Sistemler kutsal değil. Kutsal olan insandır.
Korunması gereken sistemler değil, insanların haklarıdır.
İnsanın temel haklarını güvence altında tuttuktan sonra, siyasi iktidarlar kendi uygun gördükleri yönetim modelini tercih etmek hakkına sahip olmalılar.
Anayasa değişiklik taslağı ile getirilen yeni sistemin yararlı mı zararlı mı olduğunu uzun boylu tartışmaya gerek yok.
Son on beş yılda, tarihimizde bir örneğine rastlamadığımız refah düzenini ortaya çıkaran iktidar var.
Bu iktidar, performansını geliştirmek için bir model değişikliğine ihtiyaç duyduğunu söylüyor.
Madem değişiklik isteyen tarafın arkasında yeterli halk desteği de var.
O zaman kendi çalışma prensiplerini getirmesinin ne sakıncası olabilir ki?
Bunun sınırı artık bütün insanlığın üzerinde mutabık kaldığı kişisel haklardır.
Kişisel hakların ortadan kaldırılması, kişinin kendi rızası da dahil olmak üzere hiçbir suretle mümkün ve meşru olmaz.
Dünyadaki tüm din ve siyaset görüşlerinin nerede ise üzerinde mutabık kaldığı temel haklar konusunda anayasa değişiklik önerisinde bir düzenleme var mı? Yok.
O zaman anayasa referandumu konusunda tartışılabilecek en son şey rejimdir.
Boş ve sloganik tartışmalardan sıyrılırsanız, daha demokratik bir sistem önerildiğini de görmüş olursunuz.
Demokrasi, milletin tercihlerine dayalı bir sistem değil mi.
Devletin bürokratik örgütlenmesinin, millet iradesinin üzerinde bir güç hatta vesayet odağı haline gelmesinin önüne geçmek değil mi?
Millet ile yönetim arasına birtakım vesayet odaklarının girmesini engelleme veya etkisini aza indirmenin birinci yöntemi, millet ile yönetim arasındaki basamakların azaltılmasıdır.
Şu anda millet iradesi ile yönetim arasındaki basamaklardan bazıları kaldırılıyor.
Artık millet neyi tercih etmişse, yönetim o tercihlere daha yakın olacak.
Adı her ne olursa olsun, milletin tercihlerine alternatif bürokratik odaklar için daha az alan bırakılmış olacak.
Devlet içinde mikro iktidar odaklarına daha az yer kalacak.
Elbette bu sonuç, yeni sistem içinde çalışacak yönetimin performansına da bağlı olacak.
Yeni sistem içinde yeterli performans gösteremeyen bir yönetim ortaya çıkarsa, bu milletin oylarıyla sona erdirilebilecek mi? Evet.
Daha ne olsun.
Gücünü milletten almayan kerameti kendinden menkul güç odakları kendisini millet iktidarına alternatif görememeliler. Benim için anayasayı değerli kılan, bu tür çeteleşmeleri önleme kabiliyetidir.
Devlet içindeki çeteleşmeler siyasi amaçlı olabileceği gibi, çıkar amaçlı da olabilir. Çeteleşmeler güç de kazanabilir. Belirli ölçüde tayin edici hale de gelebilir. Önemli olan siyasi iktidarın bir çeteleşmeyi fark ettiğinde ortadan kaldıracak bir kabiliyete sahip olmasıdır.
Kendini siyasetin, dolayısıyla milletin üzerinde gören, siyasi gidişatı biçimlendirecek yetkilere sahip olduğunu düşünenler olursa, devlet bunlara sadece memur olduklarını hatırlatacak kudrete sahip olabilmelidir.
Şu anda devletin böyle bir gücü var mıdır derseniz. Cumhurbaşkanının kişisel siyasi etkisi nedeniyle var. Ancak sistem siyasete sistematik bir güç sağlamıyor maalesef.
Yeni sistemde milletin temsilcisi olan yönetimin bu opsiyonu anayasal garanti altında olacak.
Millet dışında bir iktidar aramayan herkesin buna evet demek dışında bir seçeneği var mı?
Yaşar BAŞ