Hollanda karşısında alınan dört gollü tarihi galibiyete rağmen akıcı ve beklentiyi artıran bir oyun görmedik.
Skor hiç kimseyi yanıltmasın. Biraz Hollanda’nın ne yaptığını bilmeyen oyun şekli ve biraz da şans bizi tarihi bir galibiyete götürdü.
Gerçi Hollanda’nın attığı goller de şans golleriydi. Parlak bir geçmişi olsa da Hollanda milli takımı şu anda elit kategoride bir takım görüntüsünde değil. Bu halleriyle bile topla oynama süreleri aşağı yukarı bizim iki katımız düzeyinde. Belirli bir oyun planları yok. Aynen Türk milli takımı gibi.
Dün sahada Türk milli takımının bir oyun planı veya galibiyet stratejisi var mıydı?
İlk gol çok zayıf bir vuruşta rakibe çarpan topun yön değiştirmesiyle gelen bir şans golüydü. İkinci gol, gol şansı olmayan bir pozisyonda, rakibin yaptığı müdahale sonucu oluşan pozisyon ile geldi. Üçüncü gol yine pozisyon olmadan uzaktan atılan şutla geldi. Dördüncü gol, Burak Yılmaz’ın hayatı boyunca attığı veya atabileceği en güzel serbest vuruşlardan biriyle geldi. Böyle bir golün bir daha tekrarlanabilen ihtimalini siz düşünün.
Dediğim gibi Hollanda Milli Takımının özellikle de ikinci golü tam bir şans golüydü.
Bir dakika içinde yediğimiz iki golün de en güçlü bölgemiz olan savunmanın orta alanındaki dikkat ve takip eksikliğinden gelmesi ilginç oldu.
Dün oynanan diğer maçlara da baktım. Grupta iddiası olan Norveç de, grubun en zayıf takımı Cebelitarık karşısında hiç iyi bir oyun oynamadı. Hatta sahanın en kötüsü süper yıldızı Haaland oldu.
Türkiye bu gruptan çıkar mı? İlk maçlara bakınca grup lideri olarak çıkacağı gibi bir görüntü oluşuyor. Türkiye’nin gruptan çıkması ayrı bir şey, gruptan çıkacak bir oyun oynanması ayrı bir şey.
Rakiplerinizin yetersizliği ile gruptan çıkarsanız, ilerisi için hiçbir beklentiye işaret etmez bu durum.
Eğer güçlü bir oyun ve kazanacak bir oyun planı ile hareket ederseniz, her turnuvada saygı duyulan bir milli takım çıkar ortaya.
Türk milli takımı tarihinin en güçlü kadrosuna sahip. Ama Şenol Güneş bu kadroyu kapasitesi ile uyumlu kullanamıyor. Bazı takıntıları var. Yusuf Yazıcı gibi, Kenan Karaman gibi, Umut Meraş gibi, Ozan Tufan gibi.
Bu takıntılar nedeniyle Kaan Ayhan, Cengiz Ünder, Taylan Antalyalı kenarda oturuyor. Rıdvan Yılmaz ve Cemali Sertel gibi gelecek vaat eden iki sol bek kadroda hiç yok.
Oyuncularımızın kariyerine bakınca, önümüzdeki turnuvaların en iddialı takımlarından biri olmamız gerekiyor, ama biz iteleye kakalaya ilerliyoruz ve Avrupa Uluslar Liginde en alt kategoriye düştük.
Böyle olunca da bir türlü gereken özgüvene sahip olamıyoruz.
Ne oynayanlar oyunun keyfini çıkarabiliyor, ne de izleyenler.
Dünyanın en önemli takımlarından birine dört gol atmış bir milli takımın iyi oynamadığını nasıl söylersin diyenler olabilir. Kaleye attığımız isabetli ilk dört şutun dördü de gol oldu. Hatta ilk goldeki vuruşa şut diyebilir miyiz? Onu da bilmiyorum.
Bu şartlardaki galibiyet sevindirici ama ilerisi için ümit vermiyor.