Bugün ABD sistemi içinden sadece avukatlık mesleğini çıkarın, ABD bildiğiniz Suriye benzeri duruma sürüklenir.
Dünyanın en ilkel anayasası ve bilinen en ilkel seçim sistemi ile yönetilen ABD toplumunun yaşanılabilir bir çizgide kalmasının en önemli dayanaklarından biri avukatların mesleki çabalarıdır.
Hayat standartları ile gençliğimizin önüne model olarak konulan batılı toplumların gelişiminde de avukatlık mesleği öncü bir role sahip olmuştur.
Türkiye’de üç büyük ilin baro yönetimleri ile bu yönetimlerin esir aldığı barolar birliğinin avukatlık mesleğini geliştirme amacından uzaklaşmalarından kaynaklanan bir itibar kaybı yaşasa da avukatlık mesleği hâlâ yaşanılabilir toplum ve devlet düzeninin temel dinamiklerinden biridir.
Hukuk devletinin vatandaşlara sağladığı koruma, ancak güçlü bir hak arama bilinciyle birleştiğinde sonuç veriyor.
Ülkemizde ve dünyanın tamamında hak arama çabalarına rehberlik etmenin adıdır avukatlık mesleği.
Eski Ordu Milletvekilimiz Av. Mustafa Hamarat Avukatlar Günü mesajında çok veciz bir şekilde ifade etmiş. Avukat olmadan savunma, savunma olmadan adalet, adalet olmadan devlet, devlet olmadan huzur olmaz.
Yani kısaca avukat olmadan huzur olmaz. Eğer insanlar hukukunun güvence altında olduğu hissine sahip olmazlarsa o toplumda huzur olmaz.
Avukatlık mesleği, haksızlığa uğradığını düşünenlerin haklarını meşru yollardan koruyabileceklerine dair inancı ayakta tutar. Toplumun birlikte yaşama bilinci, haklarının meşru yollardan koruyabileceğine dair inanç üzerine bina edilir.
Bu bakımdan avukatlık mesleği bizim için yaşanılabilir bir toplum düzeni inşa edilmesinin temel araçlarındandır. Avukatlık mesleğinin istismarlarla yan yanılmasının nedeni sadece avukatlar değil.
Hiçbir istatistik hiçbir ilave çalışma yapmaya gerek yok. Avukatlar da bu toplumun içimden çıkıyor. Hakimlerin ne kadarı vatanseverse avukatların da o kadarı vatanseverdir. Savcıların ne kadarı dürüst ise avukatların da o kadarı dürüsttür. Doktorların ne kadarı sahtekârsa avukatların da o kadarı sahtekârdır. Siyasetçilerin ne kadarı vatan haini ise avukatların da o kadarı vatan hainidir.
Hatta avukatlık mesleği açısından rahatlıkla şunu da söyleyebiliriz ki, olumsuzluklar diğer meslek sınıflarından çok küçük de olsa daha az, olumlu taraflar da diğer meslek sınıflarından çok küçük de olsa biraz daha fazladır. Sonuçta hepimiz bu toplumun parçasıyız. Bu toplumun ortalaması neyse avukatların ortalaması da odur. Önemli olan avukatlık mesleğinin işlevi ve kabul edilmiş meslek ilkeleridir.
“En özgür insan, tutkuları mantığa, mantığı da adalete bağımlı insandır” sözü ile tanınan 17 ve 18. yüzyıllar arasında yaşamış ünlü Fransız hukukçu Henri François D’Aguesseau “Avukatlık, hakimlik kadar eski, fazilet kadar asil, adalet kadar gereklidir! Bütün diğer mesleklerin genellikle hemen boyunduruğa vurulduğu sırada o, mutlu ve sakin bağımsızlığını koruyarak her zaman yaşamaya devam etti” der.
Yaşamak için değil, onurlu bir yaşam sürmek için gereksinim duyduğumuz hukuk ve haklar, ‘insanın, insan olarak sahip olduğu ve doğarken beraberinde getirdiği onurdan’ kaynaklanır. O nedenle yirminci ve yirmi birinci yüzyılın egemen değeri haline gelen insan hakları, modern toplumun bilinen tehditlerine karşı insan onurunu korumak için bugüne kadar geliştirilmiş en değerli, en vazgeçilmez haklar toplamıdır...
Avukatlık mesleğinin erdemi ise bu haklara yapılan saldırılara itiraz etmektir.
Avukat antitezdir, avukat karşı duruştur, avukat tepkidir, bizatihi aksiyon olan bir reaksiyondur…
Avukatlığa başlarken ettiğimiz yeminde “Hukuka, ahlaka, mesleğin onuru ve kurallarına uygun davranacağıma namusum ve vicdanım üzerine and içerim” diyoruz.
Avukatlık mesleğinin itibarını ayakta tutma çabalarının zamanınızdaki sembollerinden biri sayabileceğimiz Afyonkarahisar Barosu Başkanı Av. Turgay Şahin’in ifadesiyle; “Yemin metnimizden hareketle, avukatın isyanı gücünü hukuk, ahlak ve meslek kurallarından meşruluğunu ise namus ve vicdandan almaktadır. Avukat namus ve vicdan yoksunu her harekete isyan halindedir. Bu isyana bazen savunma denmektedir, bazen hukuki yardım bazen de hukuki bir talep.”
Yaşar Baş