Bu hafta Rizespor Fenerbahçe maçını izleyip de rahatsız olmayan bir kişi olduğunu sanmam.
Bir hakem, yöneticilerin, teknik ekibin, sporcuların, taraftarların, spor medyasının emeklerini ancak bu kadar değersizleştirebilir.
Maçtaki tek penaltıyı vermedi, olmayan iki penaltı kararı verdi. Hadi ilk penaltıyı biraz hazmedelim ama maçın son dakikalarında verdiği o penaltı nasıl verilir yav!.
Aslında bir Galatasaray taraftarıydım. Fatih Terim’e karşı da çok büyük bir sempatim vardı. Fatih Terim’e sporun bilinen bütün değerlerini ayaklar altına aldığı için 9 maç ceza verilen yıllar önce oynanan Mersin İdman Yurdu maçının bittiği dakika Galatasaray taraftarlığım ciddi yara aldı.
Gariptir, sportif değerleri ayaklar altına aldığı için 9 maç ceza verilen Fatih Terim, daha ceza süresi dolmadan milli takımın başına getirilmişti. O milli takımın Fatih Terim hocalığında doğal olarak iki yakası bir araya gelemedi. Milli takım oyuncularını oynadıkları maç için prim istedi diye vatan haini ilan eden Fatih Terim, başarısızlığı sebebiyle görevine son verildikten sonra oynamadığı maçların ücretini almak için dava açtı.
O Fatih Terim, Milli takımdan kovulduktan sonra, ligde ikinci durumda olan Tudor’un görevine son verdirtip Galatasaray’ın başına geçti. Sırf milli takım hocalığı nedeniyle açtığı dava konusuz kalmasın diye de Galatasaray’dan bir yıl için ücret almayacağını ifade etti.
Sporun etik değerleri bu kadar ayaklar altına alınınca, artık Galatasaray taraftarlığımı tamamen bitirdim. Spor hayatın içinde bu kadar önemli yer tutmalı mı derseniz, asla tutmamalı derim. Ancak ahlak ve adalet gibi insanlığın değerlerinin ayakta tutulması için, konunun ne olduğunun, önemli olup olmadığının da hiçbir önemi yok.
İnsanların gözünün önünde bir maç oynanıyorsa, bir rekabet varsa insan olmanın ön koşulu bu rekabetin adil bir şekilde, bazen haklı olanın, bazen şanslı olanın, bazen doğru bir planı olanın, bazen iyi mücadele edenin, bazen iyi oynayanın ama sadece iki takımın performansları ile sonuçlandığı maç olmasını istemek olmalı.
Rizespor Fenerbahçe maçını izleyip de bu maçta adil bir yönetim olduğunu kim söyleyebilir ki? Gerçi Rıdvan Dilmen yarım ağız söyledi. Fenerbahçe lehine verilen iki penaltının kendi futbol değerleri açısından penaltı olmadığını ancak kuralların penaltı verilmesini gerektirdiğini ifade etti. Keşke söylemeseydi. Benim futbol başta olmak üzere her türlü spor müsabakalarını izlemek ve izlediğim spor dalının kurallarını öğrenmeye çalışmak gibi bir hobim var. Rıdvan Dilmen de futbol konusunda referans gördüğüm, her önemli maç sonrasında ne yorum yaptığını mutlaka izlediğim biri. Fenerbahçe konusunda objektif kalamadığını görüyorum ama keşke bu kadar adaletsiz bir hakem yönetimine, beni de rahatsız ediyor ama ne yapalım kurallar böyle demeseydi.
İzleyen herkes biliyor ki Rizespor Fenerbahçe maçının hakemi adil bir yönetim göstermedi. Galatasaray Gaziantep maçında Galatasaray lehine verilen penaltı kararını da futbol bilgisi olan bir hakem veremez.
İnsanı adil olmayan bir hükümle kaybetmekten daha fazla aşağılayan bir şey bulamazsınız. Onun için her siyaset teorisinde mana olarak ADALET MÜLKÜN TEMELİDİR benzeri bir cümle görürsünüz. Adalet olmadan barış olmaz. Önemli veya önemsiz hiç fark etmez, adil olmayanı sevdiremezsiniz.
Futbolun marka değeri diye bir kavram var ya hani. Emin olun futbolun marka değerini yükseltmenin birinci koşulu adil bir rekabettir. Dünyanın en önemli futbolcuları oynasa bile, adil bir rekabet yoksa, izlediğiniz şeyin adı maç değil ancak tiyatro olur. Yine emin olun adil bir rekabete dayanmayan dünya yıldızları izlemek yerine, bizim köy ile komşu köy arasında oynanan, teknik ve taktikten eser bulunmayan ama derbi tadında bir maçı izlemeyi tercih ederim.
Şunu da ifade edeyim. Geniş taraftar kitlesi olan takımları şampiyonluk rekabetinin içinde tutmak için adaleti zedelerseniz, futbolun saygınlığını da futbol ilgisini de yok edersiniz. Doğal olanı bozarsanız, doğa size bunun karşılığında asla hoşlanacağınız bir cevap vermez.
Rize’de Fenerbahçe’nin adil olmayan bir yönetimle kazanmasından mutlu olan Fenerbahçe taraftarları da vardır ama emin olun böyle adaletsiz bir şekilde kazanmak yerine, kaybetmeyi tercih edecek çok sayıda Fenerbahçe taraftarı da vardır. Eski bir Galatasaray taraftarı olarak, Galatasaray lehine verilen penaltı kararı beni asla mutlu etmedi.
Sporun marka değerini yükseltmek isteyenler, ilk önce adaleti tesis etmekten başlamalı işe. Her şeyin dışardan tayin edildiği algısı yerleşirse, emin olun bu maçları hiç kimse izlemez. Niye izlesin ki?
Sadece şifreli maçları izlemek için üç ayrı aboneliğim var, Rizespor Fenerbahçe maçı gibi birkaç maç daha görürsem, ilk işim tüm şifreli spor kanalı aboneliklerimi iptal ettirmek olur.
Böyle bir tiyatroyu izleyeceğime, gider alt lig maçlarını izlerim daha iyi.