Meşruiyetin kaynağı hukuktur. Seçimin hukukuna uygun olan sonuç ne ise, hem hukuken hem de siyaseten meşru olan odur.
Aksi takdirde siyasi meşruiyet tartışmasını sonuca bağlayacak kriter bulunamaz. Bu tartışma sürer gider
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin sonuçları henüz kesinleşmedi. Geçici sonuçlara Ak Parti itiraz etti ve itiraz incelemesi devam ediyor.
Süreçlerin meşruluğunu tartışacağımız zemin hukuktur. Bir hukuki tartışma da kabul edeceğimiz son söz en üst yargı organının söyleyeceği söz ve vereceği karardır.
Türkiye’de seçim işlemlerine itiraz kavramı esasen CHP ile özdeşleşmiş bir kavramdır.
Ak Parti nerdeyse ilk defa bu şekilde önemli bir itiraz sürecini işletiyor.
Nerdeyse her seçime, hatta kendi partilerinin içinde yapılan her seçime, hatta ve hatta kendilerinin iki katı oy ile kazanılan seçimlere bile itiraz eden, ellerinde hazır itiraz dilekçeleri ile gezen CHP’nin İstanbul seçimlerine yönelik Ak Parti itirazı nedeniyle söyleyeceği hiçbir sözün geçerliliği yok.
Kararı YSK verecek. YSK tarafından verilen karar eğer CHP lehine olursa buna saygı gösterileceğini Ak Parti deklare etti.
CHP tarafının kendi lehine olmayacak her sonucu itibarsızlaştırma çabası dışında bir görüşü yok.
Buna siyaset diyemezsiniz. Öyle bir hava oluşturmaya çalışıyorlar ki, sanki CHP’nin hoşuna gitmeyen hiçbir seçenek meşru değil.
Şunu CHP dahil herkesin bilmesi gerekiyor; meşruluğun kaynağı hukuktur.
Milletin tercihi en önemli dayanak noktasıdır. Ancak milletin tercihine geçerlilik kazandıran da hukuktur. Dolayısıyla dayanağımız ancak ve ancak hukuktur.
Ak Parti’nin seçim hukukuna dayanan itirazlarının siyasi açıdan da hiçbir şekilde meşruiyeti sorgulanamaz.
Türkiye’yi dünyada tartışmaya açanlar, seçimin hukukunu yerle bir edip benzeri olmayan yolsuzluğu yapanlardır. Yolsuzluğa karşı hukuku savunanlar değil.
Ama CHP’nin genetiği her türlü yüz kızartıcı ihlali yapıp zeytinyağı gibi suyun üzerine çıkmaya kodlanmıştır.
Süreçler gözümüzün önünde yaşanıyor. Türkiye’de iktidarda CHP olsaydı, sandıklarda kimse iktidar partisi aleyhine kumpasa cesaret edebilir miydi?
Ama Ak Parti’nin inşa ettiği bu hukuk düzeni, kendisi hakkında çirkin kumpaslar için örgütlenme özgürlüğünü de teminat altına alıyor.
Türkiye’nin hukuk devleti ve hukuk güvencesi içinde yaşanmasını savunanlar, bu hukuk düzeninin kumpaslara ve kirli tuzaklara kurban edilmesine karşı çıkmalılar.
Daha yasal süreçler tamamlanmadan kendini belediye başkanı ilan edenlerin sığlıkları, arkasındaki kumpasları örtmeye yetmemeli.
Elbette Ak Parti bu kumpaslar için boşluk bırakılmasının nedenlerini samimi bir şekilde kendi içinde sorgulayacaktır.
Şimdi kumpasın detaylarının tespit edilmesi ve kumpasa karşı hukuk süreçlerinin işletilmesi zamanıdır.
Hukuk süreçleri sonunda ortaya çıkabilecek sonuçları baştan itibarsızlaştırmaya çalışan her kimse, bu kumpasın faili de odur.
Yaşar BAŞ