Gözlerimle görmesem, biri bana anlatsa bu kadar da olmaz der inanmakta zorlanırdım.
Ortaya çıkan tablo AK Parti’nin kendi içinde de bir sorgulama sürecini başlatacaktır, ama hiçbir şey bu kadar ağır bir hırsızlığı meşrulaştırmaz.
Ali İhsan Karahasanoğlu yazdı. Oy kullandığı sandıkta Binali Yıldırım’a sıfır oy çıkıyor. Yüzlerce böyle örnek var. İstanbul’da sandık sayısı 31 binin üzerinde. Tüm seçimin sonucunun değişmesi işin Ali İhsan Bey’in yaşadığı olaydan sadece yüz tane yaşanması yeterli oluyor. Ortada da yüzlercesi var.
İnsan sahtekârlık yaparken de ölçülü olur değil mi? Gizlemeye çalışır. Biri Türkiye’nin en saygın politikacılarından birine Türkiye’nin en büyük partisinin adayı iken sıfır oy yazmaya nasıl cesaret edebilir? Edildi ve bu da gözlerinizin önünde gerçekleşti.
Bu cüretkâr hırsızlık o kadar yaygın ki, binlerce sandıkta vahamet derecesi buralara varmayan yolsuzluk ve usulsüzlükleri konuşmaya bile zaman yok.
Benim oy kullandığım sandıkta belediye meclis oylarında 5 oy geçersiz sayılmışken büyükşehir belediye Başkanlığı oylarında 11 oy geçersiz sayılmış.
Geçersiz oy sayısı 320 binleri bulmuş. Bu cüretkârlık öyle hafife alınacak bir cüretkârlık değil. Hiç kimsenin tek başına yapabileceği bir şey de değil.
Türkiye’nin milli birlik ve bütünlüğü de dahil olmak üzere birçok kurumu çok ağır testlere maruz kaldı. Bu defa da seçim sistemi test ediliyor. Herkese ve her şeye inancı sarsmayı amaçlayanların hedefinde bu defa seçim sistemimiz var.
Türkiye’nin yaşadığı en çalkantılı dönemlerde bile güvenilirliği hiçbir zaman tartışma konusu olamamış seçim sistemimizin itibarına tarihin en cüretkâr saldırısı yapıldı.
Ama seçim sistemimizin mekanizmaları çalışıyor. Normal olan seçim hukukunun mekanizmalarının çalışması değil mi? Peki bu mekanizmaların çalışması birilerini niye rahatsız ediyor?
Sanki seçim hukukunun içindeki başvuruları yapmak hırsızlık yapmaktan daha yanlış bir şeymiş gibi hava yaratmaya çalışıyorlar.
Bir hırsızlık iddiası varsa, normal olanı bu iddiaların şeffaf bir şekilde araştırılmasını talep etmek değil mi?
Türkiye tarihinde çok partili hayatın en uzun ve en güçlü iktidarının partisi seçim tarihimizin en büyük ve organize yolsuzluğuna maruz kalmış, ilçe seçim kurullarının önünde hak aramaya çalışıyor
İlçe seçim kurullarının her biri başka bir karar veriyor. Demek ki ilçe seçim kurullarına bir müdahale yok. İl seçim kurulu iktidar partisi aleyhine yasalarımızda hiçbir temeli bulunmayan karar alıyorlar. İktidar partisi buna karşı yasada öngörülen başvuruları yapmak dışında ne yapabiliyor ki?
Muhalefet milletvekilimin oy torbası üzerine yatabileceği kadar şeffaf bir itiraz süreci dünyanın başka neresinde var?
Seçim yolsuzluğunun da üzerine yatmaya çalışıyorlar ama seçimin hukuku işliyor.
Seçimin hukukunu işletmek oy verenlere saygının gereğidir.
Ergen çocuklar gibi, sosyal medya profilini değiştirerek belediye başkanı olunmuyor.
Yaşar BAŞ