Hiç kimsenin hazırlıklı olmadığı bir travmayla ve travma sonrası depresyon hali ile mücadele ediyoruz. Mücadele olarak adlandırdığımız darbeciler ve uzantılarından hesap sorma süreci yargı eliyle yürütüldüğü için tartışmaların odağında yargı var.
Aksaklıklar var mı? Elbette olabilir. Bir aksaklık varsa eleştirilemez mi? Elbette eleştirilebilir. Eleştirilerin samimiyeti konusunda benim bir tek kriterim var. Eleştiri somut bir duruma işaret etmiyor ve arkasına herkesi hedef alan bir ihanet veya rezalet teorisi ekleniyorsa benim gözümde hiçbir değeri yok.
Somut dayanağı olmayan eleştiriler; varsa, takip edilerek cezalandırılması gereken istismarcıların eylemlerini perdeliyor, aksine milleti için canını ve ailesini ortaya koyanları hedef haline getirip baskı altına alıyor.
Mademki açık bir toplumda yaşıyoruz, hiç kimse eleştiriden muaf değildir. Beğenenler ve beğenmeyenler görüşlerini açıklar, devlet organlarının toplam performansı seçimlerdeki tercihler olarak tekrar önümüze gelir.
Eleştiriler politik ve kategorik olabileceği gibi, uygulama hataları konusundaki samimi görüşlere de dayanabilir.
Kategorik karşıtlıklar üzerinde çok fazla durmaya gerek yok. Öyle ya da böyle karşınıza geçmiş, ağzınızla kuş tutsanız yine de memnun olmayacaklar var. Bunların eleştiri adı arkasına gizlenmiş saldırganlıklarının bir değeri yok.
Samimi eleştirileri ise dikkatle değerlendirmekte fayda var. Eleştirinin sübjektif olarak samimi olması yeterli değil. Eleştiri belirli bir duruma işaret eden somut değerlendirmelere dayanmıyorsa, faydası değil zararı oluyor.
Eleştiri genelleştikçe, bazıları bilinçsiz, bazıları da bilinçli ve istismar kokan uygulama hataları bu genel tartışma perdesinin gerisinde gizlenme fırsatı buluyor. Eğer eleştiri politikaya değil uygulamaya ilişkin ise, uygulayıcıların tamamını hedef alan eleştirilerin hiçbir faydası olmaz. İlgili ilgisiz herkesi hedefe koyan bir eleştiriden kim ne sonuç çıkarabilir ki.
Suçlu suçsuz ayırımı yapılmıyor diyerek suçlu suçsuz ayırımı yapmadan tüm yargı mensuplarını hedefe koyanlar tutarlı davranmış olabilir mi? Suçların ve cezaların şahsiliği prensibi yargı uygulamalarında gözetilmesi gerektiği gibi, eleştirilerde de gözetilmesi gereken bir ölçüdür.
Somut bir duruma işaret etmek yerine, kimi ve hangi durumu anlatmaya çalıştığı belli olmayan eleştiriler, eleştiriden beklenen etkiyi ve katkıyı sağlayamıyor.
Aksine eleştiri genelleştikçe, bundan en çok istismarcılar yararlanıyor.
Çünkü milletine ve hukuka sadakatten başka hiçbir duyarlılığı olmayan insanlar da baskı altına alınıyor ve özgüvenleri zedeleniyor.
FETÖ mücadelesini istismar aracı haline getirenler varsa, bunları örtecek bir perde getirilmiş oluyor. Perdenin gerisinde, sadece milletinin istikbali için kendisini ve ailesini hedef haline getiren gerçek kahramanlar içindekilerle mi dışındakilerle mi mücadele edeceğini şaşırıyor.
Yani istismar iddialarının kendisi bir istismar aracına dönüyor. Haksızlık iddialarını bir istismar aracı haline getirenlerin kullandığı bir araç haline gelmememiz gerekiyor. Bazen öyle hikayeler anlatılıyor ki, bunu anlatanların akıl sağlığından şüphe etmek lazım.
Kim nasıl haksızlığa uğradığını söylüyorsa çıksın kendisi ile ilgili somut olayı anlatsın.
Bunların çok çok büyük çoğunluğunda istismar iddiaları adı altında istismar yapıldığını göreceksiniz.
Gerçek istismar varsa da bunları açığa çıkaracak somut iddialar olmalı ki, millet can derdinde iken et derdine düşenlerden de hesap sorulmasının yolu açılsın.
Yaşar BAŞ