Emekli amirallerin bildirisindeki düzey sorununa dikkat eden bile olmadı.
İlkokul düzeyinde tarih bilgisinden yoksun bir bildirinin altına amiral rütbesi ile görev yapmış kişilerin nasıl imza attığını sorgulayan da olmadı.
Sanki tek sorun bildirinin toplu imzalanması ve gece yayınlanmasından ibaretmiş gibi bir algı oluştu doğal olarak.
Elbette eski askerlerin grup halinde hareket ederek gece yarısı darbe iması ve muhtıra üslubuyla bildiri yayınlaması ciddi sonuçları olması gereken bir olaydır. Ama bu önemli detay bildirinin içeriğindeki düzey sorununu gündemimizden çıkarmamalı.
Esas dikkat çekeceğim husus ise bildiri nedeniyle açılan savcılık soruşturmasındaki savunmalar ile ortaya çıkan detaylar.
Öğreniyoruz ki amiral rütbesinde görev yapan imzacılar birileri tarafından istismar edildiklerini, yayınlanan bildirinin onayladıkları bildiri olmadığını, yayınlama konusunda kendilerine iletilen usul ve zamana da uyulmadığını söylüyorlar,
Ortaya çıkan fotoğrafa bakın ve Türkiye’nin güvenliği bir dönem kendilerine emanet edilen bu emekli askerlerin içinde bulunduğu tablonun düzeyini görün.
Servet Kabaklı’nın şiirinden bir dizeydi sanıyorum.. Hata etsek hatamız yerincedir.. İnsan hata da yapar ama yaptığı hata ile konumunun ağırlığı bağdaşmalı. Ergen ortaokul öğrencileri gibi ne yaptığını bilmeyen tavırlar amiral rütbesi ile görev yapmış insanlara yakışıyor mu?
Bildirinin içeriğine inanın girmeye utanıyorum. Bildiriye hakim tarih bilgisi ve düzeyini ortaokul öğrencilerine bile yakıştıramıyorum.
BOĞAZLAR TARİH BOYUNCA ÇOK ULUSLU ANLAŞMALAR İLE YÖNETİLMİŞTİR şeklindeki bir ifadenin altına imza atanların bırakın amirallik rütbesini ilkokul diplomalarının bile tartışılması lazım.
Boğazlar hangi tarihin boyunca uluslararası sözleşmeler ile yönetildi ki? Tarih bilgisi ve bilinci bu mudur?
Şuradan iki yüz sene önceye gitseniz, uluslararası hukuk ve çok uluslu sözleşme diye bir kavram mı var literatürde? Bunu ilkokul öğrencilerinin bile bilmesi gerekmez mi?
Bildirinin satır aralarının okunmasında en büyük hatayı da İYİ Parti yapıyor. CHP’nin temsil ettiği siyasal zihniyetin kodları zaten darbeci geleneğin zihinsel kodlarıyla uyumlu. Halbuki İYİ Parti’nin temsil ettiği sosyolojik katmanın zihinsel kodları darbeci geleneğin kodlarıyla uyuşmaz.
Bildirinin bir numaralı imzacısının İYİ Parti’nin Uluslararası Siyasi Kuruluşlar ve Jeostratejik Analizlerden Sorumlu Başkan Yardımcısı olması da, işin mahiyetini değiştiriyor doğal olarak.
İYİ Parti’nin durumunu Genel Başkanı Meral Akşener, yarım ağız bir itirazı kurtarmaz. Bu itiraz orta yerde duran vehameti doğru anladığını gösteren bir itiraz değil. Darbeci zihin İYİ Parti’nin üzerine oturduğu şehirli muhafazakar sosyolojinin değerlerine karşılık gelmiyor. Belki farkında değil ama muhafazakar şehirli sosyoloji ile arasında siyasal konjonktürün de etkisiyle kurduğu bağı ateşe veriyor İYİ Parti.
Bu bildirinin taşıdığı siyasal anlam açık. Barındırdığı düzey utanç verici. Savcılık soruşturmasında benim en merak ettiğim taraf ise bağlantıları. Bakalım bu kirli tezgahın arkasında kimler var ve bakalım kimler kimlerle beraber.