Darbecilerin yüzsüzlüğüne şaşıranlara da ben şaşırıyorum. Bu satılmış alçaklardan ne bekliyordunuz ki?
İçlerinden namus ve şeref sahibi bir tek kişi bile çıkamadı. Çıkmasını da beklemiyorduk zaten. Bu ülke darbeci tipiyle ilk defa tanışmıyor. Bu kadar eblehini ilk defa görüyoruz.
İşin doğrusu ben biraz akıl bekliyordum.
Bombalanan kamu binaları için de, zaten 99 depreminden önce yapılmıştı, deprem dayanıklılık raporları da yoktu derlerse hiç şaşırmam.
Şehit yakınları ve avukatlarına Allah sabır versin.
Esas zor olanı bu cin ali hikâyelerini dinlemek zorunda olan yargı mensuplarının durumu. Hatta yargı mensuplarının durumu iki kere zor. Belki üç kere zor.
Birincisi bu alçakları dinlemeye tahammül ediyorlar. İkincisi bu alçakların hedefi haline geliyorlar. Üçüncüsü bu alçakları yargılarken kendi arkadaşlarına karşı diken üstündeler. Çünkü bilecekler ki herhangi bir yargılama işleminde karşılaşılabilecek basit yargılama hatalarının arkasından bile akılları zorlayan komplo teorileri çıkacak. Cin ali masallarına tahammül etmeseler. Şüpheden devlet yararlanır başlığıyla, usûl kurallarını cezalandırma aracı olarak kullandıkları, memnuniyetsizliği tabana yayarak siyaseti zayıflatmaya çalıştıkları ve kripto FETÖ’cü oldukları söylenecek. Usûl kurallarını tam uygulayıp cin ali masallarına tahammül etseler, bu usûl kuralını yapan siyasetçiler tarafından darbecilerin tiyatro oynamasına izin verdikleri, hükümete karşı başlatılan dip dalgasının uçları olmakla suçlanacaklar.
Böyle bir ortamda bu işin içinden çıkılabilir mi ya.
Elini kolunu değil başını bu işin altına koymuş olan insanların her gün hedefte tutularak sağlıklı görev yapmaları mümkün mü? Hakimler, savcılar da sonuç itibariyle insan. Onların da bir ailesi, bir gelecek kaygısı, korkuları ve sevinçleri var.
İnsaf sahibi olan herkes bilir ki, toplumun FETÖ ilişkileri bakımından en temiz kurumu yargı kurumudur. Halen FETÖ’cü yok mudur? Olabilir. Ama hiç taviz verilmeden fark edildiği anda gereği yapılıyor.
Her gün komplo ve ihanet iddialarının arasında bırakılan insanların da psikolojisi dayanabilir mi bu tabloya. Biraz da darbe yargılamalarında görev yapan kolluk görevlileri ile hakim ve savcıların motivasyonunu artıracak şeyler yapmak gerekiyor.
Darbe yargılamalarını yürütenlerin tamamının motivasyonunu ortadan kaldıracak saldırgan davranışların kime ne faydası var.
Büyük bir travma yaşandı. Travma sonrası stres dönemi devam ediyor. Bu stresin etkilerinin giderek azalması için güvenli alanlar inşa etmek gerekiyor.
Dayanaksız suçlamaların genelleştirilmesi, sağlıklı denetim yapılması imkânını da ortadan kaldırıyor. Yargı organlarının denetimini yapanlar üzerindeki baskıyı artırmak doğru bir yöntem değil. Baskı altında alınan kararların kalitesi de bozulur. Esas kayıp bu olur.
Şunu anlarım. Yargı organlarının denetimini yapan kurumlar yeterli duyarlılığa ve performansa sahip olmazlar. Bu takdirde siyasetin bir denetim aracı olarak devreye girmesi gerekir. Ancak devreye girerken de genellemeler yerine somut olarak problemi göstermeleri gerekir.
Daha önce söyledim şimdi de söylüyorum. Yargı mensupları darbe karşısında milli bir devletin evlatları hangi refleksi göstermesi gerekiyorsa bunu gösterdiler ve rüştlerini fazlasıyla ispat ettiler.
Anayasal düzen tehlike altındayken, bu tehlikeye orantılı şekilde yani hak ettikleri şekilde karşılık verdiler. Tehlikenin bastırılması aşamasında usûl kurallarının getirdiği kısıtlamaları da orantılı yani gerektiği şekilde aştılar.
Ama siyasetçilerin yargı mensuplarından kanunla getirilen sınırlamaları gerektiğinde aşmayı bir alışkanlık haline getirmeyi beklemeleri doğru değil. Böyle davranmak siyasetin alanını genişletmez daraltır.
Yaşar BAŞ