Milletimizi ve devletimizi ayakta tutan güçlü siyasi yapının temeli sahip olduğumuz refah duygusudur.
AK Parti hükümetleri bir yandan refah düzeyini geliştirirken bir yandan da beklentileri ayakta tutmayı başardı.
Her gün bir başkasını duyduğumuz komplo teorilerinin bir teki bile gerçekleşmediği için, eleştiriler bir etki yaratma kapasitesine sahip değil.
Recep Tayyip Erdoğan’ın arkasında olduğu her şeye karşı çıkma dışında bir muhalefet vizyonu gelişemedi ki bu Türkiye’nin en büyük sorunudur.
Dünyada bir benzerine rastlanmayan iç ve dış saldırılar altındayken bir yandan sınır ötesinde operasyon yapılıyor, bir yandan siyasi sistemde tarihindeki en radikal değişiklik için halk oylamasına gidiliyor, bir yandan da kaynaklarını milletin kullanımına açan kendi tarihimizin en büyük ekonomik dönüşün programı yürütülüyor.
Türkiye Varlık Fonu, değişen siyaset vizyonunun ekonomideki iz düşümüdür. Devletimiz, sahip olduğu potansiyeli bir kaldıraç haline getirerek global ölçekte tayin edici güç olma konusunda bütün adımları atıyor.
Eleştirilerin daha önceki eleştirilerde olduğu gibi tamamı boş laflardan oluşuyor.
Siyasi vizyonumuz için sahip olduğumuz örneğin askeri gücün etkisini bir kaldıraç haline getiriyoruz ya. Aynen o şekilde sahip olduğumuz ekonomik kaynaklar, ekonomideki yeni vizyon için bir kaldıraç haline geliyor. Bunlar birbirinin iz düşümü.
Bu o kadar büyük bir adımdır ki, Türkiye’nin tarihi yazılırken, Türk Varlık Fonu öncesi ve sonrası iki ayrı dönem olarak görülecektir.
Daha çevik, daha hızlı, daha innovatif, daha cesur davrananlardan oluşan yeni bir ekonomi sınıfı yaratacak kadar büyük bir hamledir Türkiye Varlık Fonu.
AK Parti iktidarlarının yarattığı refah düzeni siyasetin denklemini nasıl değiştirdiyse yeni bir değişim dalgasına hazır olmamız gerekiyor.
Yaratılan kaynağın büyüklüğü, ucuz partizanlıklara kapıları kendisi kapatacaktır. Onun için ucuz partizanlık kokan eleştirilerin hiçbir karşılığı yok.
Yeni ekonomik düzeni kavrayanlar, önümüzdeki on yıl içinde yeni bir sermaye sınıfı oluşturacaktır. Bunun farkına vararak iş planlarını hazırlamakta fayda var.
Türkiye Varlık Fonu’nun yönetiminde çok doğru tercihler yapıldı. Değişime açık, kavrayışı yüksek, cesaretli kararlar alabilecek bir yönetim oluştu.
Türkiye Varlık Fonu Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Bostan, genç ve çok başarılı bir yöneticilik geçmişi var. Çok kritik konumlarda başarılı olmuş değişime açık bir yönetici. Benim şahsi gözlemim grup çalışmasına yatkın bir kişilik yapısı da var. En önemli avantajı da bu.
Prof.Dr. Kerem Alkin ve Prof.Dr. Oral Erdoğan çok başarılı iki akademisyen. İkisi de son derece pozitif karakterliler. Yeni ekonomik vizyonu anlamlandıracak kapasiteye sahipler.
Himmet Karadağ, sermaye piyasaları konusunda en kritik görevlerde bulunmuş, bilgisi ve kişiliği konusunda hiç kimsenin itirazı olamayacak bir isim.
Ben şahsen olumsuz yorumların aksine Yiğit Bulut’un atanmasının da çok doğru bir karar olduğunu düşünüyorum. Gerektiğinde itiraz etmeyi, gerektiğinde karşı çıkmayı bilenlerin yönetimde olması negatif bir şey değil, pozitif bir şeydir benim gözümde. Yiğit Bulut çok farklı mecralarda kendini ispat etmiş bir isim. Bakmayın Nişantaşı entellerinin aşağılayıcı yorumlarına, Cumhurbaşkanına sadakati bu kadar yüksek olmasaydı bu aşağılayıcı yorumların hiçbirini duyar mıydınız? Görüşlerini beğenenleriniz olur, beğenmeyenleriniz olur. Bu enerjiye sahip kaç kişi var ki? Cumhurbaşkanına karşı çıksa Cihangir Nişantaşı hattının halk kahramanı olurdu. Türkiye’de Recep Tayyip Erdoğan’dan sonra en çok saldırılan isim değil mi? Saldırıların bir dayanağı olsa ayakta kalabilir miydi?
Dr. Cemil Ertem’in Türkiye Varlık Fonu’nun fikri alt yapısının oluşmasında ve ortaya çıkarılmasındaki katkılarının altını da çizmek gerekiyor.
Türkiye Varlık Fonu ile başlayan yeni dönemin fırsatlarının farkına varanlar büyük sıçramalar yapacaklar.
Türkiye siyasetini eski dönem eleştirileri üzerine bina edemez. Bu referandumda 1999 doğumlular oy kullanacak. Yani AK Parti iktidara geldiğinde henüz üç yaşında olanlar. Onların AK Parti öncesine ait düşünceleri, bizim Germiyanoğulları hakkındaki düşüncelerimiz gibi.
Siyaset alanında tarihimizin en büyük değişiminin ekonomideki iz düşümünün yaratacağı yeni dalda, yeni dönem siyasetini de tayin edecektir.