Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın değiştirilemeyecek ve değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek 3. Maddesine göre milli marşımız İstiklal Marşı’dır.
İstiklal Marşı satır satır anayasa metninde yer almıyor. 12 Mart 1921 tarihli TBMM kararı ile kabul edilen metin, İstiklal Marşı adıyla milli marşımız olarak hukuk sistemimize girmiştir.
TBMM tarafından milli marşımız olarak kabul edilen bu metin, yürürlükteki Anayasa’nın 3. Maddesi ile Anayasanın bir parçası haline getirilmiş, Anayasa’nın 4. maddesi ise bu kuralın değiştirilmesini hatta değiştirilmesinin teklif edilmesini yasaklamıştır.
Bir hukuk kuralı içeriği ve atıfları ile bir bütündür.
Anayasa’nın 3. maddesi ile İstiklal Marşı anayasal düzenin bir parçası haline getirilmiş ise İstiklal Marşı’nın içeriği de Anayasa’nın bir parçasıdır.
Anayasa hükümlerinin Anayasa’nın bir parçası olan İstiklal Marşı ile bir bütün olarak anlaşılması ve yorumlanması gerekir.
Anayasaya sadakatle yükümlü olan her Türk vatandaşı ve özellikle de Anayasaya sadakat yemini etmiş olan milletvekilleri, yüksek mahkeme üyeleri, hakimler ve savcılar ile diğer kamu görevlileri, Anayasa’nın yorumlanmasında İstiklal Marşı’nı bir referans olarak kabul etmeliler.
Özellikle de Anayasa Mahkemesi bu hususun altını çizmeli ve İstiklal Marşı’nı bir Anayasal referans haline getirmelidir.
İstiklal Marşı’nın metni ile birleştiğinde Anayasamız daha derin bir içerik ve daha geniş bir itibar kazanacaktır.
Milletin inanç ve değerlerine yaklaştıkça anayasanın siyasal zemini güçlenecek, anayasaya sadakat yerleşecektir.
Devlet baba, ana yasa, millet çocuklar olmalı. Devlet babamız ve Anayasamız ile bir aile olabildiğimiz kadar güçlü oluruz. Baba gibi devletimiz Ana gibi yasamız olmalı ki kendimizi aile ortamında hissedelim. Babamız sınırları çizsin ve çocuklarına adaletli davransın, Anamız da şefkati ile bizi sarıp sarmalasın ve koruyabilsin.
15 Temmuz direnişi ana ve babanın çocuklarına son yıllarda artan şefkatinin karşılığıdır. 15 Temmuz’da kendi iradesine sahip çıkan milletin sözü ve yetkisi artırılmalı. Anayasalar sadece milleti söz ve karar mercii yapmalı. Gerisi teferruat.
Meşruiyetini doğrudan milletten almayan, millet ile arasına bürokratik vesayetin girdiği iktidarlar zamanında yaşananları unutmadık ve unutmayacağız.
Benim gözümde millet ile iktidar arasındaki basamakları azaltan her çözüm doğru çözümdür.
Referanduma sunulan Anayasa’ya da bu gözle bakıyorum. Getirilen düzenleme milletle iktidar arasındaki mesafeyi azaltıyor mu çoğaltıyor mu?
Hiç tartışmasız azaltıyor.
O zaman benim oyum elbette evet.
Yaşar BAŞ