Gözümüzde büyüttüğümüz süper güçleri yönetenlerin düzeyi ve derinliği bu kadar işte.
Sanırsınız ki mahalleli çocuklar arasında kavga yapılıyor.
Israrla söylüyorum. Yine söyleyeyim.
ABD bu kafayla devam ederse önümüzdeki seçimleri zor görür. Hadi önümüzdeki seçimleri gördü diyelim. Ondan sonraki seçimleri görmesi mümkün değil.
Türkiye’nin bu sokak kavgasında taraf olmasına hiç gerek yok. Araya girmek insanlığın icabı ama o da bi yere kadar.
Anlaşılan şu, ABD’nin akil-i kendinden menkul adamları Türkiye’yi batı ittifakı içinde kalmaya mecbur bırakacak bir savaş planı içindeler.
Guta’da yapılan vahşete karşı batı ittifakı tarafından açılan savaşta, Türkiye’nin batı ittifakı içinde olmak zorunda kalacağını hesap ediyor olmalılar.
Türkiye Suriye konusunda en aykırı görüşlere sahip olduğu İran ve Rusya ile bir çözüm planı dahilinde birlikte hareket ediyor.
Terör örgütlerinin kucağında fanteziler yapan batı, Türkiye’nin yeni bölgesel işbirliği zemini oluşturması ile kendisini Suriye denkleminin dışında buldu.
Yeniden Suriye denkleminin bir parçası haline gelebilmelerinin terör ittifaklarıyla mümkün olamayacağı ortaya çıktı. Görüyorlar ki güçlü ve istikrarlı bir bölgesel ortak olmadan Suriye denklemine dahil olmak mümkün değil.
Ortak olabilecekleri bir tek bölgesel güç var. Türkiye. Ancak yaşadıklarımızdan sonra ortak olmanın zemini de kayboldu. Türkiye’yi şu andaki çözüm ortakları olan Rusya ve İran ile ayrıştırmadan bir ortak yol ihtimali de görünmüyor.
Türkiye Suriye denkleminde eylem birliği içinde olduklarıyla fikir birliği içinde değil. Batı, bu fikri ayrışmayı, fiili ayrışma ve hatta çatışmaya dönüştürülmesini zorlayacak bir kurnazlık alanı olarak görüyor Guta’daki vahşeti.
Türkiye’yi ya Suriye konusundaki tezlerine uyumlu davranarak, batı eksenli bir saldırının parçası haline gelmeye ve halihazırdaki çözüm ortakları olan Rusya ve İran ile karşı karşıya gelme;
Ya da Suriye konusunda bu zamana kadar belirlediği çizginin tam karşısında yer alarak sahip olduğu toplumsal zemini terk etme arasında bir tercih yapmaya zorluyorlar akıllarınca.
Burada hedef alınan sadece Türkiye’nin Rusya-İran ekseni ile yürüttüğü çözüm planı değildir. Aynı zamanda Suriye olayları başladığı zamandan bu yana, Suriyelilere kucak açarak inşa ettiği Türkiye-Suriye kardeşliğidir.
Kim ne derse desin, Suriye’de ilelebet süremeyecek bu kirli savaş bittiğinde ve Suriye toprakları Suriye’nin gerçek sahipleri tarafından yönetilmeye başlandığında; Suriye sınırları içinde yolu Türkiye’ye düşmemiş ve Türkiye’nin ekmeğini yememiş bir tek kişi kalmamış olacak.
Çatlasalar da patlasalar da bundan sonra Suriye’nin kaderi ile Türkiye’nin kaderi birleşmiştir. Azerbaycan söz konusu olduğunda diyoruz ya İki Devlet Tek Millet. İşte aynen bunun gibi Suriye bundan sonra Türkiye’nin bir parçasıdır.
Türkiye’yi bir tercihe zorlayanlar günlük taktik ve stratejik zorunluluklarla uzun vadeli vizyonundan geri adım atmaya ikna etmeye çalışıyor.
Türkiye bu konulara kısa vadeli taktik konular olarak bakmıyor ve bakmamalı. Anlık ihtiyaçlara göre yön değiştirerek büyük devlet olunmaz. Türkiye uzun vadeli bir vizyonla, herhangi bir batılı ülkeyi çökertecek kadar büyük maliyetlerle inşa ettiği Suriye politikasını kendisine büyük güçler diyenlerin taktiklerine kurban etmeyecektir ve etmemelidir.
Büyük devlet ancak büyük politikalarla olunur. Twitter’dan kenar mahalle çocuklarının yaptığına benzer tehditler savurarak olunmaz.
İnsanın hafsalası almıyor. ABD gibi bir devletin düştüğü duruma bak. Bir ABD vatandaşı devlet başkanının üslubuna baktığında kendini büyük bir devlette yaşıyor gibi hissedebilir mi?
Ne bir tutarlılık var ne de bir seviye. İnsan bu twitter mesajlarını görünce ABD Başkanının hesaplarının hacklenmiş olduğunu düşünüyor. Birkaç gün içinde seviyesi sorunlu ve tutarsız mesajlar zincirinin başka türlü açıklanması mümkün görünmüyor.
Allah akıl fikir versin. Ne diyelim.
Yaşar Baş