Önce İnsan Hakları Eylem Planı açıklandı, arkasından ekonomik reform programı.
Aslında ikisi de birbirini tamamlayan programlar. Reform programı kamu yönetiminin eylem planını belirliyor, insan hakları eylem planı da ekonomik haklar da dahil olmak üzere ekonominin de temelini oluşturan insanı güvence altına alıyor.
İki programın eşzamanlı yürütülmesi esasen ne kadar rasyonel bir iş planı yapıldığını da gösteriyor.
Her iki programın düzenlediği konulardan da önemli olanı ortaya koyduğu yeni vizyon.
Bu yeni vizyon, düzenleme alanını zaman içinde daha da geliştirecektir. Bence yapılacak reform programı, açıklanan liste ile sınırlı kalmayacak, ilerlemelere göre yeni ilaveler de yapılacaktır.
Her iki programın içeriğinden de daha değerli olan yöntemidir. Sahanın taleplerine açık bir kamu yönetimi vizyonu, interaktif bir şekilde sorun çözme kabiliyeti de kazanacaktır.
Her iki programın düzenlediği konular elbette değerli. Ancak daha değerli olan kamu yönetiminin yol haritasını sahanın taleplerine uyarlamasıdır.
Gerek insan hakları eylem planının gerekse de ekonomik reform programının tamamlanmasına yönelik önerilerin de canlı bir şekilde takip edilmesi gerekir.
Türkiye’nin alacak tahsili ve borç ödeme sisteminin derinlemesine bir reforma ihtiyacı var.
Ekonomik reform programında kamu alacaklarının tek elden takibi konusunun yer almasını çok önemli bir adım olarak görüyorum.
Kamu alacaklarının tahsili konusundaki karmaşa geç verimliliği azaltıyor, hem de ciddi bir memnuniyetsizlik oluşturuyor. Tek elden yürütülemediği için de sağlıklı bir alacak takip stratejisi de oluşamıyor.
Bünyesinde alacak takip servisi bulunan onlarca kurum var. Hiç kimse bu alacak takip sisteminin verimliliğini de sorgulamıyor ve bir taraftan inanılmaz kayıplar oluyor, diğer taraftan inanılmaz hak ihlalleri var.
Kamu kurumlarının ilgisiz insanlara gönderdiği ödeme emirlerinin insanların hayatında nasıl etki bıraktığının hesaplayan da yok hesabını soran da.
Ödeme emrini alan herkes ne yapacağını bilecek durumda mı, hukuki yardım alacak bilince ve imkana sahip mi diye soran yok.
Bu nedenle kamu alacaklarının tek elden takibi konusu tek başına çok önemli bir reformdur.
Bunun kamunun borçlarını ödeme esaslarını düzenleyerek taçlandırılması gerekir.
Bugün kamunun borç ödeme esaslarının bazı sektörlerde belli olmaması ekonominin en önemli sorunlarından birisi. Kamu alımlarının maliyetini de artıran bir husus. Çünkü alacağını ne zaman tahsil edeceğini tam olarak bilemeyenler, gecikme ve keyfilik opsiyonlarını risk puanı olarak maliyete dahil ediyor. Emin olun kamunun ödemeyi hangi takvimde yapacağı net olarak belli olsa, maliyetlerde çok ciddi düşmeler olur.
Kamunun borçlarını ödeme esaslarını belli olmaması keyfiliğe ve buna bağlı olarak da yolsuzluğa kapı aralıyor.
Kamunun alacakları ile borçlarının takası ve mahsubu konusunda da yeni yolların açılmasına ihtiyaç var. Bir kamu kurumundan alacağı olanlar, ihtiyaç duyduklarında bu alacaklarını kamu kurumlarına olan borçlarıyla takas imkanına sahip olabilmeli. Bir kamu kurumundan alacaklı durumda iken, diğer kamu kurumunun banka hesaplarını haczetmesi adil bir uygulama değil zaten.
Önemli olan yolların açılmasıydı. Yollar açıldı. Gerisi gelir inşallah.