Akıl sır erdirebilen var mı bu CHP’lilere? Daha önce de yazdığım gibi bir seçim yarışını da daha başlamadan bitirmiş oldular?
Milletin önüne bir program, bir siyasi öneri, bir siyasi iddia ile çıkabiliyorlar mı? Partilerinin kongrelerinden alışık oldukları pazarlık, kumpas ve entrika dışında siyaset içinde üretebildikleri ne var?
On yıllardan bu yana iktidarın uzağında kalan ana muhalefet partisinin millete sunabileceği bir programa sahip olamaması Türkiye’nin şanssızlığıdır. İktidarı ayak oyunlarında arama dışında bir çözüm önerisi getiremediler bu zamana kadar.
Yine bir seçim var. CHP’de yine bir program, bir öneri yani bir umut yok. Yine bir seçimde umutları tezgâhlara, kumpaslara, oldubittilere, entrikalara bağlanmış durumda.
Kadim ortakları askeri ve sivil oligarşik yapıların bir gücü kalmaması nedeniyle tüm enerjilerini siyaset alanına yoğunlaştırmak zorunda kaldıkları için, bu seçim döneminde daha önce alışık olduklarımızdan daha yüz kızartıcı sahnelere tanık oluyoruz.
Partiler arasında iş birlikleri olamaz mı? Elbette ki olabilir. Ancak bu iş birliğinin partilerin en azından kısa vadeli ortak bir program geliştirilebilmesine bağlıdır? Yani ortak olan partiler, seçmene ortak bir öneride bulunabilmelidir.
Örneğin AK Parti ve MHP Türkiye’nin maruz kaldığı iç ve dış saldırıların sona erdirilmesine yönelik orta vadeli bir iş birliği planı temelinde bir araya geldiler. Bu bir öneridir. Türkiye’nin maruz kaldığı güvenlik risklerini ortadan kaldırma konusunda yapılan ortaklıktan Cumhur İttifakı doğdu.
Cumhur İttifakı, Türk milletine maruz kaldığı iç ve dış tehditlerle mücadele için ortak bir plan sunacaklar. Milletimiz de bu plana bakacak. Tercihini yapacak.
Cumhur İttifakı karşısındaki tarafa bir bakın bakalım. Cephe diyemiyorum çünkü tam bir cadı kazanı var. Koltuk sayıları konusunda birbirlerini oldubitti ile mecbur bırakma dışında konuşulan bir şey var mı?
Sanki milletin oyu ceplerinde. Birbirlerine pazarlama yarışındalar. Bir ortak programa dayanmadan, geçmiş seçimlerdeki oy desteğini koltuk pazarlığının konusu haline getirmek millete yapılacak en büyük hakarettir.
Ortak bir programları var mı? Recep Tayyip Erdoğan’ı indirmek amacı dışında. Yani pazarlığın bir tek konusu var. Koltuk.
O koltukları onlar paylaşamaz. Çok yakında gırtlak gırtlağa girerler birbirlerine.
Şimdi, kimin kime kumpas kuracağını, kimin kimi bir oldubitti ile mecbur bırakacağını izleyip göreceğiz. Aslında karmaşayı o hale getirdiler ki, kontrolü de kaybettiler. Zaten bu karmaşa hiçbir şekilde yönetilemez.
İş o hale geldi ki bu top döner dolaşır Yılmaz Büyükerşen’in önünde kalır onu söyleyeyim. Başka hiç kimse bu cadı kazanını, bir iç içe geçmiş kumpaslar zincirini yönetemez. İçlerinde bu konuda en deneyimlisi o.
Sloganlarda YÖK ve 12 Eylül düşmanlığında kimseye yer bırakmayan CHP’nin son kurultay divan kurulu başkanlığını 12 Eylül yönetimi tarafından YÖK sisteminin temel aktörü olarak görevlendirilen Yılmaz Büyükerşen yaptı. Oradan anlayın Büyükerşen’in becerisini.
2004 yerel seçimlerinde CHP’nin Eskişehir’de seçime neden giremediğine, Yılmaz Büyükerşen’in yüzde birlik bir parti olan DSP adayı olarak solun tek adayı haline nasıl getirildiğine, yani tarihin en acımasız kazıklarından birinin CHP’ye nasıl atıldığına bakarsanız, bunların hiçbirinin siyaset oyunlarında Yılmaz Büyükerşen’in eline su dökemeyeceğini çok iyi anlarsınız.
Yaşar Baş