Türkiye, tarihinde olmadığı kadar büyük fırsatların eşiğinde.
Tabii şu kısır tartışmaları geriye bırakabilirse.
Her gün bir başka komplo teorisi manşetlerde.
Komplo teorilerinin içinde samimi uyarılar da vardır. Ona kesinlikle inanıyorum. Bazıları kronikleşmiş korkuların bir sonucu olabilir onu da anlayışla karşılarım.
Ama bazıları bütünüyle kötü niyetli. Ona da inanıyorum.
Akıl almaz iddialar manşetlere taşınıyor. Bir Allah’ın kulu sormuyor. Kardeşim bu iddiaları devlet kurumlarına bildirdin mi? Hadi diyelim ki bildirdin, bir de bunları açık edip şüphelileri uyandırmaktaki amacın ne?
Komplo teorileri konusunda samimiyetin birinci göstergesi, gazete ve televizyon manşetlerine taşınan iddiaların, altına isim ve imza koyarak devletin ilgili resmi mercileri ile paylaşılıp paylaşılmadığı hususudur.
Bir kimse delikanlı gibi bir iddiayı ileri sürer, adam gibi bunun arkasında durursa, iddianın doğru olup olmadığına bakmaksızın bunu saygı ile karşılarım.
Haaa.
Tabii ki, iddianın kesin delilleri olmasa da, iddiayı haklı hale getirecek makul bir neden de göstermek kaydıyla.
Türkiye varlık barışı yapmış. Çok yönlü uluslararası komploya, rating şirketlerinin saldırılarına karşı piyasa dinamiklerini koruyacak nakit arayışında.
Adam biri çıkmış diyor ki, paralel yapı tersine sermaye transferine başladı, el konulan şirketleri yeniden satın almak için yurt dışına kaçırdığı paraları tekrar Türkiye’ye sokacak.
Hem de Türkiye, büyük ümitler bağladığı varlık barışı kapsamında nakit girişini dört gözle beklerken.
Varsa böyle bir bilgi; samimiyet şunu gerektirmez mi?
Bilgiyi devletin organları ile paylaşırsın. Devlet gereken takibi yapar, eğer yurt dışına kaçırılan nakit varlığı tekrar yurt içine sokulursa, buna hem el koyar, hem de gerekli ceza işlemi yapar.
Gerçekten böyle bir transfer planı varsa takip edilebilmesi ve soruşturularak el konulabilmesi için, sözü edilen nakitin Türkiye sınırları içine girene kadar gizliliğin korunması gerekmez mi?
FETÖ’nün nakit varlığını Türkiye’ye transfer etmeye karar verdiğini düşünün. Bunun manşetlerden paylaşıldığını görünce, artık transfer falan yapar mı?
Bu iddia doğru bile olsa, bunun manşetlerden paylaşılmasının Türkiye’ye ne yararı var?
Manşetlerdeki bu iddiaların, Türkiye’ye sermaye transferi yapmayı düşünen nakit sahipleri üzerindeki etkisini düşünün bir de.
İddialar doğru ise, bunu planlayanlar haberdar edilmiş olmadı mı? İddia doğru değilse, Türkiye’ye sermaye transfer etmeyi planlayanlar tedirgin edilmiş veya en azından tedirgin edilmeye çalışılmış olmadı mı?
İlk günden itibaren söylüyorum ama dinleyen yok.
Kamuoyunun bilgilenmesi gereken bir durum varsa, bunu devlet kurumları veya devlet tarafından akredite edilmiş sivil toplum kuruluşları yapmalı.
Devlet içinde yuvalanmış çetenin, bir saldırı anında bilgi paylaşım kanallarını tıkayabileceği de var sayılarak, çok yönlü bilgi akışı planlanmalı ve uygulanmalı.
Bu aşamada soruşturmaların gizliliği bozan ve soruşturma süreçlerini etkilemeye dönük paylaşımlar yapanlar hakkında gereği vakit geçirmeden yapılmalıdır ki, devletin kurumları rahat çalışsın.
Yaşar BAŞ