya bizim kadar hızlı, bizim kadar yaygın, bizim kadar güçlü bir cevap verememiştir.
Altı çizilmesi gereken en önemli konu ise şudur. Anında, vatanın tamamında, milletin tamamıyla, hiçbir merkezi koordinasyon olmadan ortaya çıkan bir halk hareketinin, devletin meşru otoritesine saygı ve bağlılığın milim dışına sapmadan sonuçlanmasının dünyanın herhangi bir ülkesinde ve tarihin herhangi bir sayfasında örneği yoktur.
Türkiye’nin farkına varması gereken en büyük kazancı kesinlikle budur.
Dünya, yüzleşmeye başladığı terörle mücadelede, sahip olduğumuz bu zenginliğe ne kadar ihtiyacı olduğunu çok kısa zamanda kavramaya başlayacaktır.
Bu aşamada Türkiye’nin yapması gereken, taraf olduğu uluslararası antlaşmalardan kaynaklanan yetkilerini hızla kullanmaktır.
Türkiye, uluslararası alanda ciddi bir dezenformasyon ve kirli bir savaşla karşı karşıya. Bunu yapanların, Türkiye’nin istikrarı korundukça, enerjilerini uzun süre devam ettirebileceklerini sanmıyorum. Sis bulutu yavaş yavaş dağılacaktır.
Bu saldırganlığın tepe noktasına ulaştığı bugünlerde ayaklarımızın sabit kalması çok önemli. Bu bakımdan büyük bir sınavdan milletimizi alnının akıyla, tarihte örneği olmayan bir başarı ile çıkıyor.
Türkiye, bu kadar büyük bir terör saldırına maruz kalmışken, bu terör saldırısının küresel uşaklarına karşı gereken adımları atması gerekir.
Türkiye’nin, terör faaliyetlerinin önlenmesine ilişkin BM sözleşmelerinden ve Avrupa sözleşmelerinden kaynaklanan yetkileri var. Türkiye bu taleplerini hiç zaman kaybetmeden muhataplarına iletmelidir.
Uluslararası terörizmin önlenmesi sözleşmelerinden kaynaklanan taleplerimizi, çoğunlukla siyasi mekanizmalar değil, adli merciler inceleyecek. Muhatap adli mercilerin önemli bir kısmında da siyasi mekanizmaların müdahale yetkisi yok.
Dolayısıyla yabancı politikacıların ifadelerine takılarak taleplerimizin geciktirilmemesi gerekir. Bu taleplerimizin tamamı sonuç vermeyebilir. Ancak devlet sistemi ciddi çalışan ülkelerde, terörizmin önlenmesi hususundaki taleplerimizin incelenmesi aşamasında şeytanın örgütü ayrı ayrı uğraşsın. Bundan ne zararımız olabilir.
Özellikle de hükümetler arası dostluk ilişkisi bulunan bazı ülkelerden, küresel şeytani örgütün mal varlığının dondurulması ve eğitim merkezlerinin kapatılması taleplerine olumsuz cevap verildiğini görüyoruz. Türkiye, gerek terörün finans kaynaklarına yönelik tedbirler, gerekse de terör örgütüne eleman kazandıran eğitim faaliyetlerinin önlenmesi hususundaki antlaşmalardan kaynaklanan prosedürleri çalıştırmış olsa, aynı şekilde olumsuz cevap vermekte zorlanacaklarını düşünüyorum.
Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair Uluslararası sözleşme ile Terörizmin Önlenmesine İlişkin Avrupa Sözleşmesi, son derece etkili önleyici mekanizmalar öngörüyor.
Bu mekanizmalar biz söz konusu olunca çalışır mı? Bunu talebi yapmadan bilemeyiz.
Antlaşmadan kaynaklanan prosedürleri işletmek yerine, muhatap politikacılarla sözü temas içinde olmanın etkili bir sonuç doğurması mümkün değil.
Küresel şeytani örgütün, bütün küresel bağlantıları resmi olarak deşifre edildi. Eylemleri, uluslararası sözleşmelerdeki terör tanımlamalarına tam olarak uyuyor.
Konuşmak yerine, resmi taleplerimizi antlaşmalardaki prosedürlere uygun olarak yapalım.
Gerisini onlar düşünsün.