Ak Parti’nin kuruluştaki siyaset vizyonunu Recep Tayyip Erdoğan’ın veciz cümlesi özetliyordu.
“Dik duracağız ama dikleşmeyeceğiz.”
Diyordu ki aslında bakın bizim bir tek talebimiz var, kendimiz gibi yaşamak istiyoruz. Bize bulaşmayın…
Küresel statüko ve yerli işbirlikçileri bu milletin eli toprak kokan analarının çocuklarına devlet yönetmeyi yakıştıramıyorlardı.
Oy verenleri bidon kafalı ve göbeğini kaşıyan adam diyerek aşağılayanlara diyorduk ki, yav bize bulaşmayın.
Küreselci çetelerin ulusalcı görünümlü piyonları ilk saldırı dalgasını başlattılar dedik ki, yav etmeyin gitmeyin bize bulaşmayın.
Tandoğan’da Çağlayan’da e-muhtıralarda gezi görünümlü saldırganlıklara maruz kaldık ve dedik ki, diz çökmeyeceğiz bunu siz istediniz.
Milletimiz liderine dik dur eğilme bu millet seninle dedi ve milletin iradesi cuntacıları yerle bir etti.
O saldırı dalgası daha bitmeden küreselci çetelerin din kisvesine bürünmüş piyonları devreye girdi.
Denildi ki yapmayın. Bu milletin inancına ihanet etmeyin, bu devlete ihanet etmeyin, milletin geleceğini küresel çıkar odaklarına peşkeş çekmeyin.
Saldırdılar. Önce MİT Müsteşarına saldırı ile başladılar. Yetmedi 17-25 Aralık’ta doğrudan hükümete saldırdılar. 15 Temmuz’da en sonunda vatana ve millete saldırdılar ama milletin iradesi karşısında yerle bir oldular.
Milletimizin onuru ve ümmetin duası galip geldi.
İnançlarımıza ihanet ettiler. Devletinizi yabancı istihbarat örgütlerine ve çıkar şebekelerine pazarladılar. Komşularımızla savaş çıkarmaya bile teşebbüs ettiler. Milletimizin irfanı ve devletimizin idraki galip geldi başaramadılar.
Rusya’nın Türkiye’ye saldırması için provokasyonlar yaptılar.
Olmayınca bu milletin tarihi boyunca bu topraklara en kapsamlı silahlı saldırıyı düzenlediler ama milletin imanı galip geldi yerle bir oldular.
İçerdeki hainlerin küresel efendileri baktılar ki, bu iş piyonları ile olmuyor. Doğrudan kendileri sahneye çıktılar.
Yapmayın etmeyin bize bulaşmayın dedik. Sindiğimizi korktuğumuzu ve diz çökeceğimizi sandılar.
Küresel hegemonyanın kırbacı haline gelen dolarla saldırdılar.
Bu millet, bu devlet ve bu lider küresel baronların piyonlarına verdiği cevabın aynısını eksiksiz olarak ağababalarına da verdi.
Biz bizi kendi halimize bırakın dedikçe siz saldırdınız. Bizim aslında kendi halimizde yaşamaktan başka bir beklentimiz yoktu.
İstiyorduk ki, dünyanın neresinde bir mazlum varsa gözyaşı dinsin. İstiyorduk ki, Allah’ın bizim topraklarımıza bahşettiği nimetleri insanlık için hakkaniyet içinde paylaşalım.
Bizi rahat bırakmadınız. Bize başkaldırmak dışında bir yol bırakmadınız. Bütün korku eşiklerinin yıkılmasına siz neden oldunuz.
Bundan sonra ne sizin ne de sisteminizin bizim için değeri de yok, anlamı da.
Bizim aslında kendi dünyamızda özgür ve müreffeh bir hayat sürmek dışında bir talebimiz de yoktu.
Ama saldırdınız. Bizi başkaldırmaya mecbur bıraktınız. Piyonlarıyla ve baronlarıyla küresel sömürü çarkları ile savaşmaya mecbur bıraktınız.
Biz kazandık... Siz kaybettiniz… Küresel sisteminizin aslında kağıttan kaleler olduğu ortaya çıktı. Korku tünelindeki palyaçolara döndünüz. Artık sizden korkacak hiç kimse kalmadı. Son saldırı ile son kurşununuzu attınız, ıskaladınız ve ortada palyaço gibi kaldınız
Küresel sistemin vampirlerinin aslında birer palyaço olduğunu son saldırı ile göstermiş oldunuz.
Şimdi bizim için eğlenme sizin için hesap verme dönemi başladı.
Sonuçlarına katlanacaksınız.
Çünkü bunu siz istediniz.
Yaşar Baş