Avrupa Futbol Birliği (UEFA) adını taşıyan bir derneğin asker selamı veren futbolcularımız hakkında soruşturma açması nedeniyle Cumhurbaşkanımız dahil sesini yükseltmeyen kalmadı.
Cumhurbaşkanımızın açıklamasının dozu biraz daha ağır oldu. UEFA’nın soruşturma açma kararını tanımayacağımızı ve reddedeceğimizi ifade etti.
UEFA korsan bir teşkilat. Herhangi bir kararını reddetmek ne ifade eder ki? UEFA’nın bir kararını reddetmek, karar alma yetkisini dolaylı olarak kabul etmek anlamına bile gelebilir.
UEFA’nın kendisi gayrimeşru bir örgüt. Diğer türdeşleri gibi kendisine bir uluslararası örgüt havası veriyor, dünyanın geriye kalanı da bu eşkıyalığa boyun eğiyor.
UEFA veya Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) de dahil olmak üzere uluslararası spor kuruluşu geçinen mafyalaşmış örgütlerden herhangi birinin hukuk, vicdan, ölçü, insaf, ahlak yani aklınıza gelen hayata dair değer yargılarından herhangi birini tanıyan var mı?
UEFA üzerinden, UEFA’nın maaşlı çalışanlarının İtalyan avukat Gianni Infantino öncülüğünde gözümüzün önünde yaptığı 17-25 Aralık benzeri darbe üzerinde bile kafa yormadan varabileceğimiz bir nokta yok.
Yüz milyonlar ödeyerek yaptığımız FORMULA Pisti’nde düzenlenen yarışın devam etmesi için istenen haraç ödenmediği için bir günde İstanbul Park’ı formula yarış listesinden çıkarıp, yüz milyonlar ödenen tesisi hayvan otlağı haline getirenlere ne yapabiliyoruz ki?
Küresel adaletsizliğin vardığı en son nokta, kolonyalizmin babalarını putlaştıran küresel spor düzeninin ürettiği insanlık suçlarını kim sorgulayabiliyor?
Yasadışı bahis çetelerini üreten bu medya düzeninin ürettiği futbol piyasası tarihin en utanç verici insan ticaretine dönmüş durumda.
Futboldaki kolonyalizmin ara istasyonu durumuna getirilen Belçika, Portekiz ve Hollanda yüz yıl öncesinde de aynı düzenin parçası değil miydi?
Birkaç hukuk ofisinin mafyalaştırdığı futbol sisteminin küresel siyasi sistemi aşağılayan davranışlarına dur demenin zamanı geçiyor bile.
Belirli olaylar ve belirli durumlara ilişkin çözümler bulunması problemin esasını çözmez. Bu sistem er ya da geç yeni ve çok daha ağır problemler üretecektir.
Türkiye küresel askeri, ekonomik ve siyasi sömürü düzenine karşı çıkarken, küresel sportif sömürü düzenine karşı maalesef diz çöküyor.
Halbuki küresel sömürü düzeni ile siyonizm arasındaki en belirgin bağ uluslararası spor düzeni eliyle yürütülüyor. Hatta uluslararası spor örgütleri, diğer sömürü araçlarının öncüsü gibi.
İnsanlığın temel değerlerinin tamamını askıya alan bu mafya düzeni, hükümetleri de baskı altına alıyor.
Türkiye bir küresel vizyon olarak DÜNYA BEŞTEN BÜYÜKTÜR diyor.
Dünya beşten büyük ama mafyadan küçük değilse, Türkiye’nin bu küresel mafya düzenine karşı ayağa kalkması gerekir.
Hükümetlerin devre dışı olduğu, kendini hükümetlerin de üzerinde sayan bir uluslararası sistem olabilir mi?
Avrupa merkezli neokolonyal sömürü düzeninin etkilerini listelediğimizde ne kadar büyük bir tehdit ile yüz yüze olduğumuz anlaşılır.
Emin olun herhangi bir olimpiyat oyunlarını düzenleme yetkisini almak için yaptığımız çabanın ve harcamanın yarısı ile bu sömürü düzenini yerle bir etmek mümkün olur.
Sadece bu tarafa dönüp bir bakmaya ihtiyaç var o kadar.
Yaşar BAŞ